GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
8 Temmuz 2023 Cumartesi

Yaşasaydı şu halimizle bile hepimizi güldürürdü!

Geride bıraktığımız Pazartesi…

(03 Temmuz)

O’nsuz 23’üncü yıla mendil salladık…

İnanılacak gibi değil…

Sanki…

Bizi bırakıp giden O değil…

Hala…

Eski filmlerinin üstünde “altın tozu” duruyor…

Aramızda…

O’nun aynı filmini 10 kez seyreden bile vardır…

Hatta…

İddia ediyorum…

Yaşasaydı…

Bugünkü halimizle(!) bile gülmeye devam ederdik…

***
Her gece en az birTV kanalında…

30 yıllık filmleri gösteriliyor…

Çocuklar yatağa gitmiyor; film sona ermeden…

Ve biz hala milyon kere izlemiş olsak bile…

Yine gülüyoruz…

Bi’ferahlık doluyor akşamları…

Hem eve hem içimize…

Zamlardan… Siyasetten… Geçim sıkıntısından…

Hırgür’dan… Cep delik, cüzdan delik halimizden… İşsizlikten…

Kısacık bi’zaman dilimi de olsa…

Uzaklaştığımız için mutlu oluyoruz…

***

Şaban’ı hiç tanımayan…

Minikler bile kahkahadan kırılıyor…

Oysa…

Kemal Sunal’ı kanlı-canlı hiç görmemişler…

Zerre kadar tanımıyorlar…

Sadece filmlerini izleyerek büyümüşler…

Eh, boy atarken de ister istemez hayranı olmuşlar…

Nasıl bir kalplere yerleşmektir bu?

Eeee…

Efsane dediğin, böyle oluyor demek ki…

***

56 yaşında uçtu gitti, bu dünyadan…

Yaşasaydı…

Yaklaşım 100 gün sonra 80’li yaşlara kanat çırpacaktı!

Ve eminik…

O tonton haliyle bile bu milleti…

Güldürmekten altına işetirdi; kesin!

***

Kapıcılar Kralı… / Hababam Sınıfı… / Çöpçüler Kralı… / Kibar Feyzo… / İnek Şaban… / Zübük… / Davaro… / SalakoTosun Paşa… / Süt Kardeşler

O’nun her filmi hafızalarımıza kazındı…

Filmlerdeki repliklerini bile ezberledik…

Zaten bi’şi söylemesine bile gerek yoktu…

Mimikleriyle güldürürdü…

Bir insan…

Öldükten 23 yıl sonra bile…

Bu kadar mı hasretle aranır?

***

30 yılda 82 filmde oynadı…

Gişe rekorları kırdı…

Yapımcılar zengin oldu; o “halk adamı” sıfatını hiç bırakmadı…

Liseyi 11 yılda bitirmişti ama sadece haylazlıktan değil…

O sırada Kenterler’de sahneye çıkıyordu…

Babasından çok dayak yediğini hiç saklamadı…

Ailesinin ekonomik durumu iyi değildi…

Bir süre elektrik ustasının yanında çıraklık yaptı…

Hep şunu derdi:

“Her şeyin yokluğunu çekiyorduk… Ama işte o yokluklar, Kemal Sunal’ı yarattı… Ben tek değildim, o devrin insanları hep böyle yetişti… Benim çocuğum ileride beni beğenmeyecek… Gittikçe kültür seviyesi yükselecek, bunu kimse durduramaz... Bir de, galiba belli bir sıkıntıdan gelinince bir yere ulaşılıyor…”

***

O’nu sinemaya…

Rahmetli Zeki Alasya kazandırdı…

Efsane yönetmen Ertem Eğilmez ise…

“Şaban”ı bir nakış gibi işledi…

“Tatlı Dillim” ilk filmiydi…

Koca filmde sekiz kez ancak görünüyordu ama…

Ama O perdeye geldiğinde…

Seyirci gülmekten koltuktan düşüyordu…

Türk Sineması’nda yarattığı “Salak” tipi…

İşte böyle ortaya çıktı…

Kendisini hep…

Çok az konuşan, “soğuk” bir adam olarak tarif ederdi…

Ama milyonlarca hayranı…

O’nu gördüğü anda kahkahayı basıyordu…

Şaban adı…

“Hababam Sınıfı” filmi ile başladı…

Bi’daha da “Şaban” etiketinden kurtulamadı…

Yolda O’nu görüp de…

“Şaban” ya da “Salako” diye seslenenlere hiç kızmadı…

Hatta hoşuna bile gitti…

***

Ve belki de ilk kez öğreniyorsunuz…

Kemal Sunal…

Filmlerinde hiç kendi sesini kullanmadı…

O’nun efsane repliklerine…

Bir başka aktör…

70’li yıllardaki gençlik filmlerinin değişmez yakışıklısı…

Cemil Can Bıçakçı şahane sesiyle can verdi…

Üstelik…

Çok yakıştı; çok yakıştırdı…

Cemil Can Bıçakçı…

Şimdilerde 78 yaşında ve hukukçu…

***

Küfürlü, argo konuşmalar O’na çok yakışıyordu…

Yolda O’nu durdurup…

“Ölümü gör, bi’kere Eşşekoğlueşek de…” diyen kadınlar bile vardı…

Antalya Film Festivali’nde…

“Kapıcılar Kralı” ile en iyi erkek oyuncu ödülünü alınca şaşırmıştı…

Çünkü…

O tarihe kadar böylesi ödüller hep…

Yakışıklı, saçları briyantinli jönlere veriliyordu…

***

Gül Sunal’dan başka kadına asla aşık olmadı…

Aralarında büyük bir sevda vardı…

Gül Sunal hala…

Eşinin cenazesinde yakasına iğnelediği fotoğrafı…

Rengi solsa da cüzdanında taşıyor…

Sevdikleri ortak şarkı ise…

Gül Hanım’ın hala kulaklarında:

“Elbet Bir gün Buluşacağız…”

1975’te evlenmişlerdi…

Nikah memuru Kemal Sunal’ı görünce…

Gülmekten nikahı kıyamamış, düşünün artık!

