GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
5 Ekim 2011 Çarşamba

Buyurun buradan yakın!

Başbakan Erdoğan’ın ‘Alman Bankası ve Alman Vakıfları üzerinden PKK’ya maddi destek sağlanıyor iddiası, BDP’li belediyeleri olmasa da CHP’li belediyeleri töhmet altında bıraktı.  KCK operasyonundan da anlaşıldığı üzere BDP’li belediyelerin çoğu zaten PKK’nın şehir örgütlenmesinin merkezinde.
Burada sapla samanın karışmasına neden olan CHP’li belediyelerin de işin işine sokulması.
Kılıçdaroğlu’nun Deniz Feneri’ndeki ‘köstebek’ iddiasından sonra Başbakan’ın Alman Vakıfları iddiası ayrıca manidar tabi ki.
Ve de ortada bir ‘Deniz Feneri-Alman Vakfı’ maçının yapıldığı da açık!
Sen ‘köstebeği’ açıkla ben de Alman Vakfı üzerinden PKK’ya destek olan CHP’li il belediyesini durumu var.
Ya da sen köstebeği geri çek ben de Alman Vakfı iddiamı!
Kılıçdaroğlu ima ediyor ama köstebeği açıklamaya yanaşmıyor.
İma ettiği isim İçişleri Eski Bakanı, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay!
‘Bir iki bilgi daha bekliyorum’ diyen Kılıçdaroğlu, seçim sürecinde ortaya attığı ‘YÖK e-postasına’ benzer bur duruma düşmez umarım.
Başbakan Erdoğan’ın neyi, hangi ili açıklayacağını da merak ediyoruz tabi ki.
Töhmet altında kalan Alman Yatırım Bankası’ndan yapılan açıklama çok net çünkü. AK Partili belediyelerle de işbirliği yapıyoruz’ diyen Alman Yatırım Bankası, ‘İstanbul, Bursa, Denizli, Malatya, Konya ve Kayseri’ye 700 milyon euroluk kredi açtıklarını duyurdu.
Ve de Alman Yatırım Bankası KfW, 700 milyon euroluk krediden aslan payını da (350 milyon euro) Melih Gökçek’in aldığının altını çizdi. 
Buyurun buradan yakın!
Başbakan’ın açıklamasını daha da önemli kılan da bu ve benzeri açıklamalar oldu.
Alman Vakıfları işi başka…
Alman parlamentosundan aldıkları kaynaklarla 100’e yakın ülkede konuşlanan ve her biri farklı siyasal akım üzerinden beslenen vakıflar, sözüm ona ‘demokrasiye’ destek veriyor.
Ama Yeşiller akımının etkisindeki vakfın doğu ve güneydoğuda cirit attığı, bazı vakıfların altın madenlerine karşı yapılanmaları finanse ettiği devlet sırrı da değil.
Ve de vakıf çalışanlarının Aman istihbaratıyla yakın ilişkide hatta bizzat ajan olması da kimse için sürpriz olmaz sanırım. Sonuçta adamlar Almanya’dan kalkıp Türkiye’ye geliyorsa, Alman devleti de milyonlarca euroluk finansman sağlıyorsa yıllardan bu yana, burada Almanya’nın çıkarının olmadığını düşünmek abesle iştigalden başka ne olabilir.
*
Ve de Alman Vakıfları’nın ‘Sorosçu Vakıflarla da ilişki halindeki’ yerli vakıflarla ortak çalışmalar yapmak suretiyle Türkiye’deki siyasal yaşamı etkileme olasılığı da ortada.
*
Sonuç olarak;
Almanya gibi en fazla vatandaşımızın yaşadığı bir ülkeye ilişkin ciddi iddialar atmadan önce iki kez düşünülmeli. Açıkçası Başbakan Erdoğan’ın buradaki niyetini anlamış değilim.
Deniz Feneri Davası’na ya da Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye’ye karşı takındığı açık tavra mı yoksa Kılıçdaroğlu’nun Deniz Feneri Davası’nın Türkiye ayağı için ortaya attığı ‘köstebek’ iddiasına mı kızdı Sayın Başbakan…
Tüm bu ihtimallerden sıyrılarak son dönemde iyice azıtan terör örgütünün en büyük diasporasının barındığı Almanya’ya bir çeşit gözdağı mı vermek istedi.
Başbakan Erdoğan’ın terör örgütüne dış kaynak sağlayan yapıları rahatsız etme hatta Avrupa’daki ‘Kandil’ hortumlarını kesme girişimlerini şiddetle desteklemekle birlikte; bu garip işe ‘CHP’li belediyeleri de alet etmesini’ bir taşla iki kuş vurma niyetine bile bağlayabiliriz.
İzleyip, göreceğiz.
Erdoğan’ın elinde ne var? Şu an daha fazla yorum yapmamızı engelleyen Erdoğan’ın elini göremiyor oluşumuzdur.
*
Yerel gündemimize dönersek;
CHP İzmir’de imzacılar iddialarını koruyor. Duyduğum en son rakam 270’di. Tabi ki noter evraklarını görmüş değilim. Metropol ilçelerden Bayraklı dışında hedeflerini tutturan imzacılar, bu ilçeyi de çözmek için girişimlerde bulundu.
Başkan Karabağ’ın kontrolündeki delegasyonun ‘şimdilik’ direndiği imza meselesinin bugünlerde çözülmesi bekleniyor. Ödemiş’ten Bergama’ya, Karaburun’dan, Urla’ya kadar her ilçede imza verenlerin sayısı artıyor.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ‘tarafsız’ olduğu iddia edilse de başta Bornova olmak üzere ona yakın delegenin imza vermemesi dikkatlerden kaçmıyor.
Açıkça imzacılara karşı çalışmıyor olsa da Kocaoğlu’na yakın isimler de şimdilik imzaya karşı. Başkan Kocaoğlu’nun tıpkı kavgalı olduğu Susam gibi İl Başkanı Bayır’dan rahatsız olduğu ancak il başkanının imza ile değil atama yöntemle değişmesine sıcak baktığı kaydediliyor.
Eğer 270 rakamı doğruysa 311 rakamı da gelecektir. Burada psikolojik eşik 250’ydi çünkü. O aşılmışsa arkası çorap söküğü demektir.
*
AK Parti’de yumruklu/silahlı kavgaların yaşandığı kongre süreci diğer ilçelerde sakin geçti. Ancak aklımın almadığı konu Bayraklı’daki silahlı kavganın üzerinin tamamen örtülmesi… Eğer o silah CHP’de çekilmiş olsaydı medyanın tavrı aynı olur muydu?
Bu soruyu başta meslek büyüklerimiz olmak üzere herkese soruyor ve bugünlük susuyorum.