GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
23 Ocak 2010 Cumartesi

Uğur Alacakaptan ile bir cumartesi sabahı’…

Pazar günü Gaziemir Belediyesi’’nin düzenlediği Uğur Mumcu ile ilgili hukuk, demokrasi ve medya panelinin konuşmacılarından hukukçu Prof. Dr. Uğur Alacakaptan ile bu sabah saat 9.30’’da röportajım vardı. ’¶
Uğur Hoca ile kaldığı Balçova Termal Tesisleri’’nde buluşmak üzere evden çıkarken son anda göz attığım haberlerde, ’‘2. Ergenekon davası’’nın tutuklu sanıklarından Esenyurt eski Belediye Başkanı Gürbüz Çapan’’ın serbest bırakıldığını öğrenince, doğrusu iyice heyecanlandım.
Gazetecilikte biraz da ’‘şans’’ gerektiğini bilenler anlayacaktır; ben bugün şanslı günümdeydim.
’“Ceza hukukunun tanrısı’” gibi sıfatlarla anılan, ’“yaşayan en büyük ceza hukukçusu’” olarak bilinen Prof. Dr. Uğur Alacakaptan ile sohbet etmek/röportaj yapmak, zaten şahsıma tanınan bir ayrıcalık/bir şansken’… Üstüne, müvekkili olan Gürbüz Çapan tahliye ediliyor ve bana da sıcağına sıcağına ’“ne dersiniz’” diye sorma fırsatı çıkıyor.
Soru dağarcığıma kaydettiğim (ama dava devam ediyor diye belki de yanıtlamayacağı) bir soruyu, böylece, anında sorma şansım oluyor. Nasıl heyecan duymam? 
 
Ergenekon davası detaylarını, en kısa sürede hazırlayıp yayınlayacağım (bence) muhteşem röportaja bırakarak, hemen röportaj girişini oluşturan Gürbüz Çapan’’ın tahliyesine ilişkin bölümünden başlıyorum.
 
5 dakikalık bir gecikme ile buluşma yerine gittiğimde, Uğur Hoca resepsiyonda bekleme koltuklarında yerini almış, çok sevdiği ve günde 4 fincan içtiği kahvelerinden ilkini keyifle tüketmiş, beni bekliyordu.
’“Özür diledim’” mahcubiyetle.
’“Neyse ki güzel, sevinçli bir haber aldım’” diyerek, affa uğradığımı söyleyince, röportajın başlama yeri belli oldu.
İşte, röportajdaki o bölüm:
 

 
’“Güzel, sevinçli bir haber aldım dediniz, öyleyse o haberden başlayalım. Ergenekon davasında yargılanan müvekkiliniz Gürbüz Çapan, dün gece yarısı tahliye edilmiş.’”
 
UĞUR ALACAKAPTAN: ’“Dün gece tahliye edilmiş. Sabah, Fikret (İlkiz) telefon etti, ondan öğrendim.’”
 
’“Nasıl bakıyorsunuz bu davaya? Ya da Ergenekon’’da ne görüyorsunuz diye sorayım?’”
 
ALACAKAPTAN: Ben bu davanın fuzuli olduğu yolundaki’… Aslında,
 
’“Bunu Ergenekon’’un tamamı hakkında mı söylüyorsunuz; Gürbüz Çapan ile ilgili mi?’”
 
ALACAKAPTAN: Şimdi siz bana müvekkilim hakkında sordunuz, onun hakkında cevap veriyorum. Aslında ben davaların hakkında konuşmam, konuşmamam gerekir. Hiçbir suçu yoktu. Zaten suçu olsaydı (1. Ergenekon davasında) İlhan Selçuk alındığında, onu da alırlardı. Sonra seçim büroları açıp tekrar belediye başkanlığına adaylığını koyacağını belli edince, apar topar aldılar. 2001’’de ulusal medya diye bilgi verdiği iddia edilen bir acayip adam var ya, haham mıdır nedir belli olmayan; onun iddialarıyla.. Sonunda onların olamayacağını çok iyi anlattığımızı zannediyorum. Dolayısıyla dava ne kadar gereksizse, dünkü sonuç da o kadar gerçekçi, doğru, hukukidir. Bunca ’“yazık zaman’”dan sonra sonuçlanmıştır.
 
