GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
8 Ekim 2011 Cumartesi

İzmir’deki ‘algı maçında’ son durum!

AK Parti ve CHP’nin İzmir özelindeki kapışmasını izliyoruz aylardır.
Hükümetin bir yandan müfettiş soruşturmaları diğer yandan polis baskınlarıyla şaşkına çevirdiği CHP’li belediyelerin pek çoğu ‘etkisiz hale’ getirilmiş görünüyor. Hareket alanları daraltılan belediye bürokratları havadan hiç eksik olmayan ‘operasyon kokusu/korkusu’ nedeniyle elleri kolları bağlanmış şekilde rutin görevlerini bile yapmaktan aciz hale gelmiş durumda. Durumun vahametine karşın başta Kocaoğlu olmak üzere bazı başkanların direniş hatta karşı atak çabaları ise maça kısmen de olsa keyif katıyor. AK Parti’nin bakanları İzmir kamuoyunu ele geçirmiş durumda.
Lafla da değil ha! İcraatla…
O tören senin, bu tören benim koşturuyorlar. Projeleri eleştirilse de somut adımlar atarak yollarına devam ediyorlar. Her ne kadar halen fiili çalışma başlamamış olsa da Sabuncubeli ve Konak Tüneli gibi dev projelerin resmi temel atma törenleri yapıldı.
İzmir-Ankara Hızlı Treni için 14 Aralık’ta temel atma töreni yapılacak.
İzmir-İstanbul Otoyol Projesi devam ediyor. Körfez tüp geçidine ilişkin çalışmalar hızlanıyor. İzmir Körfezi’ne ve kentin can damarı limana ilişkin düzenleme ve yatırımlar için de düğmeye basılmış görünüyor. Sonuçta AK Parti hükümeti İzmir’e en azından hak ettiğini verme noktasına gelmiş görünüyor. Kentsel dönüşüm noktasında da Şehircilik Bakanlığı’nın kentin varoşlarından başlayarak bir fizibilite çalışması yaptığını da biliyoruz.
Sakın bunu bir lütuf olarak görmeyin, ‘ihsanmış gibi’ algılamayın!
Sonuçta İzmir’in ödediği vergiler ve aldığı kamu yatırımları ortada… Üçüncü dönemine giren hükümet belki de ilk kez gereğini yapıyor.
*
Dedik ya ‘Başta Kocaoğlu olmak üzere bu atağa karşılık verenler var’ diye…
Başkan Kocaoğlu da yerel yönetimler ölçeğinde hatırı sayılır işler yapıyor, yapmaya çalışıyor. Kentsel dönüşümden, arıtmaya, su yatırımlarından, köprülü kavşağa kadar… En büyüğü ise İzmir Körfezi’nin hem içine hem de etrafına yönelik olanı… Körfez’de yüzme hedefi koyan Kocaoğlu’nun kentin kordonunu kent halkıyla birlikte düzenleme çalışmaları önümüzdeki 2,5 yılın en büyük görsel projesi bana göre…
AK Parti hükümetinin ve de CHP’li Kocaoğlu’nun ayrı ayrı hayata geçirdikleri projelerin yanı sıra bir de ‘ortak’ yürüttükleri işler var.
İzmir Körfezi’nin rehabilite edilmesi, Gördes Barajı’ndan İzmir’e su getirilmesi ve de dün temeli atılan Aliağa-Menderes Projesi’nin Torbalı’ya kadar uzatılması işi gibi…
Yükün ağırını çekmesine karşın İZBAN’da ancak yüzde 50 ortaklığı bulunan Kocaoğlu, Torbalı’daki törende gölgede kaldı ya da bırakıldı.
Devlet töreninde alanın AK Parti teşkilatları tarafından doldurulması bir yana (Burada CHP örgütlerinin de düşünmesi gerekenler var tabi ki)  açılan ‘teşkilat’ pankartlarının az kalsın bir kavgaya meydan vermesinin kıyısından dönüldü. Bizim ofiste ‘Trenlerin Efendisi’ olarak anılan/tanımlanan Ulaştırma Bakanı Yıldırım’ın gövde gösterisi yaptığı törenin ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Manisa Gördes Barajı’nın suyunu arıtmak için yaptığı tesislerin açılışı vardı bugün de.
*
Burada da Başkan Kocaoğlu gövde gösterisi yapacaktı. Ama iki yapının adeta bir satranç maçını andıran hamleleri burada da su yüzüne çıktı. Başkan Kocaoğlu’nun toplam bedeli 60 milyon lirayı bulan ‘arıtma tesisi’ açılışından bir gün önce Su ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu sahnedeydi.
Arsenik sürecinde de sahneden inmeyen Afyonlu Eroğlu, Gördes Barajı’nı tamamlayarak İzmir’i susuz bırakmadıkları yönünde bir demeç vererek, Kocaoğlu’nun ‘arıtma tesisi’ açılışını asitlemek istiyor gibiydi.
