GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
19 Temmuz 2011 Salı

İncitmeden, itinayla!

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, beklenen operasyonu yaptı yapmasına da, ne yaptığını pek çok kişi gibi ben bile anlamadım.
Bazı görevlere getirdiği isimler gidenleri aratacak.
Muhtemelen birkaç ay sonra onları da görevden almak zorunda kalacak.
Çünkü bazılarının atandıkları işleri yapamayacağı, görünen köy gibi ortada…  
Neyse, takdir Tacettin Bayır’ın deyimiyle ‘koca başkanın’dır.
Ferman verilmiş bazı koltukları boşaltılmış, bazı kelleler uçurulmuştur.
*
Gelelim değişimin pozitif yanına…
Bu operasyon sadece uzandığı koltuklara/makamlara değil belediyenin en uç kılcal damarlarına kadar etkili olacaktır.
Hedeflenen kan değişikliği alt kademelerdeki isimleri teşvik edecek, operasyon sonrası üzerlerine ‘ölü toprağı’ serpilmiş görünümü veren bürokrasiyi kendine getirecektir.
Alt kademeleri teşvik edecektir çünkü değişimde ağırlıklı olarak belediye içinden çözüm bulunmuştur. Bu durum şube müdürü, birim şefi görevlerinde olan, iş yükünün ağırlığını kaldıran yapının ‘terfi hayallerini’ sıcak tutmaya yetecektir.
Ama terfi hayalleri ve yerinden oynatılan taşlar, yeni sorunlar da çıkaracaktır. Hesaplaşma, ekipleşme ve çatışma gibi…
Operasyona farklı açılardan da bakmak mümkün…
Büyük bir operasyon bekleyenlere göre dağ fare doğurdu. Yapılan operasyondan çok becayiş! Daha önce de yapıldığı üzere kurum içi hareket!
O koltuktan öbür koltuğa taşınmadan ibaret. Kimileri operasyonu benim gibi eksik buluyor. Ancak ‘yetmez ama evet’ demeyi tercih ediyor. Bürokrasinin silkinip kendine gelmesi açısından küçük bir işaret olarak kabul ediyorlar. Tabi ki bazılarının da ‘tam isabet’ yorumları yaptığını da duyuyor, görüyoruz.
Operasyon sonrası görevlendirmelere bakıldığında ilk dikkat çeken husus Selvitopu ailesinin yükselişi oluyor. Muhittin ve Figen Selvitopu’nun genel sekreter yardımcısı yapılması üzerinde durulması gereken bir nokta. Muhittin Selvitopu’nun Konak Belediyesi’nden tanıyoruz. Eşi Fügen hanım ise uzun yıllar Büyükşehir’de imardan sorumluydu.
Başarılı bir bürokrattı Muhittin Bey. Kentsel dönüşümden sorumlu yapılması beklenirken ‘zabıtadan’ sorumlu tutulması, eşinin şehircilik ve planlamadan sorumlu genel sekreter yardımcısı olması şaşırttı sadece.
Selvitopu (Muhittin) ekipçi bir bürokrattır.
Bir ayağı da siyasettedir. Konak’taki görevinden ayrılmadan önce Karabağlar ya da Konak adaylığı için çalıştığı, yarınlarda da aynı hedef için uğraşacağı vakidir.
Kocaoğlu bir yandan ekibini dizayn ederken bir yandan da İzmir’in ilçelerine yönelik ‘aday parlatması’ da yapıyor olabilir. İsyan eden başkanlar arasında bulunan Hakan Tartan ve Sıtkı Kürüm’ün koltuğu için Selvitopu önümüzdeki süreçte düşünülebilir.
Karabağlar için Başkan Danışmanı Seyhmus Kayapınar’ı da unutmamak lazım. Başta Bornova olmak üzere pek çok ilçe için planlar yapılıyor. Genel seçimde olduğu gibi başta isyankar ilçe belediye başkanlarının ilçeleri olmak üzere pek çok noktada Kocaoğlu yapısı etkin olmaya çalışacak. 
Biz yeniden operasyona dönelim.
