GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
24 Aralık 2011 Cumartesi

Yeni CHP’nin ‘yeni Bolu Beyi’ni ve de ‘yeni bayraktar’ını tanıyalım

En güzel başlığı Hürriyet.com vermiş kıyak emekliliğe.
‘İlaçla uyuttular’ demiş TBMM’de ilaca katılım payı getiren yasayı görüşürken, vekillerin kendilerine katmerli zam sağlayan düzenlemeyi araya sıkıştırıvermeleriyle ilgili.
 
Kıyak emeklilikte bir de ‘kıyağın kıyağı’ durum olduğunu, haberler netlik kazanınca öğreniyoruz; yani yeniden seçilen emekli vekillerin aylığından yapılan kesintilerin de kaldırıldığını.
Oysa mevcut emeklilerin biliyorsunuz ki, bir işte çalışmaları durumunda emekli maaşlarından yüzde 15 oranında 'sosyal güvenlik destek primi' kesiliyor. İşte emekli vekillerden yapılan bu kesintinin kaldırılmasıyla, milletvekilliğinden emekli olduğu halde, halen vekil olan yaklaşık 200 kişinin maaşında 5 bin lira artış olacak. Böylece bu vekillerin ellerine geçen aylık tutar 14 bin 300 liradan 19 bin 300 liraya çıkacak.
Nasıl? Tam da ‘oh oh! Suyundan da koy’ hali, değil mi?
 
Her ne kadar CHP’li tanış vekiller, ‘bizim bu konuda bir grup kararımız yoktu. Hatta Sayın Kılıçdaroğlu, bu konuyu kendisine açanlara hayli sert çıktı ve AKP istiyorsa yasayı her zaman yaptığı gibi kendi geçirsin, bize ihtiyacı mı var. Bizi suç ortağı yapmalarına niye izin verecekmişiz’ mealinde konuştuğunu anlatsa da…
Durumun pek de öyle olmadığı, gazetelerde çarçaf çarşaf yazılı.
Ve şu ana kadar CHP’den aksi bir açıklama, bir beyanat yani ‘tık’ yok!
O yüzden kafam, fazlasıyla takık. Dahası bozuk.
Hadi AKP’nin ne olup ne olmadığını biliyoruz da, kendisine sosyal demokrat diyen, içinde solun renklerinden pek çok milletvekili/görüş taşıyan bir partinin içine nasıl siner bu kıyaklık/kıvraklık?
‘Vatandaş yoksulluktan eziliyor, inliyor’ diye nutuklar atarken, emeklilere üç kuruşluk adalet sağlayacak ‘intibak yasası’ yıllar yılı sakız olup çiğnenmişken, vekile kıyak sağlayan yasasının meclise getirilmesinde nasıl işbirliği yaparsın diye sormaya devam ediyor içim de dışım da.
 
Genel Kurul’da görüşülüp jet hızıyla geçen tasarıda, mecliste grubu bulunan tüm partilerin imzaları olduğu, kabak gibi ortada.
İlaçla ilgili bütçe görüşmelerinde yasa tasarısına AKP, CHP, MHP ve BDP'li tüm vekillerin ortak önergesiyle bir dizi madde eklendiği...
Liderlerin, bütün partilerin uzlaşması koşuluyla destek verdiği düzenleme için TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in devreye girdiği…
Partilerin grup başkanvekilleriyle bir araya gelip destek aldığı…
BDP’li Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Sakık, Parlamenterler Birliği Başkanı Hasan Korkmazcan’ın, önergenin hazırlanması aşamasında iktidar kulisinde görüşmeler yaptığı…
Ardından da ortak önergelere Meclis Başkanlık Divanı üyelerinden AK Partili Fatih Şahin, CHP’li Ahmet Toptaş ve Tanju Özcan, MHP’li Ali Uzunırmak ve BDP’li Sırrı Sakık’ın imza koyduğu…
Böylece bu önergeyle, yeni hesaplama yöntemi belirlenerek, emekli maaşlarının Cumhurbaşkanı aylık ödeneğine endekslendiğini apaçık öğrenmiş bulunuyoruz.
Çıkarılan yasa, şu anki milletvekillerini ilgilendirmiyor gibi gözükse de, SSK ve Bağ-Kur kökenli olan ve emekliliğinde düşük maaş alma ihtimali olan 170 vekilin gelecekte yüksek emekli maaşı garantilendiği de gün gibi açık.
 
