GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
21 Temmuz 2023 Cuma

Akdeniz’i bitirdiler şimdi sıra okyanuslarda

Üç gündür Güney Fransa’da Marsilya- Nice arasında Akdeniz’in en güzel coğrafyasında dolaşıyorum. Geçen pazartesi günü Marsilya’da buluştuğum SlowFish’indeğerli gönüllülerinden Sylvia Melaine yaptığımız görüşme gerçekten de önemli noktalara taşıdı düşüncelerimi.Hemen yazayım İzmir Körfezi kıyısında mutlaka bir SlowFish ağı örgütlemeliyiz. Çalışacağım.

Sylvia’dan neler öğrendim neler:

Balıkçılığın her yıl dünya çapında okyanuslardan 2,7 trilyon balık aldığını BM rakamları ortaya koyuyor. Bu balıkçılık böyle vahşice devam ederse, Akdeniz’in yaşadığı yaşanacak ve okyanuslar 2048’de “neredeyse boş” olacak.

Sadece balık stokları mı sorun?Maalesef dünyanın her yerinde sorun “Balıkçılar!”

Nasıl İzmir körfezinde deniz patlıcanlarını, Ayvalık’ta karadikenleri-kestaneleri bitirdilerse Akdeniz’de de büyük sıkıntı kaynağı yarını düşünmeyen balıkçılar.

Yine ve önemli bir SlowFish gerçeği, dakikada bir çöp kamyonu yükü kadar plastik denize dökülüyor. Bu, halihazırda denizde yüzen 150 milyon tondan fazla plastiğin var olmasıyla sonuçlanmış durumda… Öte yandan denizlerimize yönelik en büyük tehditlerden birinin - okyanuslarımıza giren plastiğin yaklaşık Yüzde 3’ünü oluşturan - plastik kamışlar değil, balık ağları olduğu da ortaya çıkmış. Balıkçılar ekmek kaynakları olan denizlere karşı çok acımasızlar ve ağlarını denizde bırakmayı hiç de önemsemiyorlar. 7. kıta dediğimiz Büyük Pasifik Çöp Alanı’nın 1,5 milyon kilometrekare büyüklüğünde olduğu dikkate alındığında, denizlerde kalan şaşırtıcı miktarda balık ağı büyük çevre problemi.

Birçok ülke 2030 yılına kadar dünya okyanuslarının yüzde 30’unu korumayı taahhüt ediyor, ancak ele alınması gereken tek sorun bu değil; bir araştırma, deniz koruma alanlarının yüzde 90’ının hala balıkçılığa izin verdiğini ortaya koydu.

Balıkların ağır metaller, cıva, dioksinler, plastik bileşikler taşıdığını ve balık alımını azaltmanın bile sağlığınız için hâlâ tehlikeli olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, balıklarda bulunan kirletici maddeler genellikle Omega-3 yağ asitlerinin faydalarından daha ağır basmaktadır.

Şunu da unutmamak gerek denizler gezegendeki en büyük karbon yutağı… Tüm karbonun yüzde 93’ü okyanuslarda depolanıyor; deniz bitkileri dönüm başına karadaki ormanlardan 20 kat daha fazla karbon depolayabiliyorlar. Bununla birlikte, ısınan okyanus sıcaklıkları, okyanusun karbonu emme yeteneğini kaybetmesine neden oluyor ve bu da iklim üzerinde yıkıcı etkilere sahip olacak - okyanusların karbon depolarının sadece yüzde 1’ini kaybetmek, 97 milyon otomobilin bir yılda saldığı emisyona eşdeğer.

Bilim adamları, dünyadaki mercan resiflerinin yüzde 90’ının 2050 yılına kadar öleceğini tahmin ediyor. Bunun nedeni, yükselen sıcaklıklardan mercanların etkilenmesi ve beyazlaşması.

Büyük ticari tekneler deniz yaşamı için düşündüğümüzden daha büyük bir tehdit.Her yıl 50 milyon kadar köpekbalığının yanı sıra balinalar ve yunuslar yanlışlıkla yakalanıyor. Bu hayvanlar ve köpekbalıkları, karbondioksiti emmek için önemli olan fitoplanktonu gübrelemek için gereklidir.  BM raporlarına göre her yıl 300.000’den fazla balina ve yunusun hedef dışı avlanma sonucu öldürülüyor. Bu tür balıkçılık aslında petrol sızıntılarından daha tehlikelidir. Exeter Üniversitesi’nde Deniz Koruma profesörü olan Callum Roberts, “Meksika Körfezi’ndeki balıkçılık endüstrisi, Deepwater Horizon petrol sızıntısının aylar içinde yaptığından daha fazla hayvanı bir günde yok ediyor” diyor.

Son olarak, ticari balıkçı teknelerinin kullandığı yöntemler balıktan fazlasını yok ediyor. Dipte gezinme gibi yöntemler okyanus tabanını yok ediyor. Film, dipte sürünmenin her yıl yaklaşık 3,9 milyar dönümlük deniz tabanını yok ettiğini söylüyor.

Her yıl 1 milyona yakın deniz kaplumbağası ölümüne plastik neden olurken, yalnızca ABD’de her yıl 250 000 deniz kaplumbağası balıkçı gemileri tarafından yakalanıyor, yaralanıyor veya öldürülüyor.

SlowFish balık çiftliklerini de mercek altına almış. Sylvia “Balık yetiştiriciliği büyük miktarda atık oluşturur” diyor ve ekliyor: Balık çiftçiliğini vahşi balıkçılığa alternatif olarak değiştirmek çevre veya sağlığımız için pek de iyi değil; İskoçya’daki tek bir somon çiftliğinin her yıl 20.000 kişilik bir kasaba kadar atık ürettiğini ortaya çıkarıldı. Sağlık açısından çiftlik balıkları da bizim için pek iyi değil; çiftlik balıkları kansızlık, bit ve kalp hastalığına yakalanabiliyorlarmış.

Evet ve maalesef inkar edemeyeceğimiz şey denizlerin gerçekten de geri dönüşü olmayan bir noktaya kadar yağmalandığı.

Marsilya’da edindiğim deneyimleri paylaşacağım.