GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
25 Mayıs 2020 Pazartesi

Tatilim ne olacak!

Sadece bir çağ, 500 yıllık tarihsel bir sistem olarak kapitalizm değil; beraberinde, kurduğumuz 10 bin yıllık uygarlık da tarih sahnesinden çekiliyor olabilir.

Önce, sınırlarını çizerek mülk edindiğimiz toprak parçalarını ektik, biçtik ve biriktirdik; sonra, biriktirdiklerimizi takas ettik. Piyasa böylece oluştu. Piyasa oluşunca kolaylıklar birbirinin peşi sıra gelmeye başladı; değerin maddi temsili olarak para ortaya çıktı. Ve insanlık yürüdü gitti… Para kazanmaya odaklı medeni hayatın değerler sisteminde, herşey alınır, satılır, kar edilir. Para en yüce değerdir.

İşte bu rezil hayat artık ayakta duramıyor. Ne var ki çöküş alametleri ortaya çıktığından beri olan bitenler karşısında idrak sorunu yaşayan endişeli modernler, değişime direniyor.

Çöken feodalitenin son temsilcileri soyluların, kasabalı serflerden oluşan ilk beratlı kentlilerin ortaya çıkışını izleyen burjuvazinin yükselişine verdikleri kimi zaman trajik kimi zaman komik tepkiler, sanatta ve edebiyatta büyük eserlerin yaratıcılarına ilham kaynağı oldu.

Öyle ki, günümüz dünyasında yaşanan değişim ve giderek görünür hale gelen çöküş karşısında verilen tepkiler, Shakespeare’in eserlerini, Cervantes’in Don Quijote’sini, Gonçarov’un yarattığı ölümsüz karakter Oblomov’u akla getiriyor.

Roman zaten genel olarak “şehrin ve piyasaya düşen hayatın” uzun soluklu anlatımı olmakla birlikte, Shakespeare ve Cervantes tam olarak değişimin, o allak bullak oluşun orta yerinden yazdılar. Kapitalizmin doğuşunun güncesi gibi…

Modernite ve Aydınlanma kültürüyle hemhal sanayi toplumu, yatay topum ve modern ötesi dijital kültürün yarattığı belirsizlikte dağılıyor. Verilen tepkilerde ortaya çıkan “absürd” manzaralar, dağılışın karinesidir.

Sanayi devrimi ile dijital devrim arasında gerilip kalan insanlık bir çağdan bir çağa yol alırken, tam da olması beklendiği gibi, geçmişi veya geleceği referans alarak bölündü.

Geleceği referans alanlar, ağırlıklı olarak yatay toplumun genç kuşaklarıdır.

Geçmişi referans alanlar, alışkanlıkların, ellerinden alınanların, rutin hayatlarının peşinde olup daha ziyade hali vakti yerinde küçük burjuvalar ve zenginlerdir.

Belli ki direnecekler… Tatile gitmek isteyecekler, alışverişe yapmak isteyecekler, özel mekânlarda zaman geçirmek isteyecekler, dar gruplarında “dolce vita” günlerini arayacaklar, bilumum “özgürlüklerini” kullanmak isteyecekler…

Aslında “özgürlük” dedikleri “serbesti” olup, sistem tarafından ön görülmüş tüketime dayalı hareket alanlarıdır. Sistem varsa özgürlük olmaz, özgürlüklerden vazgeçiş olur.

Kapitalist sistem yolun sonuna geldi; Sistemin ne işsiz bıraktıklarına iş verecek, ne yoksullukla mücadele edecek, ne de açları doyuracak takati kalmıştır. Sistem çöküyor.

Yeni bir Dünya kuruluyor. İnsanlık ağır bedeller ödeyecek ve yeni bir çağın kapıları aralanacak.

Ve bir kere daha, insanlığın yaşadığı büyük trajedilerin kışkırttığı yaratıcılık harekete geçecek.

“Tatilim ne olacak!” diye yakınanlar ise sadece ve sadece yeni zamanların gericileridir.