GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
12 Mayıs 2020 Salı

Dünya anladı; tarım her şeydir!

Dün (11 Mayıs 2020) peş peşe iki rapor düştü masaüstüne… İlki Slow Food kanalından geldi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) Avrupa ve Orta Asya bölgesini inceleyen COVID-19 sürecinde Bölgesel Gıda Pazarlarının Durumu raporunda, pandemi sürecinde gıda arzındaki bolluğa rağmen dağıtımdaki aksaklıklara dikkat çekiliyordu. FAO’dan gelen raporları çok dikkatle okuyorum ve ciddiye alıyorum.

İYİ HABER: Avrupa ve Orta Asya’da olduğu gibi küresel olarak da ilk işaretler, 2020 yılı için buğday üretimi ve stoklarının rekor seviyede gerçekleşeceğini gösteriyor. Büyük gıda üreticileri ve tedarikçileri için de tedarik zinciri yeterli düzeyde.

Salgınla mücadele eden Kazakistan, Rusya Federasyonu, Ukrayna ve Avrasya Ekonomi Komisyonu gibi büyük bölgesel gıda ihracatçısı ülkelerin ihracat politikalarına genel bir bakış sunan FAO Raporu, ayrıca bu ülkelerde ulusal anlamda salgının etkisini azaltmaya yönelik aldıkları önlemleri, gıda tedarik zincirini ve pazarını korumaya yönelik tedbirleri de inceliyor.

Rapor, bölgedeki gıda pazarlarının güven verdiğine dikkat çekiyor. Gıdanın pazara ulaşımında bir sıkıntı görünmüyor. Temel gıdalar sorunsuz bir şekilde pazara ulaşıyor, buğday gibi temel ürünlerin üretiminde elverişli koşullar bulunuyor.

BALIKÇILIK EN SIKINTILI SEKTÖR: “Ülkelerde, genellikle doğrudan piyasa aktörleri ve çiftçilerden anketler yoluyla bilgi topladık” diyen FAO Avrupa ve Orta Asya Ekonomisi Uzmanı Cheng Fang, “Balıkçılık genel olarak en çok etkilenen sektör olarak öne çıkıyor. Bunu sırasıyla süt ve süt ürünleri, hayvancılık, tahıl ve bakliyat değer zincirleri takip ediyor. Hazırladığımız Politika Raporumuz, hükümetlere salgının uzun süredir devam eden sonuçlarını sonlandıran normalleşme adımları atmalarını teşvik ediyor. Bunun için de özel önerilerde bulunuyor” dedi.

SORUNLAR: Meyve ve sebze pazarlarında satış yapan çiftçiler, girdi tedarikçileri ve ulaşım hizmetleri en çok etkilenenler arasında. Gıda üreticileri için de iki ciddi sorun var: Azalan tüketim ile üretilen ürünleri depolama için yer kalmaması ve daha önceki ürünlerin son kullanım tarihlerinin geçiyor olması.

Buna ek olarak, satışlarda da tedarik zincirinin her iki ucunda da düşüş gözleniyor: Tüketiciler daha az gıda satın alıyor ve üreticiler de ithal ürünlerde fiyat artışları ile karşı karşıya kalıyor. Bu durum krizin ortasında kalan çiftçiler üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir.

TARIMIN FİNANSMANI: Çiftçilerin finansal sorunları çözülmeli… FAO tüm bu sebeplerden önümüzdeki ekim sezonunda ciddi maddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabilecek çiftçilerin finansal sorunlarını çözecek mekanizmaların hayata geçirilmesini acil olarak öneriyor.

BİR RAPOR DA TÜRKİYE’DEN

Bütün dünyanın tarımın önemini kavradığı şu günlerde bir rapor da Türkiye’den Kredi Kayıt Bürosu (KKB)  adlı kuruluştan geldi.

KKB tarafından hazırlanan “Koronavirüsün Tarım ve Gıda Sektörüne Etkileri” başlıklı rapor açıklandı. Salgının makroekonomik etkileri ile tarımsal üretime ve tarım değer zincirinin diğer paydaşlarına etkisi analiz edilen rapora göre, Türkiye’de tahıl ve baklagil üretimini artırıcı tedbirler alınması gerekiyor.

Çiftçilerin finansmana erişimini kolaylaştırmak için 2014 yılında Tarım Kredileri Değerlendirme Sistemi’ni (TARDES) hizmete sunan Kredi Kayıt Bürosu (KKB), raporlar yayınlayarak tarım kesimine hizmet vermeye çalışıyor.

KKB yayınladığı “Koronavirüsün Tarım ve Gıda Sektörüne Etkileri” başlıklı raporda, 2020 Nisan ayından itibaren koronavirüs salgının Türkiye ve dünya tarım ve gıda sektöründe yol açtığı önemli gelişmeleri bir araya getirdi. Rapor, KKB ve Frankfurt School of Finance & Management’in uzmanları tarafından hazırlanmış.

Raporda, “Ev dışı gıda tüketiminin neredeyse sona ermesi ve küresel gıda ticaretinin kesintiye uğraması nedeniyle, salgının ilk aşamada küresel gıda talebini azalttığı gözlemleniyor. Fakat ülkelerin karşı karşıya kaldığı yaz mevsimi öncesinde zayıflayan ürün stokları, lojistik ve taşıma problemleri, insan hareketlerindeki kısıtlamalar gibi nedenlerle iç piyasalarda “gıda paniği” yaşanıyor” denildi. Enteresandır not aldım.

Raporda bir başka ilginç mevzu da; “Salgın öncesindeki dönemde Türkiye’de sözleşmeli üretimin hak ettiği yere gelememesinin nedeni, çiftçi ve sanayici arasındaki güvenin ve entegrasyonunun zayıf olmasından kaynaklandığı düşünülüyor” sözleri… Burada çiftçi mi sanayici sorunlu bilemedim.

HİJYENE UYAN AYAKTA KALACAK

Yeni dönemde gıdaların ambalajlama, depolama, taşıma aşamalarında ürünlerin temas ve hijyen kurallarına uygun olarak tüketicilere sunulması bekleniyor. Ürününü doğrudan perakende olarak satan çiftçiler, aile gıda işletmeleri ve gıda esnafları bu durumu dikkate almadıkları takdirde büyük işletmelere karşı rekabet avantajlarını yitirebilecekleri düşünülüyor.

Tarım değer zincirinde ürünler hasat edildikten sonra çiftçiler alıcılar ve toplayıcılarla muhatap oluyor. Çiftçilerin bu işletmelerle ve çalışanlarıyla fiziksel temasının, yükleme ve boşaltma aşamalarındaki teması da azaltması gerekiyor. Koronavirüs salgını ile birlikte lisanslı depolara olan ilginin de artırması bekleniyor. Lisanslı depolar, ürünleri uygun fiziki koşullarda, herhangi bir kontaminasyona ve rutubete maruz kalmadan saklayabiliyor. Ayrıca depoların çoğunda ürün kabulü, yükleme ve boşaltma işlemleri temassız olarak gerçekleşiyor.

Dünya anladı; tarım her şeydir!