GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
7 Şubat 2014 Cuma

Ajitasyon mu yoksa motivasyon mu

Hiç düşündünüz mü, kitleleri harekete geçiren en önemli etmen nedir?
Motivasyon mu daha etkilidir yoksa ajitasyon mu insan kümelerini belli bir yöne sevk etmek için daha elverişli araçtır?
Hangisi?
Gelin biraz felsefe yapalım;
Tek bir bireyi harekete geçirmek için onun duygularını mı sömürmek daha etkilidir yoksa onu eyleme teşvik edecek bir ödül vaat etmek mi?
Örneğin, kilo sorununuz var diyelim. Kilo veremediğiniz için sağlığınızı ne kadar tehlikeye attığınız ya da estetik olarak ne kadar nahoş göründüğünüz vurgulanırsa mı kilo vermek için kolları sıvarsınız?
Yoksa kilo verdiğiniz takdirde eşiniz size çok istediğiniz bir şeyi alırsa veya çok istediğiniz bir şeyi yerine getirirse mi?
Kanımca, iyi eğitimli olmayan bireyleri belli bir eylemde bulunmaya iten en büyük dürtü motivasyon odaklı olmasıdır. Nitekim hayvanlar terbiye edilirken de motive edici ödüller birinci derecede göz önünde bulundurulur.
Ancak çok iyi eğitimli ve bilinçli bireyler, belirli koşulları değerlendirerek yani akıl süzgecinden geçirerek tercihlerini belirlerler.
İyi eğitimli olmadığı için bilgisi ve dolayısı ile dünya görüşü sınırlı bireyler için ise ödül, belli bir yönde karar vermesini sağlamak için çoğu zaman yeterlidir.
Bu önerme kitleler için de söz konusudur.
Kitleleri herhangi bir konuda istediğiniz kadar ajite edin; kitleleri elde edecekleri bir çıkar ya da beklenti vaadi ile aynı konuda ikna edecek bir başkasının çıkması karşısında başarılı olmanız çok zorlaşır…
Öyleyse iki seçeneğimiz var:
1-      Kitleleri ikna etmek istediğimiz konularda iyi eğitmek ve bilinçlendirmek ki; bu çok zaman alıcı ve uzun süreçlere yayılarak, çok emek harcanarak yapılacak bir iştir.
2-      Kitlelere somut yani gözle görülür, elle tutulur vaatlerde bulunmak ki; bu da kısa sürede ve kolay erişimli olmalıdır.
Birinci şık kısa sürede gerçekleştirilemeyeceğine göre ikinci şık daha mantıklı görünüyor.
Ancak buradaki problem de kitlelerin hemen elde edebilecekleri somut beklentilerini nasıl ve hangi kaynakla karşılayacaksınız?
Eğer imkan ve kaynaklarınız varsa ne ala…
Ama yoksa!
İşte tam da burada siyaset sanatı devreye giriyor.
A şıkkı; sahte vaatlerde bulunmak
B şıkkı;  kaynak ve imkan yaratacak kişi ya da olanaklara başvurarak onların yardımını istemek.
Şimdi önümüzdeki yerel seçimler yaklaşırken her belediye başkan adayı şapkayı önüne koyup düşünmeli.
Seçmenlerini ikna etmek için muhalefeti yeren ajitasyon mu yapmak daha etkili olur yoksa motive edici vaatler mi?
Vaatlerini gerçekleştirecek kaynakları var mı?
Sahte vaatlerde mi bulunacaklar yoksa kaynak yardımı isteyecekleri bir güvendikleri mi var?
Seçmene gelince; makarna ve kömüre talimliyseniz sorun yok…
Ama beklenti çıtasını daha ulvi değerler için yüksek tutacaklar için sadece iki yol var;
ya kitlelerin eğitilerek ikna olmalarını beklemek ya da adayın sağlam kaynaklara sahip olduğundan emin olmak.
Her ikisi de mümkün değilse bu sefer ben ajitasyon öneririm.
Bol bol, karşı adayı yeren ajitasyonu bizzat kendileri yapsın. Hiç olmazsa deşarj olurlar!