GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
22 Mart 2010 Pazartesi

Yaya Derneği’’nden mektup var

Yaya yollarını işgal eden araçlara karşı İstanbul’’da başlatılan ’“Çek Arabanı’” kampanyası ile ilgili yazmış,
’“Yılın 8-9 ayını sokakta yaşayan İzmir’’e de benzer bir kampanya şart. Söylenmeyi bırakıp bu yaratıcı eylemi İzmir’’e ithal etmemiz gerekiyor.’¶
’‘Çek arabanı’’nın yanı sıra, ’‘çek sandalyeni/masanı’’, ’‘çek tezgahını’’ gibi afişleri/çıkartmaları da ekleyerek üstelik’” dedikten sonra; yazıyı,
’“İstanbul’’da başlatılan bu yaratıcı kampanyayı İzmir’’e de uyarlamayı; bakalım hangi sivil toplum kuruluşu başlatacak?’” sorusuyla bitirmiştim.
 
Yazı, sitede yer aldıktan hemen sonra (yazılı basında buna ’‘yazının mürekkebi kurumadan’’ deniyor) bir mail aldım; Yaya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Barış Andırınlı’’dan.
’“Çek Arabanı’” kampanyasına verdiğim destekten dolayı teşekkür eden Barış Bey, ardından önemli bir uyarıda bulunup, şöyle diyor:
 
’“Bu mesele gerçekten bütün şehirlerimizin sorunu.
Özellikle bir konunun altını çizmek istiyorum.
Yaya Derneği sadece İstanbul'daki yayaların değil, tüm yayaların örgütlendiği bir sivil toplum örgütüdür. ’‘Çek Arabanı’’ kampanyası da İstanbul'da başlamış olsa da bütün şehirlerimizde devam ediyor. İzmir'de bu kampanya ile ilgilenen arkadaşlarımız var. Dilerseniz kampanyaya destek vermek veya ilan edinmek için, onlarla temasa geçebilirsiniz.
Bu kampanya ilk etapta kaldırıma park eden araçları hedeflemektedir.
Ancak daha sonra sıra, tezgahlara, masalara, kaldırım ortasındaki elektrik direklerine de gelecek.
 
Hedefimiz, bu kampanyanın ve bu bilincin, Türkiye'deki bütün şehirlere yayılması.
Bir noktadan sonra bizim koordinasyonumuza gerek duymadan, kendiliğinden yürümesi..
 
Bu doğrultuda konudan şikayet eden yayaları, kampanya internet sitesine girmeye ve oradan çıktı almaya yönlendiriyoruz. Ya da toplu olarak ilan edinmek isteyen kişi ve sivil toplum kuruluşuna da ücretsiz olarak ilan ulaştırıyoruz.
Bize ulaşıp ilan edinemeyenlere de bir kağıda ’‘Çek Arabanı’’ yazarak hakkını gasp eden aracın üzerine bırakmalarını tavsiye ediyoruz. Önemli olan artık sesimizi yükseltmektir diye düşünüyoruz. Ne şekilde olacağı tamamen kişinin kendisine bağlı.
Bu kampanyanın şu anda bütün şehirlerde sürmekte olduğu bilgisini okurlarınızla paylaşırsanız, çok seviniriz.’”
 
Yazısını ’“bol ve güvenli yürüyüşler’” dileyerek sonlandıran Yaya Derneği Başkanı Barış Andırlı’’nın bu notunu okurlarla paylaşmadan önce, trafiğin en saç baş yolduran semtlerinden Buca’’da olsun, Çankaya’’da olsun, Alsancak’’ta olsun; epeyce gözlem yaptım.
Kaldırımlara yani yaya yollarına tünemiş bol miktarda araca/motosiklete karşın; hiçbirinin üzerinde bir tane bile ’“Çek Arabanı’” ilanına rastlamadım. Rastlasaydım, hemen bir fotoğrafını çekip, egedesonsöz’’de büyük bir sevinçle haberini yapacaktım.
Elbette tüm İzmir’’i gezmedim. Ama İzmir’’in park ihlallerinin en fazla yapıldığı Alsancak/Çankaya bölgesinde bir tane bile araçta ’“çek arabanı’” ilanı yoksa; daha alınacak çok yol var demektir.
 
Kendi adıma bugün, kampanyanın yürütüldüğü cekarabanı.org’’tan örnek ilanı indirdim, bolca çoğalttım ve çantama yerleştirdim. Şu saatten itibaren de yaya yollarını işgal edenleri afişleyerek, afişe etmeye başlıyorum.
Ama bu kampanyanın ’“herkese ulaşması için’” çok daha farklı pek çok yöntemin kullanılmasının şart olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizim milletimizdeki genel kanı maalesef şudur: Başkaları yapsın, nimetinden ben faydalanayım!
Bu ’“armut piş/ağzıma düş’” şeklindeki genetik kodumuzu hücrelerimizden söküp atmak; kafalardaki adamsendeciliği ’“sen de yapacaksın, sen de faydalanacaksın’” anlayışına çekmek, fazlasıyla emek gerektiriyor.
’“Emek olmadan yemek olmayacağı’”nı, bunun da ancak sıkı örgütlü hak arayışından geçtiğini iyi bildiğini tahmin ettiğim Barış Bey’’e bu yüzden diyorum ki; var dediğiniz koordinasyon, aslında yok. İzmir’’de yürümekte olan bir kampanya olduğunu, bir İzmirli olarak, yazı yazdıktan sonra öğrenmemeliydim mesela’…
Afiş örneğini bulabileceğimiz bir kitapevi, İzmir’’de niye yok mesela?
 
Yaya Derneği’’ne diyorum ki’…
Bu sivil eylemin ’“kendiliğinden yürüyüp gitmesi’” kıvamına gelmesi için, öncelikle yapılması gerekenler var.
Hazır, İzmir’’de şu anda ’“yürünemeyen kaldırımları’” sıkça gündeme getirip çözüm arayışına öncülük eden yerel basın varken; bu yaratıcı eylemi, bir şekilde parlatmaya/dikkatleri çekmeye ne dersiniz Barış Bey?
 
İktidarı değiştiremiyoruz; işe kapımızın önünden başlayalım’… Bari bu işe yarayalım!