GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
9 Ekim 2017 Pazartesi

Coğrafya kaderdir…

İzmir’e az uğradığımız aylar başladı… Bir haftadır gezdiğimiz, Muğla’dan, Mardin’den, Adana’dan, Mersin’den yazacak o kadar çok not birikti ki. Bugün Mardin’den notlar yazmaya devam edecektim ama son gelişmeler üzerine Türkiye’nin itibarı üzerine bir şeyler yazmak şart oldu.

Tekrarlamakta zarar yok: Ülkemiz, dünyanın siyasal, askeri, ekonomik ve toplumsal yönden en değişken bölgelerinin kesiştiği bir konumda yer alıyor. Soğuk Savaş sonrası başlayan küresel dönüşüm yanında, bölgesel gelişmelerin etkilerini İzmir’in sokaklarında bile hissetmenin mümkün olduğu bir coğrafya burası. İbni Haldun’un sözünü yineleyelim: Coğrafya kaderdir…

Elbette Büyük Atatürk’ün yolumuzu açtığı gibi uluslararası barış ve milli yararlarımız her şeyden önemlidir. Türkiye'nin uluslararası barış ve işbirliği ile milli yarar ve istikrarını birlikte gözetme ihtiyacı Atatürk tarafından en özlü biçimde vurgulanmıştır: Yurtta Sulh Cihanda Sulh!

İçeride ve dışarıda barışçı, gerçekçi ve şeffaf bir politika izlenmesi aslında bir mecburiyet...

Ulusal ve doğal kaynaklarımızdan, teknolojik olanaklarımızdan en etkin biçimde yararlanabilmek ise, milli birliğin ve egemenliğin bir arada korunmasıyla gerçekleşebiliyor. Bu nedenle Cumhuriyetimiz, ulusun birliği ve egemenliği ilkesi üzerine kurulmuştur.

Günümüzde, küresel ve bölgesel değişim süreçlerinin olumlu etkilerinden söz edilirken, dünyada ulus devletlerin yerini, ulus-üstü, bölgesel ve küresel örgütlere, ulusal çıkar çekişmelerinin de karşılıklı bağımlılığa bıraktığını savunanlar var… Aynı süreçlere eleştirel yaklaşanlar ise, ulus-üstü örgütlerin kendi içinde varsayıldığı gibi, demokratik ve eşitlikçi olmadığına, karşılıklı bağımlılığın da gerçekte tek yönlü işleyişini sürdürdüğüne dikkat çekiyorlar.

Refahı yüksek ve huzurlu ülkelere bakın: Bireylerinin aklını ve bilincini özgürleştiren, kendi ilerlemesine yön verebilen uluslar, çağdaş kalabilme çabasında avantaj sağlıyorlar. ,

Uluslararası güvenlik ve istikrarın boyutları, küreselleşme süreçlerinin etkisiyle genişliyor. Su, enerji, gıda ve ulaşım gibi insanlığın temel gereksinimlerini kapsayacak biçimde nitelik değiştiriyor.

Dünyanın önemli bir bölgesinde yer almakta olan Türkiye, komşularıyla ve yakın çevresinde bir barış ve işbirliği kuşağı yaratılmasını istemelidir. Başka seçeneklerden zarar görürüz.,

Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya'da süren anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümüne içten ve olumlu katkılarda bulunmaya mecburuz. Bu anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması, kuşkusuz ülkemize ve bölge ülkelerine, bundan sonra halklarının sorunlarını çözmek ve yaşam düzeyini yükseltmek yolunda daha fazla zaman ve kaynak kullanımı için olanaklar yaratacaktır. Bu sağlanabilirse ülkemiz daha da itibarlı konuma yükselebilir… Yoksa…

Türkiye’nin itibarından daha önemli neyimiz var ki?