GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
5 Ağustos 2023 Cumartesi

Turizm kirletmese, geleceği korusa…

Sosyal medya takipçilerimiz farkındadır, Temmuz ayında İzmir’e pek az uğrayabildik. Yolumuz hem kitlesel turizm merkezlerine hem de kültür turizmi şehirlerine düştü… Biraz izlenim aktarayım bu yazıda…

Bir süredir medyada “Barselona yeni otel izni vermiyor”, “Venedik turist istemiyor”, “Malaga’da turistlere karşı yürüyüş düzenlendi” haberleri çıkıyor. Eminim bundan sonra dünyanın hemen her yerinden böyle haberler gelecek.

Bizde de yaz aylarında Çeşme, Alaçatı ve Bodrum’u yaşanmaz hale getiren “cüzdan milyon, görgü sıfır” tiplerden sıkılanların yazdıkları “sosyal medya iç dökmeleri” dışında pek bir şey göremiyorsunuz. “Paraya tapınan sürüler” var malum. “Paraya tapmayı” bir yaşam felsefesi olarak benimsemiş, tüm çabasını ve dikkatini sadece para kazanmaya yönlendirmiş, başka değerleri veya yaşam alanlarını göz ardı ederek, maddi kazanç ve zenginliği her şeyin üstünde tutanların da en mutlu oldukları alan turizm. Bakınız Alaçatı, bakınız Yalıkavak…

Aslında dünya giderek yok olmaya başlamadan, sıfır noktası kaygılarını taşımadan önce turizm, ekonomik ve sosyal açıdan birçok avantaj sağlayabilirken, doğal ve kültürel çevreyi de koruyabilecek sihirli değnek muamelesi görüyordu.

Ama şimdi işler değişti.

Barselona’da turizm kaynaklı inanılmaz bir çevre kirliliği yaşanıyor son zamanda.  Atıkların ve plastiklerin çevreye atılması, su kaynaklarının kirlenmesi, hava kirliliği ve çöp sorunları ile mücadelede yerel yönetim zorlanıyor.

Türkiye’de de benzer sorunlar Karadeniz yaylalarında yaşanıyor. Körfez bölgesinden gelen turistlerin doğal alanlara olan yoğun ilgisi, bitki örtüsüne ve hayvan yaşamına zarar veriyor. Daha önceki zamanlarda 4 X 4’lerle gidebildiğimiz yolların 4 şeritli hale gelmesi, Ayder ve Uzungöl’deki izinsiz yapılaşma ve turizm faaliyetleri doğal alanların bozulmasına yol açtı ve bunun adı “tabii ki turizm kirliliği”

Bundan da önemlisi “Kültürel Kirlilik”Ekrem Demirtaş’ı şu konuda saygı ile anarım: İzmir Ticaret Odası Başkanı iken Türkiye’nin Ege Kıyıları ile Yunanistan’ın Ege Adaları arasında iş birliklerinin gelişmesi için büyük çaba harcadı. O ziyaretlerden birinde Sakız Adası Ticaret Odası Başkanının sözünü ettiği “Biz adada Türk turist istiyoruz, courise gemileri istemiyoruz” tavrı ne kadar da önemliymiş, yıllar sonra anladık. Yunan Başkan, “Turistlerin yoğun ziyareti, yerel kültürel yapıları değiştirebilir ve asimilasyona yol açabilir. Yerel gelenek ve göreneklerin ticarileşmesi ve otantikliklerini kaybetmelerinden kaygılıyız” demişti. Ne kadar da haklıymış.

Son Viyana ziyaretinde gördük ki, kültürel kirlilik burada da had safhada… Bir şey yemiyor içmiyorsanız bir lokantanın, cafenin tuvaletinden 2 euro karşılığı yararlanabiliyorsunuz. Aklıma Çeşme’de 50 TL’ye tuvalet satan ve tepki çeken işletmeci geldi ve hak verdim. Viyana’ya nüfusunun 20 katı turist geliyor yıl boyunca. Eskiden Avusturyalı taksi şoförü bulmak imkansızdı, şimdi de aksanlı İngilizce konuşan genellikle eski doğu bloku vatandaşları tüm lokantaların garsonları. Daha niteliksiz işler Kuzey Afrikalılara kalmış. O zaman da inanılmaz bir insani yabancılaşma başlamış.

Gerçek bir kültür kenti olan Salzburg ise bozulmamaya direniyor. Sazburgluların saygısı ve insani tavırları çok önemli. Bu nedenle de “ucuzcu turist” gelmiyor Salzburg’a … Günübirlik gelenler bile Salzburg’un ne kadar pahalı olduğundan yakınıyor. Oteller de “sanki gizli bir anlaşma” yapmışlar gibi çok pahalı. Ucuzcu ve kirletici turist uzak duruyor Sazlburg’dan. Viyana-Salzburg tren biletleri uçaktan pahalı!

Turizmin bu sosyo -ekonomik etkileri arasında turizme dayalı olarak gelişen yerel ekonominin zorlanması hali de var. Yüksek fiyatlar ve konut kıtlığı gibi faktörler, yerel halkın yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Bodrum bir süredir memurlar için “sürgün yeri”. Çok sayıda memur Bodrum’da oturamıyor ya çevre köylere gidiyor ya da Milas’ta ev kiralıyor….

Turizm kirliliği, sadece turistlerin ve turizm işletmelerinin sorumluluğu değil, aynı zamanda yerel yönetimlerin ve hükümetlerin de etkin tedbirler alması gereken bir konu özetle…

Sürdürülebilir turizm için birkaç gözlem yazısı daha yazacağım.