GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
28 Mayıs 2019 Salı

İstanbul seçiminin tekrarı bir yanılsamadır

Yenilenen İstanbul seçiminin sonucu ne olursa olsun, kaybedeni Erdoğan olacak. Bir seçimin tekrarlanmasından çok fazlasına yol açtı, o ünlü iptal kararı. Bunu yaşayıp göreceğiz.

Türkiye’nin yeni yönetim sisteminde partilerin rolü çok azaldı. Bu yüzden ittifaklar ortaya çıktı. Siyasal mücadele yeni mecralarda sürüyor. Bu mecralarda kişi kültünün yeniden doğuşuna tanık oluyoruz.

Öyle ki İstanbul seçimiyle ülke gündeminin zirvesine oturan İmamoğlu, İstanbul’da seçimleri kazansa da, kaybetse de, Erdoğan’ın alternatifidir.

Alternatif olmak ne ifade ediyor?

Erdoğan’ın yönettiği değişime hizalanan Türkiye, yeni bir kültür inşası ve yeni bir tarih yazımı ile karşı karşıya. Kemalistlerin Cumhuriyet ideolojisine entegre ettiği tarih anlayışından çok daha gerilere giden ve yeniden tasarlanmış bir tarih yazılıyor. Ve yanı sıra, islam kültürüne dayalı bir devlet…

Tam da değişimin orta yerinde, İmamoğlu Cumhurbaşkanı olursa, ki bu kuvvetle muhtemeldir, ne olacak?

Erdoğan’ın başlattığı yeni Türkiye girişimi duraklayacak; fakat Erdoğan öncesine dönüş de mümkün olmayacak.

Bu şartlarda, İmamoğlu’nun çevresinde kenetlenen seküler toplumu bekleyen misyon, tarih ve kültür politikalarını yeniden söylemek ve yeni bir toplumsal mutabakata zemin hazırlamak olmalı ki ülke normalleşebilsin.

İstanbul seçimlerinin peşine takılan Türkiye, bir kere daha, “Ankara-İstanbul” ekseninde çıkış arıyor. Türkiye’de işler genellikle bu hatta olur biter.

Oysa gönül isterdi ki İzmir-İstanbul hattında seküler zemini ve yeni toplumsal mutabakatı savunan güçlü bir işbirliği gerçekleşsin.

Böyle bir güç birliği için çok geç değil fakat harekete geçilmedikçe salt temenni olarak kalır.

Değerler sisteminde çöküş, yeryüzü ölçeğinde bütün hızıyla sürüyor; Türkiye’de daha da hızlı sürüyor olması, güçlü ihtimal…

Çoklu kriz koşulları ülkeyi kuşatırken, olan biteni İstanbul seçimlerinin tekrarlanmasıyla sınırlı bir sorun olarak görmek mümkün değil; Buna karşılık, ülke çapında önemli gelişmelerin işaret fişeği olarak görmek mümkün.

İzmir ayağa kalkarsa sadece ve sadece ayakta durur… İstanbul ayağa kalkarsa Türkiye değişir. Bu gerçekle yüzleşmek gerek. Olmayanı varmış gibi göstermek çok yanlış.

İzmir, 17 yıldır ayakta, AKP’ye direniyor; öylesine takdir gördü.

31 Mart’ta İstanbul ayağa kalktı; ülke İmamoğlu’nun peşine düştü.

Önümüzde, zor günlerden güzel günlere giden bir yol inşa etmek için tarihi fırsat var.