Madem kafayı CHP’lilere taktım, o halde önergeye imza atan kahramanım/vekilim iki CHP’liye yakından bakmak şart.
Önergeye aslanlar gibi imza atanlardan biri CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan.
Hani, Fransa Meclisi'nde Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasa teklifi kabul edilirse Fransa'ya giderek bu suçu işleyeceğini, “Hadi bakalım Fransa hükümeti olarak Türk parlamenterine bu yasayı nasıl uygulayacaksınız'' diyerek protesto gösterisinde bulunacağını basın toplantısıyla gerim gerim açıklayan zat-ı muhterem.
Cengaver vekilimiz, daha öncesinde de yine bir basın toplantısıyla Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresinin 5 yıl olduğuna kanaat getirip, Gül’ü, ‘2012'deki seçim sürecini başlatmak için 2012 yılı Nisan ayı itibarıyla istifa etmeye’ davet etmişti.
Breh breh breh!
Daha daha öncesinde de, dilinin kemiği olmadığını gösteren yeni Bolu Beyimiz, “Vicdani ret düzenlemesini talep etmeyi, Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanet etmekle’ eş tutmuştu. Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Dersimle ilgili açıklamaları için ‘milletvekili olmuş ama CHP’li olamamış’ diyen bu yeni Bolu Beyi, ardından devam etmişti:
“CHP’li olmak CHP’nin tüm ilkeleri ve ideolojisine sahip olmak, Atatürk ve devrimlerine kayıtsız şartsız sahip çıkmaktır”
CHP’nin ilke ve ideolojileri arasında ‘önce can/sonra canan’ olduğunu bir kez daha anlamış/ idrak etmiş oluyoruz ki, kendisine hassaten teşekkürler…
 
Kıyak emekliliğe balıklama atlayan bir başka CHP’li vekil, CHP’nin imzacı 11’lerinden Afyon Milletvekili Ahmet Toptaş.
Aygün’ün “Dersim’de 1938’de yaşananların sorumlusu devlet ve CHP iktidarıdır. Atatürk’ün katliamdan haberdar olmaması mümkün değil” şeklindeki sözleri nedeniyle Haluk Koç sözcülüğünde parti yönetimine efelenen, imzacı 11 CHP’li vekilden biri.
Dersim konusunda Aygün’e aslanlar gibi kafa tutan Toptaş’ı, 13 Aralık günü Erdal Eren’in idam edilişinin 31. yıldönümünde mezar başında, 78’lilerin organize ettiği anma töreninde de gördü gözlerimiz..
Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku İstanbul milletvekili Levent Tüzel, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ile birlikte anmaya katılan bu çok sayın değerli milletvekilimiz, 12 Eylül askeri darbesinin hemen ardından, yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren için, "İnadına hepimiz Erdal Eren'iz", "Darbeciler halka hesap verecek", " Savaşa hayır, barış hemen şimdi", "Yaşasın devrim ve sosyalizm" sloganları atarak Karşıyaka Mezarlığı'na yürüyenlerin arasındaydı.
Mezarı başında da "Erdal tam bağımsız Türkiye dediği için öldürüldü. Biliyorum ki bu ülkede binlerce Erdal var. Bizler Erdal'dan aldığımız bu bayrağı taşımaya devam edeceğiz" demişti. Vay, vay, vay!
Bayraktar Ahmet Toktaş’ın bayrağı nasıl/kimler için taşıdığı asıl şimdi belli oldu:
AKP’lilerle birlikte çıkar değirmenine su taşıyarak!
*
Ota boka her konuda çıkıp basın toplantısı yapan, atan/tutan bu kadar muhalefet milletvekilinden bir yiğit de çıkıp bir daha döneme milletvekili olmamayı/çizik yemeyi göze alıp ‘yoksulluk sınırının altında yaşayan/pazarlardan artık sebze/meyve toplayan bunca emekli dururken, bizim emeklimize zam yapan bu yasa içime sinmedi, ayıptır günahtır’ demedi ya…
Yanarım yanarım buna yanarım…
Onun için, ‘afiyetle yiyin’ demiyorum.
Ne dediğimi, içinden ne geçirdiğimi/nasıl intizar ettiğimi, nasıl olsa bilenler biliyor zaten…
Yatacak yeriniz yok sizin.