GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
29 Aralık 2011 Perşembe

S*ktir Et! (18 yaşından küçükler de okuyabilir)

Yılın son günleri…
Ve hatırladığım, bugünlerde ‘hep böyle’ olduğum.
Cansız, sevimsiz, bazen durgun bazen tam tersi kızgın/öfkeli. Çoğu kez düşünceli ve hüzünlü.
Nedeni? Meçhul/müphem.
Bütün bir yılın yorgunluğu/gerginliği sinir uçlarında toplanır gibi, son günlere mi yoğunlaşıyor; yoksa hayatımızdan bir yılın daha eksildiğini mi hissediyor bünye, ya da gelecek olan göz mü korkutuyor, ‘gelen gideni aratırmış’ sözünün çoğu kez doğru çıkmış olması mı geriyor? Belirsizlikler mi ürkütüyor?
Bilmem. Bütün bunları aynı frekansta toplamak dahi yorucu işte…
 
Bir paragrafta özetlediğim bu ruh halini…
Dünyanın en hakiki/samimi insanlarından, adlarını hatırladığım zaman dahi yüzümde güvenli bir gülümseme oluşturan bir doktor çift, bir anlığına da olsa, dağıtıverdi.
‘Gezgin şifacılar’ misali giriverdikleri büroda ‘tatlı bir yıl olsun’ diye yanlarında getirdikleri daha şerbeti soğumamış ılık baklavaları mideye indirirken, asıl tatlının kendileri olduğunu bilmeksizin, bir de bir kitap tutuşturdular ellerime.
Üzerinde belki de şu sıralar ‘en ihtiyacım olan’ sözcüğü taşıyan, mum ışığıyla aydınlanmış kara bir kitap.
S*ktir Et!
Kahkahalar eşliğinde verilip kahkahalar eşliğinde alınan… Ne hoş, ne ince, ne fırlama bir armağan. Armağan sahipleri Dr. Nazan ve Dr. Serdar Pedikcoşkun’u tanıyorsanız, şaşırtıcı gelmeyecek, bir tür yardım.
Bana -belki de pek çoğunuza- en uygun gelecek olanı (elbette düşünüp tasarlayarak) bulup, getirmişler sağ olsunlar. Daha alırken gevşeyen yüzüm, içini karıştırıp satırları taradıkça kahkahaya dönüştü, daha ne olsun!
 
Bu şaşırtıcı/komik/fırlama, klişe tabirle ‘güldürürken düşündüren’ kitabın adı, niçin S*ktir Et pekiiii?
Çünkü…
S*ktir Et dediğiniz zaman, genelde size acı veren bir şeyi/bir bağınızı salıverirsiniz.
S*ktir Et dediğiniz zaman, hayatın akışına kendinizi bırakırsınız, yapmak istemediğinizi yapmaktan vazgeçer, hep yapmak istediğinizi en son yaparsınız. Başkalarını dinlemeyi bırakır kendinize kulak verirsiniz.
S*ktir Et dediğiniz zaman, aslında temel olan ruhani bir eylemi gerçekleştirirsiniz, çünkü direnmekten vazgeçer, işi oluruna bırakır, pes edersiniz ve Tao, Tanrı vb. olarak da bilinen hayatın doğal akışına kendinizi bırakarak rahatlarsınız.
S*ktir Et dediğiniz zaman, genellikle üzülmeyi bırakır, daha çok istemekten vazgeçer ve şanslıysanız şu anda kendiniz olduğunuz için mutlu olursunuz.
S*ktir Et demek sizi iyi hissettirir. Mücadeleden vazgeçmek, ne hoşunuza gidiyorsa onu yapmak, çevrenizdekilerin sizin hakkınızda düşündüklerini umursamamak ve kendi yolunuzdan gitmek harika bir duygudur.
Tek başına, insanları şok edecek gücü olan bu kelimeyi etmek, ‘S*ktir Et’ demek, dünyanın anlamına, geleneğine, otoritesine, sistemine, düzenine ve tekbiçimliliğine çomak sokmak gibidir. Bu da anarşidir.
Anarşinin sözlük anlamı ‘yönetenin olmadığı’dır. Anarşistler, yönetenin ve liderlerinin olmadığı bir devleti öngörürler. Fakat ‘anarşi’nin geniş anlamı, ‘genel bir standardın, amacın ya da anlamın var olmadığı’dır. Bu da ‘S*ktir Et’in anarşiktik kalbinin anahtarıdır.
 
Arka kapağında ‘şarkı söylemek, meditasyon yapmak, sandalet giymek ya da tütün çiğnemek gibi eylemler gerektirmeyen ruhani bir yol’ olarak tarif edilen S*ktir Et felsefesi, ‘Batılıları şöyle bir sarsıp kendilerine getirecek, anlam dolu hayatlarımıza egemen olan stresi ve gerginliği ortadan kaldıracak’ iddiasını taşıyor. Keşke…. Keşke bütün sorunlarımıza ve meselelerimize ‘S*ktir et’ diyebilsek, hayatımızda yapmamız gerekenlere S*ktir çekebilsek…
Keşke kontrol kulelerimizden inip ‘başkaları ne düşünürse düşünsün, S*ktir et, neyi yapmak istiyorsam onu yapacağım’ türküsünü çığırabilsek…
 
Her yeni yıl başlangıcında, eskiyen yılı atmaya hazırlanırken yapılanlar/yapılamayanlar gözden geçirilip küçük/büyük bir dizi karar alınır, malum…
Kimimiz sigarayı bırakır, kimimiz yeni bir aşk için gözlerini/gönlünü dört açacağına yemin eder, kimimiz ‘önce ben’ demeyi öğreneceğine and içer, kimimiz için yeni yıl ’10 kilonun’ verileceği altın çağın başlangıcıdır, kimimiz için yeni bir ev/yeni bir iştir… Odur/budur/şudur…
Haydi size yeni bir hedef: 2012, S*ktir Et deme yılıdır!
Denemesi bedava.
‘Aman ne küfürbaz’ diyeceklerinden tırsıyorsanız içinizden…
Yok, daha şimdiden ‘S*iktir et, ne derlerse desinler’ moduna girdiyseniz, dışınızdan… Üstelik ağız dolusu… Ferahlatıcı… Eğlenceli… ‘S*ktir Et’ deyin. Korkmayın, koyverin…
İşe de, bu kitabı almaktan, hatta fazla sayıda alıp kafayı yeme noktasındaki sevdiklerinize/dostlarınıza da hediye etmekten başlayın.
Tıpkı yazarın dediği gibi ‘tarot falı’ bakar gibi istediğiniz sayfadan başlayarak açın/kapatın/sonra yine, rasgele bir sayfadan okumaya başlayın.
 
S*ktir Et’ demek durumunda kalmayacağınız bir yıl diliyorum sizlere.
Kalırsanız da… S*ktir Edin!
 
 (S*ktir Et/John C. Parkin/Arunas Kitapevi)