GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
26 Mayıs 2011 Perşembe

Bu seçim başka seçim!

Genel seçime 17 gün kaldı. Kararını veren verdi aslında.
Küçük bir kararsız grubu etkilemek için bunca gösteri. Küçük dediğimiz yüzde 3-5’lerle ifade ettiğimiz kitle için tüm kapışma…
Yüzer-gezer dediğimiz ‘kararsız’ kitlenin yüzde 3’lük 5’lik oyu bu ülkenin kaderini değiştirebilir tabi ki.
O nedenle küçümsememek gerekiyor.
 
Bu seçimi diğerlerinden ayıran çok temel özellikler üzerinde duracağız bugün.
Önemli bir kitleye göre bu seçim öncekilerden farklı.
Hem de çok farklı.
Meseleye muhalefet cephesinden bakanlara göre bu seçim ülkenin kaderini belirleyecek. Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi ile birlikte Türkiye geri dönülmeyecek bir yola girecek.
İktidar cephesine göre ise bu seçim ‘ustalık’ döneminin başlangıcı…
2023 projeksiyonunda Türkiye büyük yatırımlarla tanışacak, Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği ‘Muasır medeniyetler seviyesine’ çıkacak.
Ama bu seçimi öncekilerden farklı kılan tek şey muhalefet ve iktidar cephesindeki tezat görüşler değil elbette.
Asıl fark kullanılan dilde, üslupta ve de yöntemde gizli.
Çünkü ilk kez bu kadar belden aşağıya indi siyaset. Bir siyasi partinin baraj dışı kalması için her türlü manevra yapıldı. Komplo, şantaj ürünü kasetler çekilip kirli ellerce servise konuldu. Hem emniyetin hem de istihbaratın gözlerinin içine baka baka…
Şimdi soruyorum.
Eğer ‘farklı ülkücülük’ gibi herhangi bir ‘naylon site’ üzerinden aynı şantaj Başbakan Erdoğan’a yapılsaydı?
Bir ay öncesinden ilan etselerdi şantajı. Falan tarihte açıklayacağız’ deselerdi…
Ne olurdu?
Ne olacağını ben söyleyeyim.
O site iki gün içinde yerle yeksan edilir, her taşın altına bakılmak suretiyle suçlusu/sorumlusu bulunur, kamuoyuna ilan edilirdi. Zannedildi ki kasetler MHP’yi baraja takacak.
Herkesin hesabı olabilir. Burada unutulan Allah’ın da bir hesabının olduğudur. Her zaman evdeki hesap çarşıya uymaz. Uymadı da.
Burada milli istihbaratın, emniyetin hatta hükümetin suçu, aleni bir tezgâhı dağıtmak yerine izlemek, uzaktan bakıp sessiz kalmak oldu.
 
Bu seçimi diğerlerinden farklı kılan önemli bir etmen de vaatlerde, projelerde gizliydi.
Hatırladığım tüm seçimlerde halkın gündemi hiç bugünkü kadar masaya yatırılmamıştı. Burada CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakkını teslim etmek gerekiyor.
Yoksulluk üzerinden ürettiği projelerle (her ne kadar projeler sorgulansa da) halkın gündemini seçimin ana gündemi haline getirmeyi başarmıştır.
*
Muhalefet ağırlıklı olarak dar gelirle kesimler üzerinden oy kazanmayı planlarken iktidar ağırlığını şehircilik ve ulaşım projelerine vermek durumunda kaldı.
Muhalefetin ürettiği projeleri ‘palavra, bol keseden’ diye niteleyen Başbakan Erdoğan’ın seçim beyannamesinin ağırlığı kentlerin özellikle de büyük kentlerin irili ufaklı projeleriyle dolu. İstanbul için ‘Kanal İstanbul’ gibi ‘çılgın’ proje üretip iki dev şehir sözü veren Başbakan dün Ankara’yı proje yağmuruna tuttu. 2 Haziran günü de yine Ankara’dan İzmir projelerini açıklayacak. Muhalefet halkın gündemiyle iktidar kentlerin gündemiyle meşgul…
Bu açıdan da bu seçim öncekilerden farklı…
*
Ve seçmenin algısı… Kimilerine göre halk her türlü siyasal mesaja kapalı. Dahası rengini belli etmiyor. Partileri, liderleri korkutan da bu… Yapılan anketlerde bazı veriler ortaya çıksa da halkın gerçek düşüncesini saklama ihtimali hiçbir dönem bu kadar korkutmamıştı.
İzmir’de ‘AKP’liyim’ demeye korkan halk Anadolu’da ‘CHP’liyim ya da MHP’liyim demeye’ korkuyor.
Kimilerine göre seçmenin kafası karışık. Bazı anketlerde CHP’ye de oy verebilirim diyen AKP’liler kadar MHP’yi kurtaralım, CHP doğuya kaydı’ diyen CHP’lileri görüyoruz. Hakkâri’de Başbakan’ı protesto eden belediye başkanı, BDP’lilere seslenen CHP Lideri…
 
