GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
9 Haziran 2020 Salı

Eleştiri ve itirazın keyfiliği

Niyet okumaya dayalı sübjektif yaklaşımlar üstüne inşa edilen eleştiri ve itirazın toplumsal işlevi sorunludur.

Lafı gediğine koyan, iyi giydiren kişinin yaptığı eleştiri veya itirazın yandaşlarına keyif vermesiyle sınırlı etki, kişisel tatminden fazlasını sağlamıyor. Vasatlara iyi geliyor, hepsi bu!

Düşünce ve fikir dünyasında eleştirinin bir saldırı aracı olarak değerlendirildiği koşullarda, eleştiri ve itirazın ahvali üstüne konuşmak çok sıkıntılı...

Sosyal demokratların, bazı sol grupların ve kısmen merkez sağın sınırlı çabaları sonucu,  siyasal yaşamda uzlaşma kültürüne bir ölçüde alan açıldı.

Ne ki bu ülkede Aydınlanma yarım yamalak yaşandığı için tolerans fikrine yabancı olan insanımız, uzlaşma kültürüne mesafelidir.

İslamlaşma etkisi siyasal alanı agresif bir diskurla kuşattıkça, sol cenah da benzer üslupla tavır alıyor. Sübjektivizm sağlı sollu üstümüze geliyor.

Günümüzde, “ya sen ya ben” meydan okumasıyla toplumda iflah olmaz ayrışmalar yaşanırken, kimsenin kimseye tahammül edemediği bir iklimde söz israfına dönüşen siyasal mücadele, bezginlik yaratıyor.

Ne söylendiğini değil, kimin söylediğini önemseyen kültürel sığlıkta debelenip duruyoruz.

Sürgit yıkarak eleştiri ve ayakları yere basmayan itiraz, ülkeye rahat bir nefes aldıracak toplumsal mutabakatı neredeyse imkânsızlaştırıyor.

İdeolojik saflaşmanın kemikleşmesiyle kendisine alan bulan körü körüne yandaşlık, keskinliği fena halde kışkırtıyor.

Cemaatleşen siyasi gruplarda, kendisi gibi olanlar arasında keskinliğin iş yaptığını fark eden uyanıklar inisiyatif alarak öne çıkıyor. Ve keskinlerin kanaat önderliğine soyunduğu koşullarda, siyasal alan, kan revan içinde bir tartışma ortamına dönüşüyor.

Ve böylesi tartışma ortamlarının gerçekten kan revan içinde kalmışlığı da var; tıpkı yetmişli yıllarda olduğu gibi…

Eleştiri, taş üstünde taş bırakmadığında amacına ulaşıyor ama insanlığa güzellik getirmişliği yok. Yine muktedirler kazanıyor.

Kesin kabuller ve redler hariminde dalaşmanın sadece ve sadece insanı olabildiğince itaatkâr kılmak isteyen muktedirlere yaradığı muhakkak.

Eleştiri ve itirazın haysiyeti iki paralık olduğunda, kötüler çok sevinecek.

NOT: Eleştiri ve itiraz hakkını ruhuna sinen kötülüğe siper eden “Soltrol’ler” yine ortaya çıktı; Cadı Avı başlatmak istiyorlar. Rejimin devlet derinliklerinde dolaşmayı seven siyasilerin taşeronu, Soltrol’ler…