GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
16 Mart 2010 Salı

Aziz Kocaoğlu ile bir akşam yemeği’…

5 yıl önce, (galiba yazın son günleriydi) Balçova Tenis Kulüp’’te yemek yemiştik. Kadın meslektaşlarım ve Aziz Başkan’’la.’¶
Herkese ’“şüphe’”yle yaklaştığı, rahmetli Piriştina’’nın beklenmedik ölümüyle düştüğü gayya kuyusunda, kendisine uzatılan her ipe ’“ucunda beni ne bekliyor acaba’” diye kuşkuyla baktığı günlerdi.
O gece, Balçova Tenis Kulüp bahçesinde, çevresinde oturan kadın gazetecilere karşı ’“sıcak’” olmaya çalışan ama ürkekliği/gerginliği her halinden okunan gardını almış bir Aziz Kocaoğlu vardı.
Biz, tombaladan(!) çıkmış bu yeni başkanı incelemeye almıştık; o da bizi. Bir pistte dansa yeni başlamış acemi partnerler gibiydik. Bir adım ileri, iki adım geri. Sonra yine bir adım, sonra yine iki adım.
Daha önce Ahmet Piriştina’’nın ’“vals’” yaptığı bir alanda, Aziz Kocaoğlu ile ’“ısınma turları’”ndaydık’…
 
Dün akşam, bir kez daha Aziz Bey’’le yemekte buluştuk hemcinslerimizle. 32 kadın gazeteci, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, basın danışmanları Hanzade Ünuz ve Reşat Yörük’’le.
Bu kez yer Asansör Restoran’’dı.
Ortada kocaman, bir öbek papatya. Öbeğin dört tarafını çevreleyen masalarda, İzmir’’deki gazete ve televizyonlarda yönetici ya da yazar olarak çalışan kadın gazeteciler.
Ve masalarda beyaz mumlar’…
’“Kadın sorunları, metro, ulaşım, trafik keşmekeşi, siyasette kadının adının olmayışı, taşeron işçiler’”in konuşulduğu; atmosferin ’“romantik’” ama soruların/cevapların Türkiye/İzmir gerçekleri olduğu bir akşam yemeği.
Ve Aziz Kocaoğlu, alabildiğine rahat, alabildiğine keyifli, dostça, babacan.
Bir meslektaşın densizliğine karşı bile ’“beşerdir şaşar’” anlayışında. Olması gerektiği gibi; sıcak/içten bir ev sahibi kıvamındaydı.
’“Kadınlarla görüşmeye mi gidiyorsun? Kamçını unutma!’” diyen Nietzsche’’ye inat; elinde ’“beyaz gül’” taşıyordu’…
 
’“Söylediği ya da sorduğu’”yla değil, ’“üslubu ve haddini aşan tavrı’” ile yemeği bir anda sohbet havasından çıkarıp gerilim filmine dönüştüren bir meslektaş ayıbını saymazsak; neşeli başlayan yemek, başladığı gibi yine samimi havada sonuçlandı.
En heyecanlı hava, Aziz Başkan’’a ’“AKP İl Başkanı Ömür Kabak, 2010 sonuna kadar metro konusuna girmeyecekmiş, ne diyorsunuz?’” sorusundan sonra esti.
Başkan Kocaoğlu’’nun soruya yanıt verirken ’“Ömür Bey’’e daha önce de söyledim, ben bir daha aday olmayacağımdan’…’” diye kurduğu bir cümle; habercilerin kulağını bir anda havaya dikmeye yetti.
Ardı ardına gelen heyecanlı soruların, ’“işte manşete taşıyacağımız başlık çıktı’” kıvamındaki gayretlerin, Başkan Kocaoğlu tarafından nasıl gülümseyerek savuşturulduğunu görmek; doğrusu beni de gülümsetti.
5 yıl önceki yemeğin ürkek/gergin Başkan’’ı, artık ’“vals’” yapıyordu. Yaptığından hınzırca keyif alarak üstelik!
Yemekteydik ama yemedik’…
 
Gecenin ilerleyen saatlerinde sayıca azalan meslektaşlarla, bir üst kata taşınıp kahvelerimizi içerken, daha küçük bir masa etrafına toplandık. Daha küçük, daha samimi, daha birebir’… Ufaktan iğnelemeler, laf atmalar, kahkahalar, sıkıştırma sorular, anılar, ileriye dönük yazma konusu olabilecek anekdotlar; o bölümde yaşandı.
Gece 1’’e doğru ise masada Aziz Başkan, Öncel (Öziçer), ben, Reşat ve Hanzade kaldık. 2.5’’a kadar süren gecenin bu bölümü ise ’‘tamamen’’ özeldi. Yazılmayıp beyne ’“dip not’” olarak düşecek, duygulu/hüzünlü/güldüren/öfkelendiren/üzen bir sürü, bir dolu not. Gelecekteki yazılar için, birer yapı taşı’…
 
Öncel Alsancak’’ta arabadan indikten sonra yalnız, eve doğru yol alırken, ’“biz kadınlar’”ı düşünürken buldum kendimi.
’“Kadın dostu kent olmak güzel de kadın dostu CHP ne zaman olacak?’” diye sorduğum; Aziz Başkan’’ın ise CHP bazında değil de siyasetin geneli üzerinden verdiği cevabı’… ''Toplumun yarısını kadınlar, yarısını da erkekler oluşturuyor. Yetki elimde olsa, böyle yüzde 75-25 olarak değil de fermuar sistemiyle, yani yüzde 50-50 yapardım. Meclisin yüzde 50'si kadın üyelerden, yüzde 50'si erkek üyelerden oluşurdu. Siyasetteki kadın ve erkek sayılarını eşitlerdim ama bunlar elimde olan şeyler değil. Çünkü yetki elimde değil’” diyen cevabını.
 
Yarısı kadın, yarısı erkek bir TBMM’… Nasıl olurdu?
Alabildiğine renkli, biraz gürültülü, çokça kavgalı! Ama kesinlikle daha incelikli, daha insani’…
Zor ama güzel bir hayali, hayal ederek vardım eve’…