GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
28 Nisan 2011 Perşembe

Çılgın Kemal ve çılgın tahminim!

Proje ve çılgın’ kelimeleri yan yana kullanıldığında nedense aklıma CHP’nin Eski İl Başkanı Kemal Karataş gelir. Çünkü İzmir’in Çılgın Kemalidir o. 2009 yerel seçimleri öncesinde ortaya attığı Konak Meydanı’nı yıkıp yerine Moskova’daki Kızıl Meydan’ın benzerini yapma projesi çok tartışılmıştı. Aynı şekilde gecekondularla çevrili Yeşildere’yi körfezden su basarak ‘suni kanal’ yapmak suretiyle ABD’nin Saint Antonio Nehri’ne benzeteceğini açıklayan, İnciraltı ile Mavişehir arasına boğaz köprüsü yapacağını söyleyen Karataş’ı ‘çılgınlıkla’ suçlamıştık o günlerde.
Meğerse Karataş’tan daha çılgınlar da varmış.
Başbakan Erdoğan’ın ‘Kanal İstanbul Projesi’ rakiplerinin bile dudağını uçuklatmış durumda. Erdoğan’ın en büyük siyasi hasmı Canan Arıtman’ın çılgın projeye övgüsüne bu açıdan bakmak lazım. İzmir’in çılgın procecisi Kemal Karataş’la konuştuk. Erdoğan’ın çılgın projesini sordum. Beğendiğini söyledi ve ekledi: “Erdoğan’ın çılgınlığını destekliyorum. Liderler biraz çılgın olmalı. Ortaya attığı fikirler günü kurtaran değil yarınları, yüzyıl sonrasını düşünen projeler olmalı. Bu açıdan Kanal İstanbul doğru’ Başbakan’ın İzmir için de bir çılgın proje düşündüğünü hatırlatıp soruyorum.
Bir tahmininiz var mı?
Kendisinin ortaya attığı Mavişehir-İnciraltı arasındaki köprü olabileceğini söylüyor.
Yeniden soruyorum. ‘Siz Başbakan olsaydınız İzmir’in karşısına hangi çılgın projeyle çıkardınız?
Önce Konak Meydanı’nı yıkmaktan, İnciraltı-Mavişehir arasına köprü yapmaktan söz edip çok tartışılan Yeşildere Projesi’ni hatırlatıyor. Onlar sizin Büyükşehir Belediye Başkanlığı için düşündüklerinizdi. Başbakan olmanız halinde projeler değişmeyecek mi diye değiştiriyorum soruyu.
Karataş devam ediyor; “Başbakan olmam halinde Kadifekale’den başlamak üzere İzmir’in tüm gecekondularını yıkardım. Gültepe’nin ortasına büyük bir orman yapar, Kadifekale’de başlayan gecekondu temizliğini bitirirdim. Benim çılgınlığım da bu olurdu" 
Çılgın ama doğru bir yaklaşım... Kemal Karataş’la sohbetimiz devam ediyor. Karataş olur da Aziz Başkan’a sataşmadan durur mu? Aziz Kocaoğlu’nun kendi projeleri için ‘Zihni Sinir Proceler’ benzetmesini yaptığını  hatırlatıp, Erdoğan’ın Kanal Projesi hakkındaki düşüncelerini de kamuoyu ile paylaşmasını istiyor. ‘Bakalım Başbakanın projesine ne diyecek, beni eleştirdiği gibi onu da eleştirebilecek mi?’ diye devam ediyor. 
