GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
26 Haziran 2010 Cumartesi

Sarıgül’’ü kim durdurdu?(2)

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’’ün partileştirtirmek üzere olduğu TDH’’sını aniden fesih edip CHP’’ye destek vaadinin perde arkasını kurcalamaya devam’… ’¶
 
İlk bölümde; Sarıgül’’ün CHP’’deki kan değişikliği ile anti Baykalcılık üzerine bina ettiği siyasetinin çöktüğünü, ekibinin dağılmasıyla yalnızlaştığını anlatmış, merkez sağdan da oy aldığı anketlerin detaylarından okunan Sarıgül’’ün siyasi hareketini devam ettirmesi halinde AKP için bir tehdit haline dönüşebileceğini belirterek, aniden çekilmesinde Başbakan Erdoğan faktörünü kaleme almıştık özetle.
Ancak siyaseti derinlemesine okumaya/irdelemeye çalışan bir gazeteci olarak, sadece Başbakan faktörünün Sarıgül gibi karmaşık bir siyasetçinin çekilmesi için yeterli olmadığına, başka faktörlerin de varlığına kanaat getirdim.
 
**
İki gündür bulunduğum Ankara’’da bu konuyu kurcalamaya devam ettim. Ve siyasi çevrelerin, Sarıgül’’ün ani frenine yönelik farklı senaryolar üzerinde durduğunu gördüm.  
Hatta kimileri var ki kaseti iki yıl geriye sarıp, Sarıgül’’ün iki yıl önceki15 günlük sürpriz ABD ziyaretinden başlayıp, Baykal’’a yönelik kaset komplosunu da içeren ilginç saptamalarda dahası varsayımlarda bulunuyor.
Şişli Belediye Başkanı olarak TDH’’nın temellerini attığı dönemde ABD’’ye giden ve 15 gün kalan Sarıgül’’ün dönüşte yaptığı, ’“Parti kurmayacağım ama 2011’’de başbakanım’’ sözüne vurgu yapanlar, Baykal’’a yönelik kasetli komplonun tarihine de dikkat çekerek, ’“Sarıgül partiyi zaten kurmayacaktı. Baykal’’ın gidişinden (gönderilişinden) sonra CHP’’nin başına getirilecekti’” diyor.
Ve ekliyor: ’“Ama Genel Sekreter Önder Sav’’ın sürece zamanında müdahalesi, sadece Baykal’’ı bitirmekle kalmadı, Sarıgül’’ü CHP’’nin başına getirmek isteyen yapıların, planını da suya düşürdü’”
 
**
ABD hatta Fethullah Hoca tarafından desteklendiği iddia edilen Sarıgül’’ün, Başbakan Erdoğan’’a benzerliği üzerinden ona alternatif bir lider profili olarak değerlendirildiği, Davos krizinden sonra yaşanan dış politikadaki eksen kaymasıyla birlikte Erdoğan’’ın biletini kesenlerin, 1 Mart Tezkeresi’’nden itibaren yakın takibe aldıkları Baykal’’ı kasetli komplo ile göndererek, yerine Sarıgül’’ü getirmeyi planladığı iddiası bu. Ve de yabana atılır cinsten değil’…
CHP Genel Sekreteri Önder Sav’’ın, geri gelmek üzere istifa eden Baykal’’ı Angora’’daki evine hapsedip, sokağın/halkın gönlündeki Gandi Kemal’’i CHP’’nin başına geçirerek, birilerinin Sarıgül planını suya düşürdüğü sonucuna buradan hareketle varılabilir.
 
**
Baykal’’ın bu süreçte CHP’’nin başına yeniden geçmesi halinde Sarıgül’’ün TDH’’sının patlama yapma olasılığı kimse için sürpriz değildi.
Öte yandan Sarıgül, ’‘Pensilvanya’’ bağlantısına yönelik hiçbir soruya tatmin edici bir yanıt vermedi. Aynı şekilde ABD’’deki lobilerle ilişkilerini de yalanlamadı tabi ki.
Belki de tüm bu sorulara net yanıt vermeyerek toplumsal algıda, ’‘ABD’’nin de Hocaefendinin de’’ ’‘evet’’ dediği bir lider adayı olduğunu ortaya koymak istiyordu.
Çünkü her ne kadar sandıklarda CİA ajanları oy kullanmasa da Türkiye’’de iktidar olmanın Beyaz Saray’’la uyumdan geçtiği, siyasi tarihimiz açısından yadsınamaz bir gerçek.
Ve de yabancı kaynaklara göre Türkiye’’de 6 milyon müridi (seçmeni) olduğu varsayılan Pensilvanyalı Hoca’’nın, AKP ile sürtüştüğü dönemde desteği de son derece önemli.
Kim bilir?
 
