GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Ocak 2024 Pazar

'Tespih çekmeyi' neden severdi?

Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öykünün parçalarını birleştirelim...

Bunu yaparken de...

Neredeyse 100 yıl önce…

O günleri yaşayan ve kaleme alan…

Usta yazarları…

Saygıyla analım…

***

Çok kimseden duyamazsınız ama…

“Tespih”

Bir tutkudur…

Aynen…

Eski model ama tertemiz bir otomobil…

Sevdalısının ayaklarını…

Nasıl yerden kesmeyi beceriyorsa…

Tespih de…

Meraklısında aynı hissi uyandırır…

Dikkat edin…

Tespih’ten asla vazgeçmeyenler şöyle konuşur:

“Bir erkek eski model bir arabanın içine oturduğunda nasıl rahatlıyorsa; tespih meraklısı da tespihi eline alınca yavaş yavaş rahatlamaya başlar… Bunun adı, (Vazgeçilmez Duygu) olarak kayıtlara geçer…”

***

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk de…

Müthiş bir “tespih” tutkunuydu…

Tarihe ışık tutan birçok fotoğrafında…

Büyük kurtarıcının…

Hafiften avucunun içinde “gizlenmiş gibi” dursa da…

Çok dikkatli bakıldığında…

Mutlaka “ucundan da olsa” birbirinden farklı tespihler…

Hemen göze çarpar…

***

Atatürk…

Söz tespihten açıldığında çevresindekilere…

Bir “tespih uzmanı” gibi bilgiler verirdi…

Mesela…

Cumhuriyet döneminin ilk gazetecilerinden…

Cüneyt Halgazi’nin…

Atatürk ve tespih konusunda…

Şu yazdıklarına bakar mısınız?

“Atatürk, tespih çekmeyi çok severdi, elinden düşürmediği sarı renkli bir tespihi vardı... Her güne özel bir tespih taşıdığını gözlemlemiş olsam da, bu gözlemim üst üste beş gün aynı sarı renkli tespihi taşıdığını görünce yerle yeksan oldu… Sebebini sordum ve Atatürk şöyle cevapladı: Bu kehribardır… Bağdat dolaylarında buna sarı kehribar derler ama bizim ustalarımız bunu sıkma kehribar diye adlandırırlar…”

Şimdi doğal olarak soracaksınız:

“Nedir bu sıkma kehribar?”

Atatürk anlatıyor:

“Kehribar taşının tozunu sıkıştırarak elde edilen taştan oyulur... Kıymetlidir… Almanya Münihli ecnebi bir doktorun  yazısından kehribarın insan sağlığına faydalı olduğunu okumuştum… Eldeki kokuyu alıyor ve mikroplara karşı koruyor…”

***

Gazi Mustafa Kemal, her konuda olduğu gibi…

Tespih konusunda da körü körüne bir hevese davranmazdı…

Gittiği her memlekette…

Fırsat buldukça yeni tespihler edinmek için bizzat gezerdi…

Cumhuriyet’in ilk yıllarında…

Adana’yı ziyaret ettiğinde…

Taşköprü eteğinde tespihçilik yapan bir ustayla tanıştı…

Tek tek özenle seçerek dokuz tane satın aldı…

Hepsi birbirinden farklı ve kıymetliydi…

“Oltu taşından tespih var mı?” diye özenle rica etti…

Tespih ustası elinde ne kadar varsa sattığını söyledi…

Peki, sonra ne oldu?

Aradan yıllar geçti…

1938’in ilk aylarıydı…

Hastalık emareleri başlamıştı ama yurt gezilerine devam ediyordu…

Yolu yine Adana’ya düşmüştü…

Seyhan Nehri’nin kıyısında kahvesini yudumlarken…

Yaverini yanına çağırdı…

Taşköprü eteğindeki tespih ustasını sordu…

Vefat ettiğini öğrenince…

Kalbinden geçenleri seslendirdi:

“Çok maharetli bir ustasıydı… Ondan yıllar önce tespihler almıştım... Hemen yanı başında aldığım tespihi çekmeye başladığımda çok kolay ve zevkli bir çekimi olduğunu söyledim… Hafiften eğilerek, (Paşam, sizin geleceğinizi duyunca kolay çekesiniz diye tespih iplerini mumladım…) deyiverdi… Hepimizi  güldürmüştü… Mekânı cennet olsun... Ustalığının dokunduğu her bir tespih tanesi adedince ruhu şad olsun dedi…”

***

Sadece bu kadar mı?

Hayır…

Tespihlerin sağlıkla yakından ilgisi var…

Mesela…

Damla kehribar…

Özellikle ilaç sanayisinde kullanılıyor…

Ateş düşürücü özelliği var…

Çoook eski zamanlarda…

Başı ağrıyanlar veya guatr hastalığı olanlar…

O tespihi kolye olarak kullanırlarmış…

***

Belki de…

Hiç duymadığınız bir tespih özelliği daha:

“Mor yakut dediğimiz Amotis taşı tespihler sarhoşluğu azaltıyor… Kaplan gözü taşından oluşan tespihler de migrene iyi geliyor; baş ağrısını azaltıyor…”

***

Bitiriyoruz…

Türkiye’nin ünlü bir tespih ustası var…

Gaziantepli Adil Dağ…

Diyor ki:

Tespih taşımak kıroluk değil; tam bir erdemdir… Tam bir erkek işidir... Nasıl kadının kolyesi, bilekliği varsa erkeğinki de tespihtir…”

Nokta…

Hamiş: Çobanın armağanı bir bardak süttür… Çamın sakızı da kehribar yani hediyedir… En çok kullanılan tespihlerden bir tanesidir… Bunu sol elinizle tuttuğunuz zaman vücuttaki elektriği boşaltır… Kalbe, göze, beyne ferahlık veren bir taştır…”

Sonsöz: “Hayat tespih gibidir… Bazen çekmek bazen de sallamak gerekir… / Anonim…”