GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
20 Temmuz 2011 Çarşamba

Operasyon ve sonrası…

Başkan Kocaoğlu’nun belediye bürokrasisine yönelik düzenlemesini yorumlamaya çalıştık son birkaç gündür. Tabi ki adına ‘operasyon’ demekte zorlandığım düzenlemenin yankıları devam ediyor. Anlaşılan bir süre daha sürecek.  
Gerek son süreçte isyan edip, ayaklanma belirtisi gösteren ilçe belediye başkanlarını susturmak gerekse polis baskınından sonra ‘şirazesi kayan, eli titreyen’ bürokrasisine ‘ayar vermek’ için yapıldığı anlaşılan düzenlemenin yerel seçime kadarki süreçte İzmir’de iddialı hale gelen siyasi iktidara karşı direnç amacı taşıdığı da unutulmamalı.
Burada en büyük sorun Başkan Kocaoğlu’nun operasyon sürecinde elinin titremiş olması. Polis baskınından sonra işlerin durma noktasına geldiği Büyükşehir’de Başkan Kocaoğlu, tıkanan damarlara by-pass yapmak isterken tercih ettiği isimler üzerinden yeni damarları tıkama riskiyle karşı karşıya.
Saray’dan gönderdiği isimlere şirketlerde görev yüklemesi ‘vefa’ duygusu açısından anlamlı…  Fakat Saray’da işine yaramayan isimlerin şirketlerde yaratacağı sorunlar da önümüzdeki süreçte önüne/önümüze çıkabilir.
Saray’da yapılan düzenlemeler de pek çok yönüyle eleştirilmeye devam ediliyor.
Bürokrasi kartlarını yeniden karan Kocaoğlu’nun aynı kartlarla oyuna devam etmesi, karı-koca genel sekreter yardımcısı yapılan Selvitopu ailesi dışında dişe dokunur değişimin yapılmaması ‘dağ fare doğurdu’ yorumlarına neden oluyor.
Bornova ekibi olarak tanımlanan yapının kesin zaferini ilan ettiği Büyükşehir’de personelin önemli bölümü yapılan değişimin ardından daha da demorazile olmuş görünüyor.
Atadığı isimler üzerinden yapılan değerlendirmelerde belirli lobilerin etkisinde kaldığı düşünülen ya da öyle bir izlenim uyandıran Kocaoğlu’nun son operasyonda da emek/liyakat çizgisini tam anlamıyla yakalayamadığı savunuluyor.
Ve de en önemlisi ekip oluşturmadaki istikrarsızlığı herkesin dilinde.
7 yılı aşkın süredir İzmir’i yöneten Başkan’ın ‘çekirdek ekibinin’ bile hala belli olmaması, her koltuğun bu süreçte en 3-5 kez sahip/el değiştirmiş olması mevcut bürokrasi ile başkan arasında ciddi bir güven sorunu yaratıyor. Hatta belediye koridorlarında bu değişimin de uzun soluklu olmadığı 3-5 ay sonra kartların yeniden karılabileceği yorumları yapılıyor.
Polis operasyonu sonrası tutuklu yargılanan memur personelin ilk celsede bırakılmaması halinde en mühim koltuk olan Genel Sekreterliğin de değişebileceği, bu görev için en uygun ismin son sürecin yıldızı Muhittin Selvitopu olduğu yorumunu da atlamamak gerekiyor.
Halen ‘genel sekreterlik’ görevini vekâleten yürüten Raif Canbek'in de talip olduğu iddia edilen bu mühim koltuk için Milletvekili Adayı Turgay Bozoğlu’nun da Kılıçdaroğlu kanalı ile kulis yaptığı konuşuluyor.
Hatta Bozoğlu’nun Milletvekili Erdal Aksünger üzerinden de ‘lobi’ faaliyeti sürdürdüğü, Aksünger’in İZSU Genel Müdürlüğü için de bir ismi desteklediği iddia ediliyor.
Kılıçdaroğlu’na İzmir’de en yakın isimlerden biri olan Aksünger’in önümüzdeki sürecin Büyükşehir bürokrasisinde etkili olması bekleniyor.
*
Kocaoğlu’nun da operasyonun artçı dalgalarına devam etmesi, İZSU’da beklenen yapılanmayı bugünlerde tamamlaması, bazı belediye şirketlerine yönelik tasarruflarını da sürdürmesi bekleniyor. İZFAŞ, İZULAŞ, İZDENİZ gibi şirketlere ‘genel müdür’ arayışı sürerken İZBETON ve METRO A.Ş’de de her an bir operasyonun gerçekleşebileceği konuşuluyor. Saray’dan uzaklaştırılan önemli bir ismin İZENERJİ şirketine ‘genel müdür yardımcısı’ yapılması gündeme gelirken, İZBETON için ‘İki Hüseyin’den biri’ yorumları ağır basıyor. Pek çok şirkette yeniden yapılanmaya gidileceği genel müdür yardımcıları ve müdürler düzeyinde taşların yerinden oynatılacağı konuşuluyor.
Operasyonun etkileri sadece Büyükşehir bürokrasisinde değil ilçe belediye başkanları düzeyinde de yorumlandı.
Muhabirimiz Can Özlü’nün sorularını yanıtlayan ilçe belediye başkanları (Ki çoğu isyana meyilli başkanlar) operasyonu olumlu karşıladı.
Büyükşehir’de en büyük sorunun projelerinin ağır aksak ilerlemesi olduğunu savunan başkanlar, CHP İl Başkanı Tacettin Bayır’ın ‘mangal partisi’ adını verdiği toplantılarda verilen mesajın yerine gittiği görüşünde.
