GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
1 Ekim 2021 Cuma

Uygarlığın getirdikleriyle yüzleşmek

Kapitalist sistemde toplumsal gelişme ve ilerleme; mülkiyet, piyasa ve iktidar ilişkilerinin hariminde gerçekleşti. 

Ve kapitalizmin 500 yıllık tarihsel varlığı, toplumsal hayatın ölçülere, mekanlara, bilinebilirliğin sınırlarına sığdırılmasını gerekli kıldı. Aydınlanmanın hikmeti…

Sistemin bütün parametreleri, doğumundan ölümüne insanı sistemde tutacak dinamikleri işletmeye odaklıdır. İnsan varlığına yüklenen anlam, iktidar toplumları ve hiyerarşiye odaklı akılla mütecanistir.

Hayatı bir gösteri olarak topluma sunan gökyüzünün ve yeryüzünün efendilerinin indinde, toplumsallaşan insan, iktidarı sürgit mümkün kılandır.

Uygarlığın mülkiyet fikrinin ortaya çıkışıyla başlayan on bin yıllık hikayesinde insanlığın başına gelenler hakkında, sistemde tarihsel çöküşün başlamasıyla nihayet fikir sahibi olmaya başladık;

“Uygarlık” dediğimiz, tabiata hükmetmek için yaptıklarımız ettiklerimiz… Ve tecrübeyle sabit, hükmedilemiyormuş.

Yerleşik toplum, üretim, biriktirmek, sosyalleşmek, iktidar ve üretim ilişkileri derken sanayi toplumuyla zirveyi gören insanlık, 100 yılda, uygarlık zamanlarının erken sonunu getirdi.

Şimdi, insan türünün yeni normali tanımlanıyor. Görüldü ki tabiatı tepe tepe kullanmak mümkün değilmiş.

Fakat insanın tabiata hayvanlar gibi teslim olması da mümkün değil. Nihayetinde insan zeki bir yaratık... Ne yapar eder tabiatla itişir.

O halde, insanlık yeni normali nasıl belirleyecek de sistem yeniden dengeye gelecek veya yeni sistem kurulacak?

Kanımca, vazgeçmeyi öğrenmekle başlayacak büyük değişim.

Vazgeçemediklerimiz, insani kötülüğün karinesidir.

Uygarlığın getirdikleriyle yüzleşmek için zorunlu geri sayım başladı.

İnsanlık açısından bu meselenin doğusu/batısı, ilerisi/gerisi yok.

Başka bir aklın ayak sesleri yaklaşıyor.