GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
3 Haziran 2016 Cuma

Bu mudur? Budur!

Binali Yıldırım’ın başbakanlığının ardından İzmir, Türk siyaseti açısından önemli bir merkez haline geldi. Görünen o ki daha da gelecek…
Yıldırım’ın kente ‘başbakan’ sıfatıyla yaptığı ilk ziyaret, kim ne derse desin başarılıydı.
On bini aşkın vatandaşın akşamın erken saatinden gecenin geç saatine kadar Yıldırım ve Erdoğan’ı karşılamak için havalimanında beklemesi/bekletilebilmesi bile başlı başına bir organizasyon başarısı olarak geçti kayıtlara.

Ama Ege’de Sonsöz’ün dikkat çektiği ‘Evlere şenlik’ bir afiş meselesi var ki, sormayın! İki kurum/kişi arasındaki hiyerarşik durumu/mesafeyi göstermenin tek yolunun birinin fotoğrafını küçültmekten geçtiğini düşünen ‘yaratıcı’ arkadaşlar sağ olsun. Çok güldürdüler İzmirliyi…
Ve tabi ki Başbakan Binali Yıldırım’ın evdeki huzurunu anlatmak için söylediği ‘İtaat et, rahat et’ meselesi var bir de. Erdoğan-Davutoğlu çatışmasının ardından göreve gelen biri için oldukça manidar bir ifade…
Başbakan’ın İzmir’deki ‘Başbakanlık Ofisi’nde medya temsilcileri ile yaptığı toplantıda beni heyecanlandıran detaysa, İzmir’e yönelik yeni projelerin yolda olduğu açıklamasıdır. 2011’de ’35 proje’ ile kente ‘merhaba’ diyen Yıldırım’ın ekibi İzmir üzerinde çalışmaya başlamış görünüyor. Ete kemiğe bürünmeden ‘sır’ vermiyor Başbakan… Ama sağlam projelerin yolda olduğunu düşündüren cümleler kurmayı da ihmal etmiyor.
Kaldı ki son araştırmamızda kentin yüzde 53’ünün Yıldırım’ın başbakanlığından İzmir adına umutlu olduklarını, ciddi bir kentsel beklenti algısının araştırmaya yansıdığını da ortaya koymuştuk. Hatta Davutoğlu’nun bırakacağını ilan etmesinin ardından İBB Başkanı Kocaoğlu’nun da ‘Gönlümdeki başbakan Binali Yıldırım’dır’ sözünün de aynı beklentiyle söylendiğinden emindik.
Yıldırım’ın başbakanlığının ufukta belirdiği 17 Mayıs’ta kaleme aldığım ‘İzmir kazanacak’ başlıklı yazıyı şu cümlelerle bitirmiştim: “İzmir’in merkezinde olduğu, ülke politikalarının İzmir’de yazıldığı, tayin edildiği yoğun bir süreç bekliyor bizi… Belki de İzmir uzunca bir aradan sonra iktidar tayin ettiği yıllara geri dönecek. Ve kendi adıma inanıyorum ki tüm bu rekabet ortamında kazanan kesinlikle İzmir olacak…
*
O yazıda başbakanın İzmir’den oluşunun CHP’yi özellikle de CHP’li belediyeleri de olumlu yönde etkileyeceğinin altını çizmiştim.  Hatta demiştim ki; CHP’li belediyeler için ‘çiçek-böcek dönemi’ bitmiştir. Yani yerel siyasette oluşacak rekabetin İzmir’in yararına olacağıydı anlatmaya çalıştığım. Gördüğümüz kadarıyla yanılmamışız.
Hamle savaşları başladı.
İzmirli başbakana ofisinde ‘hayırlı olsun’ ziyaretinde bulunan ve Yıldırım’ı ‘başbakan’ yapan gücü havalimanında uğurlayan CHP’li Başkan Aziz Kocaoğlu, Yıldırım Ankara’ya döner dönmez hamlesini yaptı.
Ne mi yaptı? AK Parti’nin hâkim olduğu en büyük ilçenin ve de ülke genelinde on binlerce çiftçiyi ilgilendiren en önemli sorununa bodoslama bir dalış yaptı. Ödemiş’in sarıkızını kurtaran bir hamleden söz ediyorum. Tam bin ton patates alımından söz ediyorum.