Bir kısmı da ‘yetmez ama evet’ diyerek operasyonun sürmesi temennisini belirtiyor satır aralarında. Büyükşehir’deki operasyona pozitif bakan başkanlara naçizane tavsiyem kendi ekiplerini de gözden geçirmeleri…
Kocaoğlu’na ‘boynun eğri’ derken kendi bürokrasilerinin de ne kadar ‘doğru’ olduğunu yorumlasalar iyi olur.
İzmir’deki tüm bu gelişmelerin CHP Genel Merkezi düzeyinde nasıl yorumlandığına gelince;
İlçe belediye başkanlarının neredeyse bir düzinesinin ayrı toplantılarda buluşup, siyaseten ciddi ayrışma sinyalleri verdiği sürece genel merkez nasıl bakıyor?
Şu ana kadar dişe dokunur bir yorumun olduğunu söylemek zor.
Ama başkanların ‘isyan toplantısından’ kısa süre önce CHP Genel Merkezi’ne giderek eylem planları hakkında bilgi vermiş hatta onay almış olmaları da mümkün.
Yemin kriziyle boğuşan CHP Genel Merkezi’nin İzmir’e ayıracak vakti bulmakta zorlandığı ancak kent düzeyinde bir denge politikası güttüğü de bir gerçek.
Kocaoğlu-Alattin Yüksel hakimiyetine karşı ‘denge’ yaratmak için kent siyasetine yeni aktörler ekleyen CHP Genel Merkezi hem Kılıçdaroğlu hem de Gürsel Tekin üzerinden ikili bir yapılanmanın peşinde.
Mevcut vekiller arasında doğrudan Kılıçdaroğlu’na yarın isimler üzerinden geliştirilmeye çalışılan siyasete Gürsel Tekin’in de başta Kocaoğlu ile kavgalı Mehmet Ali Susam olmak üzere farklı yapılar üzerinden müdahil olmaya çalıştığı konuşuluyor.
Kocaoğlu-Yüksel yapısı siyasi hâkimiyetini korumaya çalışırken, Kılıçdaroğlu-Tekin yapısı kentteki siyasi dengeyi, mümkünse de kontrolü sağlamaya çalışıyor. Bunu yaparken de kentin mevcut siyaset aktörleriyle ittifaklar yeni işbirlikleri gündemdeki yerini koruyor.
Baykal ve Sav yapısı ise kurultay sürecindeki başarısızlığın ardından birkaç adım daha geriye çekilip olan biteni izlemeyi tercih ediyor.
Siyasi yapılar arasındaki en büyük kapışma yakın gelecekte İzmir il başkanlığı için yapılacak. Kocaoğlu’nun kendisine yakın bir ismi il başkanı olarak atattırmayı planladığı savunulurken, isyankar belediye başkanlarının da kafasında bir ismin olduğu yorumları yapılıyor.
Yaptıkları toplantıları, ‘mangal partisi’ göndermesiyle alaya alan, seçim sürecinde kendilerinden yararlanmayan ve Ankara’ya sunduğu raporda seçim hezimetinin faturasını kendilerine kesen Bayır’ı göndermek ilçe belediye başkanlarının da bir numaralı gündem maddesi…
Bu süreçteki en ciddi adayları ise Rıfat Nalbantoğlu… Susam’ın da arkasında durduğu Nalbantoğlu’nun Kocaoğlu ile son dönem derinleşen çelişkisi kongre sürecinde sorun yaşadığı belediye başkanlarına bile ‘şirin’ görünmesini sağlıyor. Tabi ki başka isimler de gündemde…
Ama şurası kesin ki Kocaoğlu’nun işi artık eskisi kadar kolay değil. Seçim öncesi ulu orta kavga ettiği Milletvekili Mehmet Ali Susam tarafından dava açılan Kocaoğlu’nun disiplin dosyasının da Kılıçdaroğlu’nun önünde olduğu bilgisini aldım. Dosyayı hazırlayan İl Başkanı Tacettin Bayır değil tabi ki…. Bu konuyu yargıya taşıyan ve hesabını soracağım’ diyen PM Üyesi Susam.
Kavga anının görüntülerinin de olduğu disiplin dosyasının Kılıçdaroğlu tarafından ne zaman işleme konulacağı ya da konulup konulmayacağı merak konusu.
*
CHP iç sorunsallarıyla boğuşurken 2014 rotasını çizen AK Parti, planlı adımlarla yürüyor. Milletvekilleri arasındaki uyum görülmeye değer. Geçtiğimiz hafta önce Binali Yıldırım’ın sonra da Ertuğrul Günay’ın davetlisi olarak kahvaltıda buluşan AK Partili vekiller, 2014 seçimlerine kilitlenmiş durumda. Kente verilen sözlerin değerlendirildiği kahvaltılarda yeni projelerin de gündeme geldiği belirtiliyor. Kente yönelik ‘çılgın projelerle’ dikkatleri üzerine çeken hükümetin sosyal projelerle de halka dokunması planlanıyor. Yaklaşan kongre sürecinde de beklenen çatışmanın olması şimdilik uzak ihtimal görünüyor. Milletvekili Aydın Şengül’le yaptığım görüşmede kendisinin bu sürece müdahil olmayacağını, geçmişte birlikte hareket ettiği isimlerle yaptığı son toplantıda da bu konuda anlayış beklediğini, arkadaşlarına aktardığını söyledi. Şengül, ‘Sorulursa söylerim. Onun dışında kongre sürecinde taraf olmam mümkün değil’ diyerek gerginlik beklentisini yumuşattı.