GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
28 Haziran 2016 Salı

Yetmez ama evet!

Son yazısında ‘tarihe not düşerek’ ‘içeride ve dışarıda’ normalleşme çağrısı yapan bir gazeteci olarak Türkiye’nin İsrail ve Rusya ile geldiği noktayı desteklediğimi açıkça ifade etmek isterim.
Bu noktaya gelinmemeliydi evet…
Ama Türkiye’nin ‘dünü tartışacak’ bir gününün bile olmadığını düşünüyorum.
-Efendim dün öyle demiştiniz de bugün böyle diyorsunuz.
Belki de Merhum Demirel’in o meşhur sözü en çok bugünleri karşılamaktadır.
Dün dündür bugün bugündür.
Özellikle de dış politika söz konusu olduğunda…

Tabi ki ‘one minute’lerden ‘stratejik ortağa’ gelmek kolay değil…
Aynı şekilde “Sınırlarımızı korumak hakkımız, yaptık, yine yaparız”lardan “Üzgünüm’e’ dönmek de zor.
Lakin sıfır sorundan, sıfır komşuya yürüdüğümüz, globalleşmeden ‘değerli yalnızlığa’ terfi ettiğimiz süreci yönetmek hiç kolay değildi. İhracat, ithalat, turizm, tarım her türlü denge alt üst oldu. Ve durum her geçen gün biraz daha kötüye giderken yapılan bu hamleler ülkenin yüksek çıkarları açısından son derece doğru ve yerindedir. Hatta geç bile kalınmıştır.
*
Umuyor ve diliyorum ki memleket yönetmek gibi gayet ciddi işi yürütmeye çalışanlar bu işin ergen çocuklar gibi atarlanarak yapılamayacağını anlamışlardır.  
*
Ve umuyor ve diliyorum ki ‘normalleşme’ dış politika ile sınırlı kalmaz.
İçeride de ‘normalleşme’ dönük adımlar en kısa sürede atılır.
Akan kan durur, durdurulur…
Kardeşlik köprüleri en kısa sürede ‘daha doğru bir noktadan’ yeniden kurulur.
Yeniden ‘analar ağlamasın’ noktasına gelinir.

Dün iç politika malzemesi olarak kullanılan ve iyi iş yapan ‘İsrail, Mısır ve Rusya’ krizinde bazı yeni adımlar atılıyor.
Kronik muhalefetin meseleye nasıl baktığı ortada… Hatta Ak trol diye tarif olunan ne idüğü belirsiz yapıların anlaşmalardan yeni bir siyasal kahraman yaratma çabası da ortada.
Ama her iki tarafın da gelinen noktayı Antalyalı, Çeşmeli turizmci gibi Ödemişli, Afyonlu, Nevşehirli, Tokatlı patatesçi gibi Salihlili üzümcü gibi görmesi imkânsız…

-Efendim bunlar ‘Sisi ile de’ anlaşır yakında.
-Anlaşsınlar… İsrail ile anlaştıktan sonra Mısır’la niye anlaşmayalım ki!

Ahmet Davutoğlu’nun azli sürecinde ifade etmiştim.
Her ne kadar seçilmiş bir başbakanın azlediliş sürecine alkış tutmasam da Binali Yıldırım üzerinde karar kılındığı 17 Mayıs’ta kaleme aldığım “Kazanan İzmir olacak” başlıklı yazımda şöyle bir ifadeye yer vermiştim.

“Öte yandan Davutoğlu sonrası dış politikada da yeni ve temiz bir sayfanın açılması olası… Zira gerek başbakan gerek dış işleri bakanı hatta gerekse ‘dış ilişkiler danışmanlığı’ döneminden itibaren Türkiye’nin dış politikasını belirleyen isim Davutoğlu idi”

Bir ay sonra gelinen nokta işte budur.
Yetmez ama evettir yani…
İçeride ve dışarıda normalleşme…
Büyük bir ekonomik bunalımın kapımızı gümbür gümbür çaldığı, etrafımızın her anlamda sarıldığı, tehlikeli bir yalnızlık buhranında ağır ağır ilerlediğimiz şu günlerde Rusya ve İsrail ile ilişkiler noktasında atılan adımların memlekete hayırlar getirmesini diliyorum.