GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
13 Eylül 2021 Pazartesi

Sistem ‘kendine yeten’ insan istemiyor

Endüstri devriminin getirdiklerinden cesaret alan kapitalistler yeryüzünü gözüne kestirince, bilinebilirliğin, kontrol edilebilirliğin belirleyici rolü önem kazandı. Ve sistemin yönlendirdiği bilim tam olarak bu amaca hizmet etti.

Kayıt altına alınmış insanın ne zaman, nerede, ne yaptığı veya yapabileceği bilgisine, toplumları parmağında oynatmak isteyen muktedirlerin ihtiyacı vardı. Mesele, insanın gönüllü teslimiyete ikna edilmesiydi. Öyle de oldu…

Toplumsallaşmadan kitleselleşmeye insanı sürülere katan modern dünyanın efendileri, “sürüden ayrılanı kurt kapar” ilkesine sıkı sıkıya sarılan toplumları yönetmekte hiç zorlanmıyor.

Boş zamanlarını nasıl geçireceğini bilmek mi istiyorsun? Sistem senin için düşünüyor ve çözüm üretiyor. Tatil mi yapmak istiyorsun? Derdin eğlenmek mi? Öylesine zaman mı geçirmek istiyorsun? Piyasa hizmetinde… Hayata karış, dünya nimetlerini tüket, keyfine bak!

Tek koşul, kimin, nerede ve nasıl giyineceğine, nasıl eğleneceğine, nerede vakit geçireceğine karar veren irade önünde eğilmek...

Acı bilgi; sistemin ideal insanı için asıl mesele, görünmektir. Görüntü ve gürültü çağının tüketim öznesi olarak insan, sahiciliğini yitirmiştir.

İçlerin dış olduğu, insanın satıhlaştığı, derinliklerin yok olduğu zamanlardayız.

Sistem, insanın biricik olduğu gerçeğini yadsıyor; kendine yetebilen “ben” ile sorunu var. Çünkü “ben” biat etmeğe yatkın değil. Fakat kalabalıklara karışıp “biz” olduğunda, yönetilebilir munis ve itaatkâr bir insana dönüşüyor.

Yetersizlikle malul ‘kendine yetemeyen’ insan, kitlesel hareket etmeye yatkındır. Seçimler vasıtasıyla rızası alınan yurttaş, yönetimlerin güdümünde, kitleler halinde götürüldüğü yere gider.

İnsanlığın güdülmeye itiraz etmişliği de var. Ancak bütün isyanlar, yeryüzü ve gökyüzü efendileri tarafından bastırılmıştır. Daha sonra da sistemin efendileri o isyanlardan efsaneler ve sanat üretmiş, piyasaya sunmuştur. İyi para kazandırdığı muhakkak…

Kendine yetebilen insan muktedirdir fakat aynı zamanda, “muktedirim ama yapmam” diyebilen, kendini bilen insandır.

“Muktedirim ama yapmam” diyen insana hükmetmek imkânsız olduğundan, sistemin efendileri o insanı sevmez, istemez.

O insan ki önemli değildir; sadece değerlidir.