Diyeceksiniz ki ‘bin ton’ patates alımı Ödemişli üreticiyi kurtarır mı?
Tabi ki kurtarmaz. Ama siyasi iktidarın yıllardır yetersiz olan tarım politikasını teşhir etmek ve de devleti üreticinin yanında olmaya çağırmak için bundan güzel hamle olabilir mi?
Hem de son yerel-genel seçimde AK Parti’ye oy vermiş bir ilçede…
Yine yıllar önce Tire’den başlatılan ‘süt kampanyalarının’ bugün geldiği noktayı biliyoruz. Okul sütü kampanyasının ilham kaynağıdır İzmir… Ülke genelinde on binlerce sığır üreticisini rahatlattığı gibi yoksul çocukların sağlıklı beslenmesini sağlayan çok doğru bir hamlenin çıkış noktasıdır İzmir.
Bugün ‘Okul sütü’ elinden alınmış olsa da 'Süt Kuzusu’ adıyla kentin çeperlerindeki 130 bin haneye ulaşan devasa bir kampanya sürüyor İzmir’de.  
Yıllar önce başlatılan ‘Bayındır çiçek’ kampanyası da öyle…Özellikle de 2009-2014 arasında Bayındırlı çiçek üreticileri siyasi rekabetin meyvesinden ziyadesiyle faydalanmıştır. İstanbul, Ankara belediyeleri hatta Karayolları Genel Müdürlüğü’ne kadar pek çok devlet kurumunun çiçek alım yarışı Bayındır’ı bahçe çiçekçiliğinde ülkenin en önemli merkezlerinden biri yapmaya yetmiştir. O tarihte AK Parti’nin bugün CHP’nin kontrolünde olan ilçenin yarın kime rey vereceğini bilmek zor olsa da uzun yıllar çiçekçiliğin başkenti olacağından kimsenin şüphesi yok.  
*
İşte o yüzden ‘Ne olacak canım… Bin ton patatesle memleket mi kurtulur’ demeyin. Bayındırlı çiçekçinin, Tireli sütçünün hikâyesi ortada… İnanıyorum ki ‘İzmirli Başbakan’ Binali Yıldırım ‘tarım bakanına’, 'Ne olacak bu Ödemişli patates üreticisinin hali?' diye soracaktır en kısa sürede!
İzmir’de siyasi açıdan kontrol ettikleri en büyük ilçeden kaleye giren golü çıkarmak için karşı bir hamleyi en kısa sürede planlayacaktır.
Ve de tüm bu hamle savaşlarında kazanan İzmir olacaktır. Dün Bayındırlı çiçekçinin, Tireli sütçünün yüzünü güldüren rekabet bakarsınız yarın Ödemişli patatesçinin umudu haline gelmiş. AK Parti CHP’nin zirve yaptığı Karşıyaka’da, Göztepe’de ‘stadyum’ kartıyla gönüllere girmeye çalışırken CHP AK Partili bölgelerin sorunlarına eğilerek yerel siyasete renk katmayı sürdürecektir umarım.
*
Kocaoğlu’nun 10 yılı aşkın süredir uyguladığı ‘kırsal kalkınma’ hamleleri kentin öteki başkanları tarafından da sahiplenilerek, İzmir geleneği haline gelmeye başladı. Bu yüzdendir ki, önemli günlerde yayınladığı afiş ve sloganlarla kent siyasetine ulusal düzeyde bir renk katan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ı da ‘patates hamlesini Kocaoğlu’ndan bile önce düşündüğü’ için tebrik etmek gerekiyor.
Üretici kooperatiflerinden aldığı süt, mandalina, atkı/şal gibi ürünler yüzünden yargılanan, hakkında onlarca yıl hapis cezası istenen Aziz Başkan’ın ‘yerel yönetim eliyle’ hayata geçirmeye çalıştığı ‘kırsal kalkınma hamlesi’ her açıdan takdire şayandır.
AK Parti karşılık versin ya da vermesin!
Yani! Siyaset gemisi her daim lafla yürümez. İştir, icraattır bu geminin yakıtı... Demem o ki; iki icraatçı makamın rekabeti bize yani İzmir’e iyi gelecektir.
Daha ne olsun.