GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
3 Ekim 2011 Pazartesi

Arap Baharı Bayraklı’ya mı sıçradı!

AK Parti İzmir’de kongre süreci ‘sancılı’ başladı. Genel merkezin telkinlerine rağmen ilçelerdeki rekabet bir anda silahlı kavga boyutuna ulaştı. Hem de delege seçimleri aşamasında. Delege seçimleri böyle olanın kongresini düşünmek bile istemiyorum.
Gerçi meseleye iki açıdan bakmak lazım…
Birincisi AK Parti İzmir’deki genel rekabet…
Ve de Bayraklı düzeyindeki ‘özel’ rekabet!
*
Bornova’da da hemen tüm mahallelerde iki liste yarıştı. Hüseyin Özkan’ın başını çektiği ‘beyaz’ liste ile Ali Fuat Yakın önderliğindeki ‘sarı’ liste. Kavgasız-gürültüsüz, bol katılımlı, demokratik bir seçim süreci yaşadı Bornova. Karşıyaka’da da Karabağlar’da da sorun olmadı. O yüzden biz objektiflerimizi Bayraklı’ya çevirmek durumundayız. Demek ki İzmir’in yeni ilçesi Bayraklı’da bazı taşlar yerine oturmuş değil. Ya da burada bizim bilmediğimiz türden özel durumlar yaşanıyor.
Aslında kavga geliyorum demişti.
Delege seçimlerinden bir hafta önce Belediye Meclis Üyesi İpek Özgür’ün arkadaşlarıyla Manavkuyu  Mahalle Temsilcisi Şevket Eroğlu’na saldırdığı hatta onu dövdürdüğü haberiyle çalkalanmıştı Bayraklı. Mahalle Temsilcisi Eroğlu’nun şikayet dilekçesiyle ‘disiplin’ soruşturması başlatan İlçe Başkanı İsmail Sarı, Özgür’ü kesin ihraç istemiyle il disiplin kuruluna sevk etmiş hatta onu derebeylikle itham etmişti.
Hal böyle iken Özgür suçlamaları kabul etmemiş İlçe Başkanı’nı ‘2004 seçimlerinden vurarak’ CHP’li Piriştina’nın ayakçılığıyla’ itham etmişti.
Özetle Bayraklı’da perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Adı ilçe başkanlığı için geçen bir kadın meclis üyesinin, arkadaşlarıyla birlikte mahalle temsilcisine saldırdığı iddiası bile havadaki gerginliği ortaya koymaya yetiyordu aslında.
Bayraklı’daki hareket/rekabet aylar öncesinden başlamıştı. 10’un üzerinde potansiyel adayın kulis yaptığı Bayraklı’da genel merkezin ‘tek aday’ dayatması bile aday/liste sayısını düşürmeye yetmedi. Adı ilçe başkanlığı için geçen isimlerden Yücel Demir, İzzettin Mizan, Erdal Seyitler ve Mikail Bilici, İlçe Başkanı İsmail Sarı’ya karşı ‘tek vücut’ oldular. Beyaz liste ile yarışa katılan Sarı muhalefeti, soyadının rengiyle liste çıkaran ilçe başkanına karşı amansız bir mücadeleye başladı. Ve bu mücadelede İsmail Sarı’nın ifadesiyle her yol denendi. Listeler çalındı, fazla oy kullanıldı. Sandık başkanı bir meclis üyesi özel hayatında ‘alkol kullandığı’ gerekçesiyle sandıktan uzaklaştırıldı. Sarı yanlıları tekmelendi. Hatta rakip cepheden silah gösterenler bile oldu.
Hatta kimi iddialara göre üyeler tehdit edildi.
Sonuçta havaya sıkılan silahla, çevik kuvvet gölgesinde bir delege seçimi yapıldı.
*
Çok değil 4 ay önceki genel seçim sürecine ‘Aynı bağın gülüyüz’ şarkısıyla damga vuran iktidar partisinde Bayraklı özelinde yaşananlar düşündürücüydü. Aynı bağın gülleri, bir anda ‘düşman kardeşlere’ dönüşmüş hatta birbirlerine silah çekmişlerdi.
Neyin kavgası veriliyordu?
İlçe Başkanı İsmail Sarı’ya muhalif yapı neden bu kadar gergindi? Daha önce birbirlerine selam vermekte zorlanan muhalif yapının önderleri nasıl bir anda tek liste etrafında kenetlenmişti. Sarı’ya çok yakın olduğunu bildiğim İlçe Başkan Yardımcısı Feridun Kılıç, nasıl silah çekme aşamasına gelmiş ya da getirilmişti?
Tüm bu soruların yanıtlarını araştırmaya devam edeceğiz tabi ki.