’“Ergenekon davasında siz (ve Fikret İlkiz) İlhan Selçuk ve Gürbüz Çapan’’ın avukatısınız. Genel olarak dava hakkında konuşamaz mısınız?’”
 
ALACAKAPTAN: Şöyle söyleyebilirim. Ben bir ceza hukukçusuyum. Türkiye’’deki ceza hukukçularının en kıdemlisiyim. Bir avukat sıfatıyla olmasa bile, bir hukukçu sıfatıyla ve benden de beklendiği için, bu davanın adaleti gerçekleştirmekten çok, siyasi amaçlara yardımcı olacağı düşüncesiyle açıldığı kanaatindeyim. Hele o iddianamelerin, adaleti sağlamak isteyen bir kimsenin veyahut bir grubun oturup yazacağı bir şey olmadığı kanaatindeyim.
Mahkemeler, ilk 2500 sayfalık iddianameyi 10 günden daha kısa bir sürede kabul ettiler, nasıl okudular o kadar şeyi? Kaldı ki 400 küsur de klasör vardı. O klasördeki delilleri iddianame ile karşılaştırıp, doğru değerlendirilip değerlendirilmediğine bakmaları lazımdı.
Bu itibarla, aceleye getirme vardır.
Ve amacın bazı politik sonuçları sağlamak olduğu kanaati giderek yaygınlaşmıştır.
Hiç alakasız kişilerin hakkında dava açıldığı, zaman içinde görüldü. Sonra, gizli olması gerekenler, basına yansıtıldı. Basının bunu öğrenmesi için, mutlaka ya savcılığın, ya polisin, ya da ikisinin birden bu açıklamaları yapmaları gerekiyordu.
Bunlar çok ayıp şeylerdir. Suçtur. Ve bu suçun peşinden hiç kimse gitmiyor. Hiç kimse.
 
’“Gitmesi gerekenler?’”
 
ALACAKAPTAN: Savcı. Her şeyden evvel savcılardır canım! İstanbul Başsavcısı, Ankara Başsavcısı’… Bunlar ne güne duruyor? Ve Adalet Bakanlığı’’nın savcılara, dava açmaları için emir verme yetkileri var. Ama onlar, siyasetçiler, bu işin içinde görünüyor. Yani bir dava açılsa, bağımsız bir mahkemede yargılansalar, dünya kadar ceza almaları gerekir. Bu itibarla, inandırıcı olmuyor.
Bir de millette, tutuklu sanıklarda; çok zararlı bir kanaat yayılmaya başladı. ’‘Efendim, işte hükümet Doğu açılımı yahut Demokratik Açılım, Kürt açılımı içindedir, bunun sonucunda işte genişçe bir af zorluğu gözükmektedir. Bizi dengelemek için tutuyorlar. Biz burada rehineyiz. O zaman biz de kurtulacağız’’ gibi, hukuka çok yabancı, ama siyasetin göbeğinde ancak meşru neva bulacak bir takım düşünceler’… Bu çok zararlıdır tabii. Gürbüz’’ün duruşmasında da söyledim’… Bir Fransız yazar vardır, daha 19. asrın başında yazmış, bundan 200 sene evvel’…’”
* * *
Nüfus kütüğü Nazilli, doğum yeri İzmir olan Ege sevdalısı Prof. Dr. Uğur Alacaktan ile iki saat süren röportajımın ’“giriş’”iydi bu.
İki saat boyunca iki kasetin iki yüzünü dolduran bu görüşmeyi; ’“öğrencisi ve can dostu olan, Mamak Cezaevi’’nde aynı koğuşu paylaştıkları Uğur Mumcu ile ilgili anılarını, niçin adalet savaşçısı olduğunu, adaletin tanımını, bugünkü adaletin durumunu’”  ve pek çok anekdotu en kısa sürede okuyabilmeniz için, önümüzdeki günlerde tam mesai çalışacağımdan emin olun.
 
Kah gülümseyerek, kah hüzünlenerek, kah isyan ederek okuyacağınızdan da ben eminim’…