**
Tüm bunlardan hareketle, Sarıgül’’ün Türkiye’’deki siyasete müdahale amacındaki iç ve dış güçler için ’‘iyi bir hazır asker’’ olduğu/olabileceği söylenebilir.
Ve de Sarıgül’’ün parti kurma işini Aralık 2009’’dan Haziran 2010’’a kaydırması, arada yaşanan ’‘eksen kayması’’ ve ’‘kasetli komplo’’ süreci bu realiteyi destekleniyor.  
 
Başbakan Erdoğan’’ın biletini kesen yapıların ellerindeki tek alternatif olan (kalan) Gandi Kemal’’e sarılmak zorunda kaldığı, önceliklerinin de iktidara koşan CHP’’ye destek vererek bu sürecin içinde yer almak olduğu söylenebilir.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP üst yönetiminin son dönemde artan diplomatik ziyaret trafiğinin özellikle AB ülkeleri ve ABD ağırlıklı olması da bu tezi güçlendiriyor.
 
Kılıçdaroğlu’’nun AB ve ABD gibi güçlü lobilerinin adayı olmadığı da bir gerçek.
Kılıçdaroğlu önderliğindeki yeni CHP yönetimi ise yakaladıkları rüzgarın farkında. Pensilvanya-AKP çatışması dahil, eksen kayması, terör gibi konuları yakından izleyerek CHP’’yi daha önce hiç olmadığı alanlarda var etmeye dahası iktidar etmeye çalışıyorlar.
İktidara geldikten sonra söz konusu yapıların kontrolüne girip girmeyeceğine gelince;
Bence Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi, ’‘Köprüyü geçerken ayıya dayı’’ diyor. Kesinlikle o yapıların oyuncağı, askeri olmayacak. Son derece bilinçli adımlar atılıyor.
 
**
Ama onlar (iç ve dış güçler, lobiler) için öncelik Erdoğan’’ın gitmesi’…
Kılıçdaroğlu ile sonra ilgilenecekler.
 
Peki, parti kurmayacağını açıklayan Sarıgül’’ün, Genel Sekreteri Hasan Aydın önderliğindeki grubun TDH’’yı partileştirme ısrarı nereden geliyor dersiniz?
Belki danışıklı dövüş’…
Ama ağırlıklı olasılık Hasan Aydın ve bir grubun ’‘ben merkezli’’ duruşu’…
 
Ve de Sarıgül, bilerek/bilmeyerek ya da zorunlu olarak yaptığı son hareketiyle Türk siyaseti için bir figür olmaktan çıkmıştır bana göre.
Onbinlerce kişiyi parti kurma sevdasına yollara/meydanlara döken lider adayı Sarıgül, ’‘Kurdum, kuruyorum, kuracağım’’ şeklindeki oyalama sürecinin ardından, örgütüne danışmadan ama ’‘birilerine danışarak’’ hareketi feshetmiş, güvensizlik oranını tavan yaptırmıştır.
Peki birileri tarafından kahramanlık olarak sunulan ve ’‘bravo’’ denilerek ödüllendirilen Sarıgül, CHP’’ye alınacak mı?
Dahası CHP’’de ona da bir yer açılacak mı?
Küçük bir olasılık bu.
2005 kurultayı öncesi Sarıgül’’e ilişkin belgeli açıklamalar yapan Genel Sekreter Sav, Gürsel Tekin sorununu yeni çözmüşken, İstanbul’’da dahası tüm Türkiye’’de ikinci bir Tekin’’e pirim vermez, verdirmez.
Belgeli konuşmasıyla ünlü Kılıçdaroğlu da bu oyuna gelmez.
Bence’…