İzmir özeline gelirsek;
AK Parti’nin iki bakanından biri projelere bakarken diğer siyasete bakıyor. Binali Yıldırım’ın kente ilişkin projeleri takdir görüyor. Bakan Günay’ın İzmir’e ve İzmirlilere yönelik tespitleri/tenkitleri ortamı biraz olsun geriyor.
Tespitlerinde/tenkitlerinde haklı olmasını hiç tartışmayan İzmirli Günay’ın yeni geldiği kentte önüne gelenle kavga etmesine anlam vermeye çalışıyor.
Çevre Yolu, hızlı tren, tüp geçit, kentsel dönüşüm gibi projeler ise Binali Yıldırım’a kalıyor.
AK Parti’nin çok şey beklediği İlknur Denizli hala kendisinden beklenen çıkışı yapabilmiş değil. Denizli, topa girmeye, ikili mücadeleye henüz hazır değilmiş görüntüsü veriyor.
Kalan günlerde ne yapacağını ben de sizler kadar merakla bekliyorum.
 
CHP’de ithal adaylar kente alışmaya başladı.
Yanlış bölgeye yazılan adaylardan Mustafa Moroğlu, oldukça hırslı bir görüntü sergiliyor. Moroğlu’nun bölgesine kaydırılan Erdal Aksünger’in de oldukça aktif olduğu söylenebilir. Mehmet Ali Susam ve Alaattin Yüksel’in de tempo arttırdığı seçimde Dr. Aytun Çıray da beklenenin çok üstünde bir katkı sağlamaya başlamış durumda.
 
Bağımsız adaylara gelince… ‘İzmir’i PKK’lılardan kurtaralım’ diye sağa sola ilan verip, broşür bastıran Dr. Tuncer Sümer’i saymazsak fena gitmiyorlar.
Cumhuriyet Güçbirliği adayları Doğu Perinçek ve Yaşar Müjdeci’nin yoğun gayreti, Tarcan Ülük’ün enerjisi görülmeye değer. BDP destekli adaylar ağırlıklı olarak çeperlerde çalışırken, kimilerine göre İzmir, ilk kez bağımsız çıkarmaya da yakın.
Bağımsız adayların bir bölümü CHP’nin 7 ve 8. sıra adaylarını korkuturken, BDP destekli olanlar da AKP’nin 5 ve 6. sıralarındakini ürkütüyor.
 
MHP ise kaset skandallarının yarattığı mağduriyet ve CHP’nin Güneydoğu politikası sonrası İzmir’de umutlanmış görünüyor. CHP’nin ulusalcı kanadından oy ve destek bekleyen MHP, kasetli şantajların özellikle kentlerde ters tepeceğine dönük inançla hırslanmış durumda. Üçüncü sıra adayları Müsavat Dervişoğlu ve Neslihan Çelik’in Ankara umudu artarken, partinin İzmir’de 2007 çıtasının üzerine çıkmasına artık kesin gözüyle bakılıyor.
 
DEVAM EDECEK…