GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Haziran 2024 Cuma

Şifa adası!

Ne tuhaf di’mi?

İnsanoğlunun hep salgın hastalıktan ödü patlamış...

Nedeni, belli...

Önce kendisi ölecek; biliyor...

Ama...

Yanındakileri de götürecek...

Hatırlayın, “Korona Günleri”ni...

Neler yaşadık!

Sevdiğimize bile sarılamadık...

Maskeyle yattık, maskeyle kalktık...

Aşıyı beşer beşer yaptırdık...

Kafadan iki yıl sürdü...

Resmi rakamlara göre 100 bin vatandaşımızı yitirdik...

Dünya genelinde salgından ölen sayısı yedi milyonu buldu!

***

Bu yakın tarih...

Ya 100’lerce yıl öncesi neler oluyordu?

***

Osmanlı, bu konuda müthiş hassastı...

İzmir’in Urla İlçesi’ndeki...

Su üstünde bir yol ile karaya bağlanan adayı gözüne kestirdi...

Hemen harekete geçidi...

Fransız mimarlar davet edildi...

Kısa sürede...

Eşi, benzeri olmayan bir “Karantina Adası”(*) yaratıldı...

O sırada takvimler 1865 yılını gösteriyordu...

Şu kıvraklığa...

Tempoya bakar mısınız?

160 yıl önce...

Urla’nın tam karşısında...

Her alanda son tekniği kullanan bir “Karantina” adası yükseldi...

Artık...

Deniz yoluyla kim gelirse gelsin...

Gemiler önce...

Urla Karantina Adası’na yanaşıyor...

Mürettebat ve yolcular...

Salgın hastalık endişesiyle “karantina”ya alınıyor...

Mikrop’tan, hastalıktan arındıktan sonra...

İzmir’e gidebiliyorlardı...

Karantina Adası...

Muhtemel salgınları iyileştirmeden...

Kimseler İzmir’e ayak basamıyordu...

Tazyikli temiz ve sıcak su...

Yolcuların tedavisine takviye oluyor...

Önemli bir süreç geçtikten sonra...

Ve dahi...

Bulaşıcı hastalıktan kurtulunca...

Karayoluyla ticaret için İzmir’e gidiyorlardı...

Salgından çok çeken...

Binlerce yolcunun kaybına neden olan hastalıklar...

Temizlik ve sıcak suyla adeta kayboluyordu...

Osmanlı buraya...

“Tahaffuzhane”(**) adını vermişti...

***

Kurulduğu döneme göre...

Son derece ileri bir teknoloji kullanarak oluşturulan...

Ada’daki tesisler, 1865-1869 yılları arasında...

Her türlü salgını kapıda kesti...

Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar da aktifti...

Karantina Adası...

Dünyada ayakta kalmayı başarmış...

Üç “tahaffuzhane adası”ndan biri olarak tarihe geçti...

Hatta...

Peştamalları ve takunyaları ile...

Karantina Adası...

Bugünlere kadar yaşadı...

Salgın hastalıklar “risk olmaktan” çıkınca...

Ne yazık ki...

Ömrünü tamamladı...

Ah; az daha unutuyorduk...

Son misafirleri...

1955’de Kore Savaşı’ndan dönen askerlerdi...

Karantina uygulaması için kullanılmıştı...

Daha sonra ziyarete kapanmış; kapısına kilit asılmıştı...

Giden... Gören... Yaşayan...

Karantina Adası’nın...

Ne denli önemli olduğunu hiç unutmadılar...

Gurur duyacağınız bi’şi daha var...

“Urla Karantina İstasyonu”nun...

Dünyada birkaç benzeri var ancak...

Tescilli ve tam teşekküllü olarak...

Hazır bulundurulmaya devam edilen dünyadaki tek örnek...

Bu bile bir gurur vesilesidir; değil mi?

***

Gelelim; şu günlerde yaşadığımız sevince...

“Karantina Adası”nın...

Bundan böyle yalnızlığı sona erdi...

Artık...

Yeniden şifa arayan ziyaretçilerini kabul ediyor...

Çünkü...

Bir buçuk yıl sonra usta ellerle restore edildi...

Asırlık malzemeler görenleri şaşırtıyor...

Tarihinde ilk kez böyle bir mekan restore ediliyordu...

O ince çalışma üç yıl sürdü...

Harcanan para 80 milyon lirayı buldu...

300 dönümlük Karantina Adası...

Birinci derece arkeolojik sit alanı olarak korunuyor...

Bu mükemmel proje...

Sağlık Bakanlığı Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü tarafından titizlikle gerçekleştirildi...

Bir metrekare bile beton kullanılmadı...

Ata yadigarı binaların orijinalliği kıymık kadar bozulmadı...

“Karantina Adası”...

Üç yılda adata yeniden yaratıldı...

***

Bitiriyoruz...

Azıcık da olsa...

Yaşamalısınız o havayı...

Görmelisiniz...

Peştemalları...

Takunyaları...

Ama...

Hepsinden önemlisi...

Çok yakında...

Bölgenin en büyük müzelerinden biri haline gelecek olan...

Osmanlı’nın mirası “Şifa Adası”nı...

Çok yakın hepimize...

İzmir’in içinden 44 kilometre...

Bi’yerde durmazsınız 35 dakikada...

Karantina Adası’ndasınız...

Ve o tarih...

Bizim tarihimiz...

Asırlar önce olduğu gibi...

Nokta...

(*) Karantina: Bulaşıcı bir hastalığa maruz kalan şüpheli durumdaki insan ve hayvanları, hastalığın en uzun kuluçka evresine eşit bir süre kimse ile temas ettirmemek suretiyle alınan tedbirsel faaliyetlerin tümü, sağlık yalıtımı...

(**) Tahaffuzhane: Yolculuk sırasında, yolcuları ve personeli arasında bulaşıcı hastalık görülen gemilerin karantina sürelerini geçirmeleri, gerekli sağlık önlemlerinin alınması ve hastaların sağaltılmaları için, büyük limanlara yakın kıyılarda kurulmuş olan sağlık kuruluşu...

Sonsöz: “Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım... / Anonim...”