GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
10 Mayıs 2019 Cuma

Kaçınılmaz sona doğru

Galatasaray Divan Kurulu’nda Hayri Kozak konuşuyor; “23 Haziran’da şampiyonluğumuz dâhil her şey çok güzel olacak, aynen İmamoğlu’nun söylediği gibi… Tanrı onu bize bağışladı.”

Gülerek, “umarım son toplantımız olmaz,” diyen Eşref Hamamcıoğlu’nun ironik göndermesi, nelerin göze alındığına dair fikir verdi.

TÜSİAD açıklaması, Ömer Koç ziyareti, TOFAŞ CEO’sunun açıklaması, ünlü sanatçıların tepkileri art arda geldi.

Devleti yönetenlerin husumetinden her zaman çekinen, kamuoyu önünde sessiz kalmayı tercih eden çevreler belli ki gemileri yakmış.

Öte yanda, ABD Dışişleri açıklaması, uluslararası sistemde Türkiye’nin durumunun nasıl algılandığına dair net bilgi veriyor;

“Özgür ve adil seçimler ile meşru seçim sonuçlarının kabul edilmesi her demokrasi için esastır. YSK, 31 Mart’ta İstanbul’da gerçekleşen seçimlerin sonuçlarını onayladıktan sonra yeniden seçim kararı verdi. Biz de, Türkiye’nin diğer dostları gibi, bu sıra dışı kararı not ettik.

Türkiye’nin uzun ve gururlu bir demokrasi geçmişi var. Türk yetkilileri bu seçim sürecini yasalara, AGİT taahhütlerine, NATO müttefiki statüsüne ve AB’ye üye olma isteğine uyumlu bir şekilde yürütmeye çağırıyoruz.”

Türkiye’de seküler toplum, yönetim sisteminin değiştirilmesine, kamusal alanda yaşamın islami normlara göre yeniden düzenlenmesine kararlı bir şekilde direniyordu.

Bu son aşamada, burjuvazinin ve uluslararası sistemin de, Cumhuriyet’in seküler yapısına destek vermeye başladığına tanıklık ediyoruz.

 

Jeopolitik sarsıntı Erdoğan’ı yoldan çıkarmıştı. Erdoğan yönetimi, Türkiye’nin izlediği kendi içinde tutarlı dış politikayı terk ederek oyun kurucu olmaya soyununca, boyunu aşan işlerin altında kaldı. Batı-Doğu hattında gidip gelirken aklı karışan Erdoğan yönetimi, denizin bittiğini göremedi. İslam kültürüne dayalı devlet kurma serüveni hazin bir sona yaklaşıyor.

AKP iktidarının 17 yılda satıp savıp tükettiği mirastan geriye beton yığınları kaldı. Demokrasiden geriye bir şey kalmadı. Özgür seçimler anılarda kaldı. Tarım çöktü. Finans sektöründe yıkıcı kriz korkusu var.

Hal böyle olunca, iktidarın destekçileri birer ikişer olay mahallinden uzaklaşmaya başladı. Bu koşullarda, İstanbul seçimini alsa da verse de, Erdoğan, çöküşün önünü alamayacak.

“Her şey güzel olacak.” Bu slogan tuttu. Elbet de güzel günler güle oynaya gelmeyecek. Ama Türkiye çıkışa yöneldi. Seküler toplum ayağa kalkıyor, Türkiye ayağa kalkıyor. İmamoğlu, Türkiye’nin yeni lideridir. Ve Kılıçdaroğlu, bu sürecin baş mimarıdır.

Bedeli her ne ise ödeyeceğiz ve kâbus bitecek.