GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
25 Nisan 2022 Pazartesi

Yerli ve milli köylü

Vatandaşın her kesiminde gayr-i millilik olabilir ama köylüde asla! Oldum olası köylü yerli ve millidir. Savaş mı çıktı asker kaynağımız bellidir, köyler.

Ekonomik bir kriz mi var ilk eldenfedakârlık yapacaklar da köylülerdir.

Köylü denince ilk akla gelenler bağ, bahçe, tarla ve hayvancılıkla iştigal edenlerdir.

Sonradan keşfettiğimiz ise köyünü terk edip atölyelerde ve fabrikalarda ucuz işçi olanlardır.

Köylü hakketen milletin efendisidir!

Şimdiye kadar hep en alttakiler oldular amabiz yine köylünün efendi olduğunu söylemeye devam ettik.

Yanlış anlamayın bir kez dahi efendi olamamış insanların efendi gibi övgüye mazhar olmaları sizce de garip değil mi?

Mustafa Kemal Atatürk’ün köylüyü “milletin efendisi” olduğunu ilan etmekle kalmadı.

- % 25 aşar vergisini sıfırladı.

- Köy okullarına yabancı okullardan daha ileri bir müfredat hazırlattı, okullaşmaya büyük önem verdi.

- Köylüyü kızlı erkekli okumaya teşvik etti.

- Okuma yazma seferberliğine köylüyü de kattı.

- Modern tarım aletleri köylere girdi. Modern üretim başladı.

- 1932 – 34 gibi dünya ekonomik krizi yıllarında şehirlerde 17 fabrika kurdurdu.

Atatürk, köy yaşamını çocukluğunda az çok tanımıştı. Zorlukları biliyordu.

Sanayi çağında ülkenin asker kaynağı ve en önemli gelir kaynağı köy ekonomisiydi.

Yerlilik ve millilik köylüdeydi.

Çalışkanlık da köylüdeydi.

Yağışlar gecikse veya fazla yağsa ürünü heba olan da köylüydü.

Tarım gibi hayvancılık da ilkel yöntemleri modern tarıma dönüştürmek için çaba gösteriyordu.

Buna rağmen köylerde istihdam edilen çiftçileri bekleyen bir tehlike yok muydu?

Vardı!

Çare neydi?

***

Avrupa bu süreci bizden çok daha erken zamanda yaşamıştı. İşin nereye varabileceğini izleyip yerli ve milli köylümüze bir istikamet çizmeye çalıştık.

Bunu da yaptık.

Tarlada ve merada çile dolduran yerli ve milli insan kaynaklarımızı 1950’den sonra yeni yeni sanayileşmeye başlayan büyük kentlerde gece kondu sakini ve ekonominin ucuz işçisi yaptık.

Ağır şartlarda az yiyip çok çalışan bu insanların, işçi ve köylü partileri dışında dostları olmadı.

Kentin egemenleri ise seçim zamanı oy deposu, sonrası ise şikâyet kaynağı oldular.

Neden zenginler değil de köylüler ve işçiler yerli ve milli insan kaynağımız oldu?

Neden seçim zamanı övgü dolu sözlerle hatırlanan köy insanı, seçimden sonra ekonominin üzerindeki en büyük yük oldu?

Sizler unuttuysanız bizler unutmadık.

Ülkemin semalarından hiç eksik olamayan ekonomik kriz şimdilerde sağanak halinde ayrım yapmaksızın insanların üzerine bigüzel yağıyor.

Bazen kar ve tipi bazen de sağanak yağmur ve dolu olarak.

Koşullar nasıl olursa olsun sosyal sermayemizin en altındakilerihep köylüler oldu.

Ama son 20 yirmi yılda ezildiği kadar hiçbir dönemde ezilmediler.

Kıyamet kopsa, seçim falanolsaköylü köylüdür, çilesi de devam edecektir.

Bu iş bu kadar kesindir.