GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
10 Kasım 2018 Cumartesi

80 yıldır değişmeyen tek ses

Yunanistan eski Başbakanı Venizelos, Atatürk'ü 1934 yılında Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterirken bakınız ne demiştir: “Bir ulusun yaşamında bunca kısa sürede, bunca köklü değişikliklerin başarıldığı pek enderdir. Bu olağanüstü çalışmaları Atatürk'e, sözcüğün tam anlamıyla 'Büyük Adam' sanını kazandırmıştır.”

Boşuna değildir, Hanya’ya ne zaman gitsem Venizelos’un mezarını ziyaret etmem…

“Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi yeterli değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır” deyişi, O'nun bu niteliğini gözler önüne seriyor.

Atatürk hiçbir zaman hayalperest olmamıştır. O, yarının insanıdır, olaylara ve gelişmelere böyle bakmış, koşulları ve olanakları bu yaklaşımla değerlendirmiş, her zaman milleti için en iyisini hedeflemiştir. Hedefe ulaşma sürecinde her zaman doğru adımlar atmıştır.

Atatürk, Cumhuriyet'le birlikte demokrasiye geçme düşüncesini süreç içinde kimi zaman denemelerle yaşama geçirmeye çalışmış; demokrasi hedefinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir Alman Sosyolog Bischoff, Atatürk'ü “demokrasi kuran deha” olarak nitelemektedir.

UNESCO Genel Kurulu, 1981 yılının Atatürk'ün doğumunun 100. yılı olması nedeniyle aldığı kararda, Atatürk'ün, gelecek kuşaklar için örnek olarak üstün kişiliğini uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolundaki çabalarını, eşsiz devrimciliğini ve özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı açılan savaşların ilk lideri olduğunu kabul etmişti.

Ve de "Mazlum Milletler"in bağımsızlığına kavuşarak, insanlar ve ülkeler arasında hiçbir renk, din, cins ve ırk ayrımı gözetmeyen bir uyum ve işbirliği çağının doğacağına inandığını, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olarak politikasında ve davranışlarında her zaman barış, uluslararası anlayış ve insan haklarına saygıya öncelik tanıyan bir tutum içinde bulunduğunu dünyaya ilan etmişti…

Atatürk, Ulusumuzun soylu özelliklerini yansıtan nitelikleri, hayranlık uyandıran kişiliği ile yaşadığı çağa damgasını vurmuş, kurduğu Cumhuriyet rejimi ve Türk Aydınlanma Devrimi ile 20. yüzyılın en büyük çağdaşlaşma hareketlerinden birini gerçekleştirmiştir. 

***
Uzunca bir ayrılıktan sonra gece yarısı indiğim İzmir havaalanından Karşıyaka’ya doğru giderken Gaziemir’de bu afişleri gördüm… Siren sesi kalbimizin sesi… Büyükşehir Belediyesi’nin anma görsellerini kim hazırladıysa kutlamak gerek..

Saat 09.05’te sokağa çıktım ve 2 dakika boyunca siren seslerini ve kalbimin sesini dinledim. Sonra da bu yazıyı yazdım…

Unutmayalım… Atatürk soğukkanlı, ileri görüşlü, akılcılıktan ve gerçekçilikten ödün vermeyen büyük bir devrimcidir. Bu büyük adama yakışan bireyler olmaya çalışsak yeter de artar bile…

EGE ÜNİVERSİTESİNDEKİ GÜZEL İŞLER…

Büyük Atatürk’ü Ege Üniversitesi de güzel etkinliklerle anıyor. Ege Üniversitesi tarafından düzenlenen “Cumhuriyet ve Atatürk Günleri” kapsamında birbirinden güzel etkinlikler düzenleyen üniversitemi kutluyorum.EÜ Tıp Fakültesi’ndeki etkinliğin konuğu EÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Öcal Özbilgin oldu. “Atatürk ve Halk Oyunları” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Özbilgin’e, danslarıyla öğretim görevlisiBarış Sarıkaya eşlik etti.

Atatürk’ün polka, mazurka, kadril ve vals gibi salon danslarını daha çocukluk yıllarında öğrendiğini belirten Prof. Dr. Özbilgin, ‘‘Atatürk’ün gözde dansı ise Zeybek’ti. Atatürk Zeybek dansı konusunda ‘Artık Avrupalılara bizim de mükemmel bir dansımız var diyebiliriz ve bu oyunu salonlarımızda, gösterilerimizde oynayabiliriz. Bu Zeybek dansı her toplu gösteride kadınla birlikte oynanabilir ve oynanmalıdır’ diyerek milli bir dans yaratılmasında öncülük etmiştir’’ şeklinde konuştu.            

Konferansta, Prof. Dr. Zeynep Özsaran ile Öğretim Görevlisi Barış Sarıkaya zeybek gösterisi sergilediler. Prof. Öcal Özbilgin’in “Atatürk’ün Dans ve bunu da tahrik eden musiki; işte bu, medeni insanlığın en büyük damgası…” sözünü anımsatması da ne güzeldi.

Bir başka etkinlik Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonunda idi… “Atatürk ve Türk Dili” panelinde Türk Dili Bölüm Başkanı Prof. Dr. Metin Ekici’nin moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele, Türk Dili Bölümü Öğretim Görevlileri İlknur Can,  Arife Gülsün ve Onur Tınkır konuşmacı olarak yer aldı.

Panelin açılışında konuşan Prof. Dr. Ekici, “Atatürk’e göre bir topluluğun millet özelliği kazanabilmesi her şeyden önce o millete has gelişmiş bir dilin varlığı ile söz konusudur. Bu durum Atatürk’ün, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkı, Türk milletidir. Türk milleti demek Türk dili demektir’ sözlerinde dile getirilmiştir. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir” diye konuştu.  

Öğr. Gör. İlknur Can ise “Mustafa Kemal Atatürk, kültüre önem veren bir liderdi. Ulusal birliğimizi oluşturabilmek için kendi kültürel çerçevemizde bir program çizmişti. Bunun sonucunda da bilinçli, bilgi temelli bir kültür politikası ortaya çıkarttı” dedi.

***

Bu güzel ve anlamlı etkinlikler için Ege Üniversitesi yönetimini bir kez daha kutluyorum. 80 yıldır susmayan sirenlerin sonsuza kadar 10 Kasım 09.05’te çalmasını diliyorum…