Ve partisinin İzmir projesini sorduğumda anlıyorum ki Karataş, Kılıçdaroğlu’nun Tayland Modeli benzetmesine de çok bozuk. “İzmir’in termal sağlık kenti olmasını destekleriz tabi ki. Ama Tayland örneğinin verilmesi büyük talihsizliktir. Çünkü Tayland denildiğinde akla sağlık turizmi değil seks turizmi geliyor” diyor ve devam ediyor: Hem İzmir’e hem de Türkiye’ye çılgın liderler şart. AKP Çılgın Erdoğan’ı çıkarmışsa CHP de bir çılgın lider bulacaktır. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk gibi ‘Çılgın bir Türk’ gelecektir CHP'nin başına yeniden... ” Bu sözlerden Baykalcı Karataş’ın Kılıçdaroğlu’na karşı olduğunu, İzmir projesini hiç beğenmediğini ama Erdoğan’ın çılgın İstanbul projesine hayran kaldığını söylemek mümkün.
*
Bu arada Erdoğan’ın Kanal İstanbul Projesi’ni ben de beğendim. Merhum Bülent Ecevit’in 17 yıl önce ortaya attığı, Osmanlı’nın yüzlerce yıl önce hayal ettiği proje için Erdoğan kolları sıvadı. Projenin Ecevit patentli olması da ayrı bir avantaja dönüştü Erdoğan için. Fikir babası Ecevit olan projeye muhalefet, Kılıçdaroğlu’nun oluşturmaya çalıştığı 2. Karaoğlan imajını zedeleyebilir çünkü. Peki, proje gerçekten çılgın mı?
45 kilometre uzunluk, 150 metre genişlik, 25 metre derinlikte bir kanalın Karadeniz’den Marmara’ya açılması öncelikle büyük bir iş. Alışılmış vaatlerin ötesinde, ufukları zorlayan bir proje. Akdeniz’den Kızıldeniz’e açılan Süveyş Kanalı gibi… Yılmaz Özdil’in dediği gibi ‘Sövüş Kanalı’na dönüşmezse, Süveyş Kanalı gibi olabilir. 
Boğazı rahatlatması bir yana İstanbul’un doğal sınırını Yunanistan/Bulgaristan sınırına kadar uzatıp Trakya’nın tamamını İstanbul’a dönüştürecek bir çalışma. 17 yıl önce merhum Ecevit dile getirdiğinde sayfa manşeti bile yapılmamasının nedeni DSP’nin o yıllarda iddiasız bir siyasi parti oluşundan kaynaklanıyordu. Bir zamanlar Besim Tibuk’un açıkladığı çılgın projeleri hatırlayın. Haber bile yapılmıyordu çoğu zaman…
Ama çılgın oldukları realiteydi. Devleti küçültme, Ordu’yu dağıtma gibi… Merhum Ecevit bu projeyi 1993 yerel seçimleri yerine 1999 genel seçimlerinde yani iktidara yakın olduğu dönemde söylemiş/tekrarlamış olsaydı daha fazla ses getirirdi kuşkusuz. 
*
Başbakan Erdoğan’ın avantajı ortada… Dönemi boyunca özellikle ulaşım/ulaştırma alanında önemli ve büyük projelere imza atmış bir lider. Boğaza tüp geçit yapması bile önemli bir referans… Erdoğan hem iktidarda hem de hala güçlü. Hayata geçirilen büyük ulaştırma projeleri de ortada. Tüm bunlar Kanal İstanbul Projesi’nin yapılabilirliğini arttırıyor.
Rant meselesine gelince; Tabi ki her büyük projede olduğu gibi burada da rant yaratılacak. Her halukarda arazi kapatma, yandaşa peşkeş çekme gibi iddialar konuşulacak.  Yılmaz Özdil’in Sövüş Kanalı benzetmesinde olduğu benzer onlarca yorum yapılacak, yazılacak, çizilecek… Büyük proje yapmak için ya rant verirsiniz ya da projenin kendisi ile büyük bir rant yaratırsınız. Önemli olan rantı yandaşa dağıtmamak, peşkeş çekmemektir. Dişli simsarları bu bölgeden uzak tutmaktır aslolan… Bölgedeki arazi sahiplerinin başına konan devlet kuşu onların da bölgenin de şansıdır.
