GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
25 Ekim 2017 Çarşamba

Zeytinyağının doğduğu topraklarda…

Tin suresidir: Vettîni ve'z-zeytûni ve Tûr-i sînîne ve hâzel beledil emîn. Legad (kh)alagnel insâne fî ehseni tagvîm. Tefsiri şöyledir: İncire zeytine/Sina dağına/Ve şu emîn beldeye yemin ederim ki/Biz insanı en güzel biçimde yarattık.

Yakındoğu uygarlıklarının oluşumunda iklim ve coğrafyanın yanı sıra yine aynı faktörlere bağlı olarak yetişen bitkiler önemli yer tutarlar. Bu bitkiler içinde belki de ilk tarıma alınanları veya evcilleştirilenleri buğday ve arpa gibi tahıllarsa da uygarlık yaratanları aslında zeytin, üzüm ve incirdir. Üstüne yemin edilen zeytin, sadece Kur'an'da değil, diğer kutsal kitaplarda da saygındır. Semavi dinlerden de önceye gider zeytine saygı. Arkeolojik ve jeolojik buluntular zeytinin M.Ö. 6000 yılından beri kullanıldığını gösterir. Zeytin yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte başladığı kabul edilir.

"Zeytin bütün ağaçların ilkidir." Zeytin, insanlık tarihinde kitabelerde, kutsal kitaplarda, yaradılış ve kuruluş efsanelerinde hep vardır... Zeytini yücelten nedir? Besleyen, doyuran,
sağaltan ve sağlığı çoğaltan özelliği, elbette... İnsanlık, kullanarak öğrendi ki, zeytinyağı , bir kalori kaynağı ,  E vitamini deposu, kalp-damar hastalıkları olmak üzere sindirim sistemi, kemik yapısı, beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli fonksiyonlara sahip bir nimet... İnsanlık zeytini esas olarak yağını aydınlatmada kullanmak için evcilleştirmiş olmalıdır.

İşte zeytinin evcilleştirildiği coğrafyadaydık, yani Antakya’daydık hafta başına kadar. Değerli dostumuz Aşkın Demir’in organizasyonunda Altınözü Kaymakamlığı’nın düzenlediği Zeytin Festivali’ndeydim. Yerel medyadan arkadaşlara söylediğim sözleri de yazının girişine aldım… Hatay Valisi Erdal Ata’nın desteği çok önemli… Altınözü Kaymakamı Bülent Uygur gerçekten de şans olmuş kasaba için. Yerel destekleri sağlamış ve müthiş bir işe imza atmış. Kendisini bir de buradan kutlayalım. Aşkın Demir ile yerel peynirleri öne çıkaracak “Cheeseantiocheia” diye bir proje için de çalışmaya başladığımızı bildirelim.

Kuşkusuz festivalin en renkli kişisi ve en renkli anlarını yaratan insan ise Prof. Dr. Canan Karatay’dı. Çok önemsediğim bir arkadaşımın “Türkiye’nin en akıllı ve en güzel kadını” ilan ettiği Karatay… Benim göbeğime taktığı anları saymazsanız çok önemli şeyler söyledi zeytinyağı için.

Karatay şöyle diyordu: “Zeytinyağı, Alzheimer, kalp krizini önlüyor, kanı sulandırıyor. Kanı sulandırmak için Aspirin ile bir sürü lüzumsuz ilaç veriliyor. Zeytinyağı kanı sulandırıyor, ayrıca şekeri düşürüyor. O kadar güçlü antioksidan bir yanı var ki; bütün hücreler topluyor, beynimizi açıyor. Dışarıdan sürsek, eklem ağrılarını gideriyor. Zeytinyağını vücudumuzun ağrıyan her yerine sürebilirsiniz. Her sabah bir kahve fincanı içmelisiniz. Çocuklarımıza da içmesini öğretmemiz lazım. Yaşımız ilerledikçe daha da fazla içebilirsiniz. Yağlanmanın sebebi şekerdir, işlenmiş fabrikasyon gıdalardır. Bozulmuş trans yağlardır. Zeytin ağacını kesmeye hakkımız yok. Biz Orta Asya’dan geldik ve de Türk geleneği olarak her doğan çocuk için bir fidan dikilirdi. Ben diyorum ki; her doğan çocuk için, her yeni gelin için bir zeytin fidesi ekin. Bunu çocuklarımıza gelenek olarak aşılamak mecburiyetindeyiz. Esas Türk’ün geleneği budur…”

Zeytinyağlı günler Seferihisar’la başladı, Antakya ile devam etti. Daha çok yolumuz var…