Operasyona sonuç yönüyle baktığımızda ise Büyükşehir bürokratları arasındaki ekipsel çatışmanın da bitme noktasına geldiğini söyleyebiliriz. Bu operasyonla birlikte Kocaoğlu’nun ‘Bornova takımı’ olarak bilinen yapının uzun mücadelenin ardından zaferini ilan ettiği söylenebilir. Atananların hepsi Bornova ekibinden olmasa da ‘onların evet’ dediklerinin yükseldiği bir gerçek…  Serpil Baran’dan, Erhan Bey’e kadar pek çok ismin gelinen noktada ‘kilit’ noktada olduğu söylenebilir.
Özellikle de Erhan Bey’in…
Büyükşehir personelinin kaderi onun elinde…
*
Operasyondaki garipliklerden biri de kuşkusuz emekliye sevk edilen ya da emeklilik dilekçesi veren bazı isimlerin başka noktalarda değerlendirilmesi.
Planlama alanında deneyimli Ali Rıza Gülerman’ın İZFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı yapılması hatta kent için çok önemli bir organizasyon olan İEF öncesi Genel Müdürlüğe de vekalet edecek olması doğuracağı sonuçlar bakımından manidar.
Kocaoğlu’nun kendi yürüttüğü yönetim kurulu başkanlığını Gülerman’a vermesi ‘vefa’ örneği olarak yorumlansa da ‘organizasyon konusunda’ sıfır deneyimli olan birinin uluslar arası fuarı nasıl planlayacağı merak konusu.
Benzer durum Gül Şener için de geçerli.
ESHOT Genel Müdürlüğü’nden ayrıl. Ulaşım alanında önemli iki şirketin (İZDENİZ VE İZULAŞ) başına geç. Hem yönetim kurulu üyeliği hem de genel müdürü olarak.
Gül Hanımın elinden geleni yapan bir isim olduğu gerçek. ESHOT’tan alıp diğer şirketleri emanet etmek ne kadar doğru. Başka bir deyişle attan indirip eşeğe bindirmek!
Bir de Hülya Arkon meselesi var. Etüt Proje gibi belki de belediyenin en kritik koltuğu ona emanet edildi. Sanıyorum uzmanlık alanı planlama değil.
İşte bu ve benzeri hamleler operasyonu becayişe dönüştürmeye yetiyor. Ya da ciddi bir neşterden çok ‘incitmeden, itinayla’ yapılan ameliyata…
Operasyon sonunda Büyükşehir’le bağını koparan tek isim İZFAŞ Genel Müdürü Doğan İşleyen. Belki de sayılanların tamamından daha başarılı bir isimdi İşleyen.
İşleyen gitti, diğerleri koltuk değiştirdi. Hani iki hafta üst düzey bürokratlarını toplayıp, 'çalışmayan gider' diyen Başkan... Ya da 'çalışmayan nereye gitti' başkan? Hatta 'çalışmayan' kimdi? Sadece Doğan İşleyen ve Etüd Proje Daire Başkanı Sedat Baylan mıydı?
Sonuçta Kocaoğlu terhicihi yapıp, kentin önümüzdeki 30 ayını bu isimlere emanet etti. Tercihi, hiçbir telkin/etki altında kalmadan bizzat yaptı.
Günahına da sevabına da katlanacaktır. Ama onunla birlikte İzmir de katlanacaktır.
Sonuçta Başkan Kocaoğlu, sher koltuğu (genel sekreterlik dahil) en az 3 kez boşalttı. Kenti 7 yıldır yöneten Kocaoğlu’nun etrafında 7 yıl aralıksız duran kimse yok gibi.
Türkiye’yi 10 yıldır yöneten Başbakan Erdoğan’ın kabinesinde ise taa 1994 İstanbul seçimlerinden baki isimler var. Yani Başbakan Erdoğan ekibini 20 yıldır koruyup sırtında taşırken, Başkan Kocaoğlu ekibini 7 yıldır bulamadı, kuramadı. Umarım bu kez bulmuştur. Ve de umarım yaptığı ya da yapacağı değişiklikler ona ve İzmir’e katkı sağlar. Bu konuda çok umutlu olmasam da kent adına bunu bekliyor umuyor ve diliyorum.