*
Yıllarca CHP’de siyaset yapan, kavgalı onlarca delege seçimi, kongre hatta kurultay gören Belediye Meclis Üyesi Hüsnü Boztepe bile şaşkındı.
Delege olamadığı için değildi şaşkınlığı…
Delege olamama ya da yapılmamaya CHP’den alışıktı çünkü.
Onu şaşırtan, kavganın AK Parti’de yaşanması ve de ulaştığı boyuttu.
İsyanını ise şu cümlelerle ifade ediyordu Boztepe: “Arap Baharı Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da oldu. Bayraklı’da değil!’
Sandık başkanlığından uzaklaştırıldığı, saldırıya uğradığı delege seçimleri Boztepe’ye halk ayaklanmaları ve sokak çatışmalarıyla gündeme gelen Arap Baharı’nı anımsatmıştı. Eli silahlı Kaddafi muhaliflerini, Suriye, Mısır, Yemen ve diğer Arap ülkelerindeki kaosu yani.
Altı üstü ilçe başkanlığı…
Hem de CHP’nin iktidarda olduğu bir ilçede…
O zaman AK Partililerin paylaşamadığı ne olabilir sizce?
Halen CHP’li Hasan Karabağ’ın oturduğu koltuk olmasın sakın!
Yaptığım bütün araştırmalar aynı kapıya çıktı.
Genel seçim sonuçlarına bakarak Bayraklı’yı şimdiden ‘çantada keklik’ görenler bu koltuğa giden en kestirme yolun ilçe başkanlığından geçtiğini görmüş olmalı. İlçe başkanlığına giden yolun da ilk virajı delege seçimleri…
Tabi ki tek yol değilse de önemli bir nirengi noktası… Çünkü AK Parti’de ilçe başkanı olmanın 5-6 ön koşulu var! Delege seçimlerini kazanacaksın, il başkanının süzgecinden geçtikten sonra Ankara’daki 4-5 önemli makamın da teveccühüne mazhar olacaksın.
*
Uzun ve çileli bir yol AK Parti’de ilçe başkanı olmak! Bir çeşit maraton koşusu! Daha ilk aşamasında karakolluk olunduğu göz önüne alınırsa bu maraton zor koşulur!
Özünde CHP’li Karabağ’ın oturduğu koltuğu 2,5 yıl sonra ele geçirmek gibi makamsal bir nedeni olan kavganın anlamsızlığı ortada…
Çünkü her şeyden önce Karabağ’ın oturduğu koltuğun bu kadar sallandığını düşünmüyorum. Öte yandan 2,5 yıl sonra gelecek bir makam için verilen mücadelenin bu boyutlara ulaşmasını anlamakta zorlanıyorum.
Burada en büyük görev İl Başkanı Ömer Cihat Akay’a düşüyor. Hem radikal önlemler almak hem de meseleye Hz. Ömer adaletiyle yaklaşmak gerekiyor burada.
Gerekli önlemin zamanında alınmaması halinde Boztepe’nin ‘Arap Baharı’ örneği İzmir’de gerçeğe dönebilir. Bayraklı’daki olaylar domino etkisi yaparak başka ilçelere sıçrayabilir.
Kendi adıma Akay’ın kontrolü kısa sürede sağlayacağını düşünüyorum.
*
Havaya ateş açan ya da kendi ifadesiyle ‘açmak durumunda kalan’ Feridun Kılıç’a gelince;
Herhalde AK Parti İzmir’de bir demirbaş listesi yapılsa, listede mutlaka Feridun Kılıç’ın adı da olurdu. AK Parti’yi kurulduğundan bu yana yakından takip eden bir gazeteci olarak Feridun Kılıç’ı bu partinin her noktasında görmüşlüğüm vardır. Gençlik kollarında pankart da asmış, il başkanlığında çay bile dağıtmıştır. Aydın Şengül ve Ali Aşlık dönemlerinde partinin tüm ayak işlerine koşmuştur. Yani, partide emeği çoktur.
Ama İsmail Sarı’yı ayrı/başka sever!
2004’te Karşıyaka belediye başkan adayı gösterilmeyen Sarı için düzenlenen protesto gösterisinin organizasyon komitesinde yer almış, elindeki döviziyle protestocuların en önünde yürümüştür.
Hakkında çok şey bildiğim ve son süreçte İsmail Sarı’nın yönetimine ‘ilçe başkan yardımcısı’ olarak giren Feridun Kılıç’ın taşıma ruhsatlı bir silah sahibi olduğunu bu olayla öğrendim. Ve de kendi ağzından, ‘Kardeşimi yere yatırmış dövüyorlardı. Kavgayı ayıramayınca havaya ateş etmek zorunda kaldım’ ifadesini de soruşturmayı yürüten emniyet mensupları ve il başkanı Akay’a bırakıyorum.