GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
31 Ekim 2018 Çarşamba

Rafine bir akademisyene vefa

Konak Belediyesi katkısıyla Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Edebiyatımızda Vefa İstasyonu'nun konuğu dün gece “benim hayatta çok şey öğrendiğim insanların başlarında gelen” Prof. Dr. Bilge Umar idi…

Etkinliği edebiyatçı dostumuz Yunus Bekir Yurdakul sundu. Bilge Hoca ile yapılan röportajın filminden sonra panele geçildi. Panelin açılış konuşmasını yine çok şey öğrendiğim insanlardan biri olan sevgili Prof. Dr. Şadan Gökovalı yazmıştı, Osman Akbaşak okudu…

Şükran Kurdakul, Şairler ve Yazarlar Sözlüğünde Prof. Umar için, “Hukuk mesleği ile inceleme yazıları ile yapıtlarının yanı sıra çevirileri, Özellikle Türkiye'nin ilkçağ kentleri üzerindeki araştırmaları ile tanındı.” diye yazmıştı.

Şadan Hoca’nın notlarından paylaşayım azıcık:

Yıl 1974. TRT'de yapımcı ve Eğitim Yayınları Şube Müdürüyüm.  Yıllardır beklediğim bir kitap, Bilgi Yayınevi’nce yayımlandı: Bilge Umar'ın “İzmir'de Yunanlıların Son Günleri”.

Çöldeki adamın susuzluğuyla içtim kitabı; telefonla randevu alıp, Umar'ın Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi'ndeki odasına vardım. Kapıdaki şu notu görünce, not dilenmeye gelmiş öğrenci gibi mahcup oldum:

“Not dilenmeye geldiyseniz kapıyı çalmayın. Not, ihtiyaca göre değil, liyakate göre verilir!”

Çetin cevize çattığım belliydi; tüm cesaretimi toplayıp, kapıyı tıklattım:

-Buyurunuz! Sözünü duyunca daldım içeri.

Prof. Dr. Umar, daha sonra söyleyeceğim üzere, rotatif gibi yazıyor, üretiyordu.

Tuşlamakta olduğu son tümceyi bitirip, “Hoş geldiniz” dedi. Sırtımdaki 13 kg'lık Nagra ses kayıt cihazını çalıştırdım. Sanırım 1,5 saat kadar görüştük.

Beklediğim kitap gibi, aradığım yol arkadaşını bulduğumu anladım.

***

Konuşmacılardan biri de eski Bergama Belediye Başkanı, şimdi Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Sefa Taşkın idi. Sefa Taşkın, siyasetin yanı sıra önemli bir tarih araştırmacısı ve yazar olarak da sürdürüyor hayatını. Prof. Umar’ın kendisine ışık olduğunu anlattı bize.

Doç. Dr. Ahmet Mehmetefendioğlu ise Bilge Umar’ın “Yunanlıların İzmir’deki Son Günleri” ve “Yunanlıların Gözünden İzmir Savaşı” adlı eserlerinin benzersizliğini ve bugün de henüz o bilgilerin üzerinde bir bilgiye ulaşılamadığını anlattı…

***

Şadan Hoca ile başladım onunla bitireyim:

Güney deyince, Büyük Menderes'in aşağısı, dolayısıyla Karia akla gelir. Umar üçlüsü (Afşin, Ayla, Bilge) ile biz Ekin, Tülay ve bendeniz, Karia gezilerimiz için bu fakirin Gökova'daki fakirhanesini mesken tutmamız doğaldır.  Ayşe Ablam, köylü kadını, elinden geldiğince bizi ağırladı, antik kent araştırmalarımız için yolluk hazırlamayı ihmal etmedi. Bunun karşılığında, herkesin kolayca kazanamayacağı bir ödül aldı.

Umar Hoca, Karia konusunda Türkçe en güvenilir, en geniş ve görsel malzemesi zengin kitabını şu sözlerle Ayşe Ablama ithaf etti:

Kariallıların hası

Şadan Gökovalı'nın ablası

Ayşe Gökovalı'ya,

Nice Karia gezisi konaklamalarında,

Sakar altı yamacındaki kaya mezarlarının

Hayretten açık kalmış ağızlarına karşı

Bahçesinde ailece tükettiğimiz

Sepetler dolusu lop inciri

Özlemle yâd ederek”

Şadan Hoca, “Beynin parmaklarına, parmakların klavye tuşlarına egemen olmayı sürdürsün benim canın kardeşim, yol arkadaşım Bilge Umar...” diyerek tamamlıyor sunumunu…

Ben de hem Prof. Umar’a, hem de Prof. Gökovalı’ya uzun ve sağlıklı ömürler diliyorum. Onlardan öğrenmeye devam ediyorum.