GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
13 Mayıs 2011 Cuma

Fazla oluyorsun Aziz Bey!

Büyükşehir ve ilçe belediyelerine yönelik operasyonun detayları ortaya çıktıkça Başkan Kocaoğlu’nun ‘dürüst’ sıfatını bedavaya/haybeye almadığı da ortaya çıkıyor. Otopark ihalesini iptal edip, ‘belediye şirketi’ İZELMAN’da bırakan ve ‘Mafyayı otopark işine sokmayın’ talimatı veren Kocaoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’nun Ödemiş Mitingi için gerekli olan ‘özel güvenlik’ ihtiyacı için ‘parasını cebimden ödeyeceğim’ talimatı vererek dinlemeye takılması anlayan için derin anlamlar ifade ediyor aslında.
Bir haftadır operasyonda tutuklanan ya da gözaltına alınanların polis/savcılık ifadelerini okuyorum. Dişe dokunur bir şey bulmaya çalışıyorum.
Sinema/tiyatro ve de konser organizasyonları dışında pek de altı dolu değil operasyonun… En azından medyaya sızdırılan belgeler üzerinden değerlendirdiğimizde üç beş konser organizasyonunda yapılan usul hataları üzerinden yürüyor iş. Eğer operasyon Aziz Başkan’ı frenlemek, yavaşlatmak için yapılmışsa beyhude… İzmir’in başkanının geri vitese almaya ya da frene basmaya niyeti yok.
Bugün Ödemiş’teydi. 4 yıldır anlaşmalı tarım yaptığı, İzmir’in park bahçelerine dikilen fidanları üreten Bademli Fidancılık Kooperatifi’nde… Yeni bir anlaşma imzaladı Kocaoğlu… Hem fidan hem zeytinyağı hem ayran hem de yoğurt alımı için Ödemişli çiftçiyle masaya oturdu Kocaoğlu…
Ve törende şöyle konuştu: “Ben dürüst olmaya devam edeceğim. Onurumu, şerefimi, haysiyetimizi, soyadımı koruyarak yoluma devam edeceğim. Güneş balçıkla sıvanmaz. Alnım açık, yüzüm pak. Geldiğim yer belli, gideceğim yer belli. Sadece ve sadece izzet-i nefsim için, sadece bir hoş seda bırakmak için çalışıyorum ve buna devam edeceğim”
**
Seferihisarlı/Gümüldürlü üreticiden mandalina almak, köylü kooperatifinden fular/zeytinyağı almakla suçlanan Aziz Başkan, Bayındırlı çiftçiden çiçek almayı, Tireli köylüden süt almayı sürdürüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmirli üreticinin ürünlerini satın alarak, et/süt/yumurta/şeker dahil neredeyse her şeyi ithal etme eğiliminde olan hükümete de ders veriyor aslında. Sözleşmeli tarım yaparak hem belirli bir bölge için bile olsa tarımı planlamış oluyor hem de garanti alımlar yaparak desteklemiş…
‘Keşke hükümet de aynısını yapsa’ diyor insan. Tarımı planlayıp, geçmişte olduğu gibi sözleşmeli üretimlerle çiftçiyi yönlendirebilse…
**
İzmir ne kentidir diye sorduğumuzda karşımıza, “Sanayi, ticaret, turizm ve tarım” yanıtları çıkıyor. Aziz Başkan’ın özellikle ‘Tarım kenti İzmir’ için yaptıkları hem takdire şayan hem de örnek alınacak nitelikte.
Takdir etmek örnek almak şöyle dursun, ‘özel yetkili’ savcılarla üzerine gidiyoruz.
Ama görünen o ki Kocaoğlu’nun geri adım atmaya da niyeti yok!
Ödemiş İzmir’e 150/200 kilometre ötede… Ve de Büyükşehir sınırları dışında.
Büyükşehir’e süt veren Tireli köylüler de öyle… Nergis satan Karaburunlu çiftçiler de.
Hatta Kiraz’daki tarımsal kalkınma kooperatifiyle bile iş yapan Kocaoğlu, İzmir’in sınırlarını aşıp Manisalı çiftçilerin ürünlerine de sahip çıkıyor. Kemalpaşalı kiraz üreticisinin sorunlarına el atan, Menderes/Seferihisarlı mandalina ürecisinin fazla üretimini okullarda eriten, hayvan ürecisinin, çiçekçinin, seracının derdine derman olan Kocaoğlu, kentin neredeyse tamamında köylünün/çiftçinin de başkanı olma misyonunu sürdürüyor.
 Hem de her şeye rağmen!
Sanıyorum biraz fazla oluyor.
*
Seçim çalışmalarını sürdüren iki bakan AK Parti’nin en büyük silahı… Partinin güvendiği silahlardan biri olan İlknur Denizli henüz topa girmedi. Bir süredir hem teşkilata hem adaylığa alışmaya çalışan Denizli’nin, Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyondan da etkilenmemesi mümkün değil.
Bir dönem danışmanlığını yürüttüğü Aziz Kocaoğlu’nun başına gelenlerden üzüntü duyduğunu tahmin etmek de güç değil. İlknur Hanım’ın bugün/yarın haber/mesaj bombardımanına başlayacağını tahmin ediyorum. İkinci yarı oyuna girip maçın skorunu belirleyen forvetler gibi son bir ayda yani halkın seçim sath-ı mahalline girdiği dönemde Denizli’nin mesajları yerini bulabilir.
Mesaj vermek için doğru zaman bu zaman çünkü.
Bakanlara gelince;
Binali Yıldırım ya da nam-ı diğer ‘Bay Proje’ kabinenin ağır ağabeyi olarak üzerine düşeni yapıyor. İzmir ekibinin kaptanı pozisyonundaki Yıldırım önümüzdeki günlerde açıklayacağı yeni projelerle adından söz ettirecek gibi…
Ertuğrul Günay ise biraz gerginleşti. Kente ayak bastığında kendisine ‘dönek’ yakıştırmasında bulunan bir dönem yol arkadaşı Alaattin Yüksel’e yanıt verme gereği duymayan ve ‘Kavgaya değil hizmete geldim’ diyen Günay’ın Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu’na ’12 Eylül Artığı’ demesini doğrusu yadırgadım.
Tütüncüoğlu’nun 12 Eylül Albayı olarak yarımadanın belediye başkanlığını yaptığını bilmeyen yoktur. Ama ‘artık’ ifadesi/ibaresi özür dilemeyi gerektirecek kadar ‘ağır’ bir söz olmuştur. Heykele ‘Ucube’ diyen Başbakan’ı düzeltmek isteyen ‘Kültür Bakanı’nın belediye başkanına ‘artık’ demesini hem yadırgadım hem de Baykalcı Tütüncüoğlu ile geçmişten kalan bir hesaplaşma gibi algıladım.
Doğrusu İzmir’in kavgaya/polemiğe değil projeye ve hizmete ihtiyacı olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum Sayın Bakanlara, adaylara…