Kocaoğlu’nun Manisa’da yaptığı tesislerin medyada ‘Başkan Manisa’dan İzmir’e su getiriyor’ gibi algılanmasından çekinen/korkan hükümet sanki bakana özel bir görev vermişti. Başkan’ın ilanlarla duyurduğu açılıştan bir gün önce ‘Gördes Barajı’yla İzmir’i susuzluktan kurtardık’ diyen Eroğlu, Kocaoğlu’nun şov hazırlığını baltaladı. Ve de Kocaoğlu yaptığı tesisi anlatacağı açılışta Eroğlu’na yanıt vererek, bakanın istediği noktaya geliyordu. ‘Polemik’ arayan medya, Manisa’daki arıtmaları öne çıkaracağı açılışta, Kocaoğlu-Eroğlu kapışmasına yer verecek, bu arada İzmir halkı hükümetin de bu süreçte rol oynadığı gerçeğini bir kez daha kavrayacaktı.
Henüz isale hattının bile bitmediği, yani suyu taşıyacak boruların döşenmediği bir proje üzerinden yapılan ‘siyasi kavganın’ kime ne fayda getireceği ise ayrıca manidar tabi ki. 
Her şey kentteki algıyı yönetmek için… AK Parti’nin yüzde 37’ler seviyesine demir attığı 12 Haziran seçimlerinden sonra ‘çılgın projelerle’ İzmir’e yüklenen ve kentsel algıyı lehine çeviren AK Parti, durumu korumaya çalışıyor. Her hafta farklı bir açılış ya da temel atmayla gündeme gelen Ulaştırma Bakanı Yıldırım öncülüğünde hareket eden AK Parti, rakibinin ataklarına ‘ustaca’ yanıt veriyor. Ne de olsa Başbakan’la birlikte hükümetin tüm üyeleri ustalık dönemine girmiş durumda.
Algı yönetimi neden önemli? Adına ‘algı’ ya da ‘sağduyu’ deyin. Siyaset sessiz çoğunluğun sesiyle yapılır çünkü. İzmir halkı CHP’deki (en tepeden en dibe kadar) başıbozukluğun farkında… Bu farkındalığı verdiği oylarla da ortaya koymuş durumda zaten. Kimse bana ‘Yüzde 43 mü büyük 37 mi’ türünden basit, altı boş bir eleştiri getirmeye kalmasın. Ya da genel seçim genel seçimle değerlendirilir edebiyatı yapmasın.
Çünkü bir önceki gerçek seçimde (29 Mart 2009) yüzde 56’yı görmüş bir CHP’nin 43’e düşmesini, hiçbir zaman yüzde 30’ların başını aşamamış AK Parti’nin 40’e dayanmasını anlatamazsınız. Çünkü AK Parti İzmir’de genel seçimde ne aldıysa yerel seçimde de alıyor. İki seçim arasındaki fark sadece CHP için geçerli. AK Parti’nin 12 Eylül referandumundaki yüzde 37’lik ‘evet’ oylarıyla umutlandığı İzmir’de 12 Haziran seçimlerinde de yüzde 37 alması kesinlikle tesadüf değildir. Tıpkı 2004’te aldığı yüzde 30’u 2007’de ve de 2009’da da alması gibi…
İktidar partisinin İzmir’de ilk kez ulaştığı yüzde 37’lik halk desteği bu partinin teşkilatını ateşlediği gibi bugüne kadar direnen İzmir halkını da çözmeye başladı. Bu çözülme İzmir’in her noktasında kendini gösteriyor. Tabi ki bu çözülmede iktidar partisinin projeleri kadar CHP’de yaşananlar da etkili oldu. Başta genel merkezin yanlış politikaları olmak üzere İzmir özelindeki parçalı yapı İzmir halkı için CHP’yi umut olmaktan çıkardı. İşte algı dediğimiz buydu bizim de.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, planlı adımlarla AK Parti’nin ataklarına yanıt verip, yüzde 56,7 halk desteği aldığı kentteki değişimi (algıyı) etkilemeye çalışıyor.
AK Parti ise lehine dönen kentsel algıyı tersine çevirmemek için ataklarını yoğunlaştırıyor.
Bu süreçte kimin başarılı olacağını zaman gösterecek.
Ama Kocaoğlu’nun atakları, bir süredir İzmir’de tek kale maç yapan Binali Yıldırım’ı az da olsa zorlayacaktır. Burada Kocaoğlu’nun en büyük avantajı İzmirliliğinden geliyor. Yıldırım deplasmanda sayılır çünkü. Kocaoğlu ise kendi evinde. Tek sorun 2009 öncesindeki taraftar desteğini henüz sağlayamamış olması…
Bunu yineden sağlarsa kentsel algı yönetme savaşında bir adım öne geçebilir Başkan. Ama 2009 öncesinde Kocaoğlu’nu destekleyen taraftarların bir bölümünün gelinen noktada Yıldırım’ı alkışlama noktasına gelmesi de süreç ya da algı yönetme savaşında artık gözle görünen bir gerçektir.
Bize düşense ‘algı maçındaki’ hamleleri olabildiğince objektif şekilde sizlere aktarmak!