İzmir’deki Yeni Kent Merkezi Projesi’ni ele alalım. Alsancak Limanı ile Bayraklı Turan arasındaki 550 hektarlık alan gökdelen bölgesi olarak planlandı. Yani bölgedeki arazi sahiplerine cazip kat rantı sağlandı. Amaç kentin yeni bir merkez kazanması, rahatlamasıydı.
Yüksek kat imarı ‘diğer adıyla rant’ olmaz/verilmezse bölgeye yatırımcı çekmek mümkün değil. Çakmur gibi düşünüp, ‘Rant da olmasın kent de’ diyerek projeyi durdurabilirsiniz. İşte o zaman ‘İzmir adeta kocaman bir köye döndü. Geriye gitti’ türünden serzenişlere hakkınız yoktur.
İstanbul Projesi tamam… Ya İzmir? Çünkü aynı toplantıda İzmir için de ‘çılgın bir projeden’ söz etti Sayın Başbakan. Herkes İnciraltı-Mavişehir arasına köprü yapılmasını bekliyor. Projenin Ulaştırma Bakanı’nın uhdesinde olacağı kesin. AK Parti İl Başkanı Ömer Cihat Akay da vekil adayları da sır gibi saklıyorlar İzmir projesini…
Bir kısmı gerçekten bilmiyor diğerleri de özellikle merak güdüsünü kamçılamak için gizliyor.
Çok özel bir kaynaktan ‘Körfeze köprü’ olmadığını öğrendim çılgın projenin. Baştan da söyledik. Kemal Karataş’ın çılgın projesiydi bu. AK Parti Büyükşehir Adayı olmak isteyen dönemin Buca Belediye Başkanı Mimar Cemil Şeboy, kağıda bile dökmüştü Körfez Köprüsünü… MHP, DYP, Genç Parti’de etkin/aktif siyaset yapan Ünlü Mimar Ahmet Vefik Alp de çizmişti İzmir için çılgın bir körfez köprüsü.
Seçim beyannamesinde olmayan ama çılgın olan bir proje? Peki, ne olabilir?
EXPO 2020 adaylığını, körfeze tüpgeçit, İstanbul ve Ankara’ya otoyol/hızlı tren projelerini dövecek, gölgede bırakacak türden bir proje…
Ulaştırma Bakanlığı uhdesinde olan ya da patenti Binali Yıldırım’a ait bir proje…
Ne olabilir, ne olabilir? Sanki buldum. Kordon Yolu… Bence Kordon Yolu…
İzmir’in en büyük sorunu ne?
Ulaşım. Kent içi ulaşım… Kordon Yolu gibi geçmiş dönem ulaştırma bakanlarının yapamadığı, bakanlığın arşivinde kalmış bir proje var zaten. Bence Bakan Yıldırım bu projeyi hayata geçirecek. Yalnız bir farkla… Projeyi revize edip, İzmir’in karşı çıkamayacağı bir boyut kazandırarak…  Kentin Kordon Yolu’na karşı çıkışın nedenlerini ortadan kaldırarak.
Kent içi ulaşım için çok önemli olan bu projenin sorunu kordondaki dolgu alan üzerine yapılması, çevrecileri rahatsız etmesiydi. Ve alternatifler arasında öne çıkan ise Kordon Yolu’nun denizin içinden/altından geçirilmesiydi. Yapılabilirliği tartışıldı. Yapılamaz denip bir kenara atıldı.
Binali Yıldırım eski projeyi arşivinden alıp körezin içinden/ altından planlayarak kent içi trafik sorununu 30 yıl ortadan kaldıracak bir proje çizdirmiş olabilir.
Yani tüp geçit Karşıya’ya değil Alsancak Limanı’ndan Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'na hatta Üçkuyular’a kadar uzayabilir.
Açıkçası benim tahminim bu. Yapamaz mı?
Adamlar Karadeniz ile Marmara arasına 45 kilometre uzunluğunda devasa kanal açmaktan söz ediyor. Bunu neden yapamasınlar ki?