GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
4 Ekim 2011 Salı

İtibarsızlaştırmak!

Ergenekon sürecinde TSK’dan yapılan açıklamaların satır aralarında ya da tutuklanan askerlerin verdikleri demeçlerde şu ibare vardı.
Bazı çevreler TSK’yı itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Özellikle bir kısım medya üzerinden yapılan yayınlarla desteklenen operasyonların gerçekten de bu amaca hizmet ettiğini düşünmüşümdür bazen.
TSK cephesinden yapılan açıklamalardaki ‘bazı kesimler’ ibaresinden hükümetin kast edildiği de açıktı. İtibarsızlaşan bir ordu bırakın darbe yapmayı muhtıra bile veremezdi çünkü.
*
Bugün aynı ifadeyi başkan yardımcıları ve müdürleri dâhil 18 çalışanı tutuklanan CHP’li Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ten duyduk.
Öztürk’e göre hükümet CHP’li belediyeleri itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
İstanbul’da Maltepe ve Avcılar Belediyesi’ne yönelik operasyonları Kadıköy izledi.
Mayıs başında İzmir Büyükşehir ile birlikte Bayraklı, Karabağlar ve Kuşadası’nın CHP’li belediyelerine yönelik geniş kapsamlı bir operasyon daha yapıldı.
Daha önce İzmir Buca ve Antalya’daki CHP’li belediyeler ‘Kasırga’ operasyonu ile savruldu. Ve özellikle son bir yılda onlarca CHP’li belediye aynı kaderi yaşadı.
Ayrıca CHP’li belediyelerin müthiş bir müfettiş baskısı altında olduğu da sır değil. Tam da burada AK Parti’yi yönetenlerin, destekleyenlerin ve de bu operasyonları yürütenlerin vicdanına sesleniyor ve de soruyorum.
AK Partili belediyeler çok mu temiz!
Onların hiç hatası, günahı ya da yolsuzluğu olmuyor mu?
*
29 Mart 2009 yerel seçimlerindeki rakamlara göz atalım.
Türkiye’deki 16 Büyükşehir Belediyesi’nin 10’u,
65 İl Belediyesi'nin 35'i;
892 İlçe Belediyesi'nin 443'ü; 
1974 belde belediyesinin 964’ü,
 Yani, yaklaşık 3 bin belediyenin 1452’i AK Partili…
*
Her 4 belediyeden ikisi…   
Bunlar hiç mi ihaleye fesat karıştırmazlar. Cürüm işlemezler ya da çete kurmazlar…
*
Şimdi, AK Partili belediyelere yönelik en küçük bir soruşturma, müfettiş baskısı, polis baskını olmazken ya da yok denecek kadar azken, iki günde bir CHP’li belediyelere yönelik operasyonların yapılması, ister istemez bir süre sonra Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün baktığı pencereye götürüyor insanı. Yoksa buradaki tek amaç CHP’li belediyeleri yıpratmak mı?
Dahası itibarsızlaştırmak mı?  
Diye düşünmeden edemiyor insan.
Kamu vicdanı (eğer hala varsa) zedeleniyor.
Mesela benim vicdanım Adana Belediyesi’ne yönelik operasyondan sonra zedelendi.
Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak, bir dönem önce AK Partiliydi.
Gayet Akça ve de pakçaydı.
Hatta değişen 7 yıl önce Büyükşehir Belediye Yasası’nı Melih Gökçek’le birlikte hazırladıkları bile iddia edilmişti. Yönetime bu kadar yakında yani.
Adam MHP’ye geçince olanlar oldu…
Baskınlar, görevden almalar, müfettişler, soruşturmalar…
İçeri girmekten zor sıyırdı. Hala yargılanıyor.
Operasyonlar bu derece tek taraflı olunca ister istemez insan böyle düşünüyor insan. Özellikle de 12 Eylül referandumu sonrası yüksek yargının teslim alınmasından sonra başlayan operasyonlar…Bana göre kamu vicdanı sızlıyor. Adalet terazisinin bir kefesi boş kalıyor. İktidar partisinin ilk adı olan ‘Adalet’ yerini bulmuyor, mülk temelinden sarsılıyor.
Burada baskın yiyen CHP’li belediyelerin avukatlığını yapmıyorum. Yanlış anlaşılmasın. Belki de operasyon yiyen belediyelerin pek çoğu kusurludur. O başka bir şey… Zaten kör topal da olsa yargı süreci devam ediyor pek çoğunda. Benim takıldığım nokta son dönemde CHP’li belediyelere yönelik artan baskılara karşın AK Partili belediyelere hiç dokunulmaması… Böyle giderse ne olur söyleyeyim… Sızlayan kamu vicdanı bir süre sonra kanamaya başlar. İtibarsızlaştırılmaya çalışılan CHP’li belediyelerin tamamı (suçlular dahil) vicdanlarda aklanırken bugün ‘AK’ gibi görünenler vicdanlarda kararır!
*
Son polemiğimiz olan ‘Alman Vakıfları meselesi bile aynı kapıya çıktı! Sayın Başbakan’ın Afrika’ya gitmeden önce masanın üstüne koyduğu ‘Alman Vakıfları BDP’li belediyeler üzerinden PKK’ya kaynak sağlıyor’ iddiasında ibre bir anda CHP’li belediyelere döndü. Başbakan, ‘CHP’li belediyeler PKK’ya destek sağlıyor’ demedi demesine de ‘PKK’ya BDP’li belediyeler üzerinden destek sağlayan bir vakıfla işbirliği yapıyor’ dedi.
Israr üzerine bunun bir ilçe değil il belediyesi olduğunu söyledi sadece.
Böylelikle başta İzmir olmak üzere Edirne, Artvin, Giresun, Sinop, Zonguldak, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Aydın, Muğla, Antalya, Eskişehir ve Mersin’ gibi 15 kente çekildi dikkatler. 
*
CHP iddianın kanıtlanmasını aksi halde toplu halde dava açma restini çekti. CHP’li belediyeler töhmet altında kalmamak için teker teker açıklama yapmaya başladı. Başta İzmir olmak üzere…
Deniz Feneri Davası’nı yeniden gündeme taşıyan, AK Parti’ye yakın isimlerin, (RTÜK Eski Başkanı Zahit Akman ve Kanal 7 yöneticileri gibi) tutuklandığı dava sürecinde AK Partili bir bakanın sanıklara köstebeklik (bilgi sızdırma) yaparak, yolsuzluk belgelerini yok etmelerini sağladığını savunan CHP Lideri’ne yanıt gibi yorumlandı Alman vakfı iddiası…
Deniz Feneri Davası’ndan başından bu yana rahatsız olan Başbakan Erdoğan’ın Alman Vakfı iddiasını ortaya atarak gündemi değiştirmek istediği savunuluyor muhalefet cephesinde…
Geçmişte İzmir’deki altın madeni karşıtlarına da destek verdiği iddia edilen Alman Vakıfları’nın adı bu kez terör örgütüyle yan yana anılıyor.
Tabi ki CHP’li belediyelerin adı da Alman Vakıflarıyla…
*
Eğer iddia olunduğu gibi söz konusu vakıflar PKK’ya kaynak aktarıyorsa; bu ülkenin Başbakanına düşen Almanya’dan Kandil’e uzanan hortumu hemen kesmektir. Bu konuda sonuna kadar Erdoğan’ın yanında olurum. Hemen herkes olur. Ama CHP’li belediyelerin de bir şekilde bu işe bulaştırılması başka amaçlar taşıyorsa; işte orada da ‘dur’ derim.