***

Film çevirdiği sürece en yüksek vergi ödeyen…

Aktör olarak tarihe geçtiğini bilir miydiniz?

Mesela…

Milyonları güldüren adam sadece neye gülerdi, hiç merak ettiniz mi?

“Yolda yürürken düşen birine!”

Sadece rakı ve viski içerdi…

Ama yanında da…

Mutlaka sulu ekmek ayvası olacak...

Başka mezeye gerek yok…

***

Çok teklif geldi ama, bazı sanatçı arkadaşları gibi…

Politikaya atılmayı hiç düşünmedi…

Ancak…

Başarılı bir tiyatro sanatçısının…

İyi bir politikacı olacağına inanırdı…

Hep sanatçı olarak yaşamını sürdürmeyi arzuladı…

***

Yüzme bilmediği için asla vapura binmezdi…

Bir de uçak yolculuğundan çok korkardı…

Kadere bakın ki…

Hayatında daha önce hiç uçağa binmeyen Kemal Sunal…

Takvimler, 3 Temmuz 2000’i gösterirken…

“Balalayka” filminin çekimleri için Trabzon giderken…

İlk kez oturduğu uçak koltuğunda…

Kalp krizinden hayatını kaybetti…

***

Bitiriyoruz…

İki önemli ayrıntı ile…

Birincisi O’nun ağzından…

Sanki bugünleri 40 yıl önce görmüş, hissetmiş gibi:

“Ben, oyunculuk türümde değişiklik istemiyorum… Halkı şaşırtmaya lüzum yok... Amacımız güldürmek... Halk da bunun için geliyor… Belli bir ekonomik bunalımda zaten… Kendini unutmaya geliyor… Hani bir kesim vardı, (Aman Türk filmi seyretmem…) diyen… Onlara da, ben Türk filmini seyrettirdim, sevdirdim… Hala da seyrettiriyorum… Ne güzel, di’mi?”

İkincisi, eşi Gül Sunal’ın ağzından…

“Kemal, Devlet Sanatçısı değildi… Herhangi bir partiyi, medya kuruluşunu arkasına almadı… Onun arkasında hep halk oldu, bağırlarına bastılar… Kemal’in sayesinde Türkiye’nin en kalabalık ailesi olduk… Hala Kemal sayesinde çok güzel bir hayat yaşıyoruz…”

*** 

Çok doğru… Çok acıklı… Çok gönül kırıcı…

Bu güzel ülkede…

Akıllara geldikçe…

Renkli törenlerle “Devlet Sanatçısı” unvanları dağıtılıyor…

Aralarında kimler yok ki…

Ayla Algan’dan, Ayten Gökçer’e… Barış Manço’dan, Türkan Şoray’a… Hülya Koçyiğit’ten, Metin Akpınar’a… Özdemir Erdoğan’dan, Zeki Alasya’ya… Orhan Gencebay’dan, Ajda Pekkan’a… Şener Şen’den, Gönül Yazar’a…

Bi’tek kim yok o listede?

Kemal Sunal…

Neden?

Filmlerinde en tatlı haliyle…

“Eşşekoğlueşek…” dediği için mi acaba?

Aslında, Kemal Sunal…

Bu milletin sonsuz sevgi çemberi ile “koruma” altında…

Ve…

Bakın buraya yazıyorum…

20 yıl sonra da…

İzlenme rekorları kıracak…

Nokta…

Hamiş 1: İbretlik hikayedir; eşi Gül Sunal anlatıyor: “Kemal'e Antalya’dan bir inşaat firması reklam yüzü olmasını istedi ve karşılığında yapacakları evlerden bir tanesini kendisine hediye edeceklerini teklif etti… Kemal Sunal bunu reddetti… “Neden kabul etmedin, ne güzel Antalya'da evimiz olurdu” gibilerinden bir cümle kurdum… Kemal, bana şöyle karşılık verdi: “Yarın bir gün o evler yıkılırsa ve insanlar ben reklamında oynadığım için bana güvenip o evleri aldılarsa ben vicdanıma nasıl hesap veririm öyle bir durumda?”

Hamiş 2: Kemal Sunal karakterinin temel özelliği şudur ki; tez konusu olmaya bile namzettir… Neden? Çünkü, başarılı oyuncunun canlandırdığı karakterlerin genel özelliği, haksızlıkların karşısında duran, iyiliği ve saflığı yüzünden başına sürekli iş açılan, zekasıyla kötülerle mücadele eden ve insanlara doğru yolu gösteren, üstelik daima “gülen” adamdır…

Sonsöz: “Gençliğin aynada göremediğini, yaşlılar bir tuğla parçasında okurlar… / Hz. Mevlana…”