GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
8 Ocak 2010 Cuma

Tekel’’den Buca’’ya’… Söz dalaşı karın doyurur mu?

Son günlerde Tekel işçilerinin hak arayan sesine ilişkin görüşler, iki partinin popüler sesleri tarafından seslendiriliyor daha çok farkındaysanız’… Bülent Arınç ve Kemal Kılıçdaroğlu tarafından.’¶
Arınç, bir yandan kozmik oda ile ilgili komiklik yapmaya çalışan muhalefet liderine en az onun kadar ’‘sade suya tirit’’ esprilerle karşılık verirken; öte yandan, tekel işçilerine ilişkin cepheye cevap yetiştirmeye çalışıyor. Ve tabii yine aynı katur kuturlukla.
 
Ne diyor Sayın Arınç?
Tekel işçilerine destek veren CHP’’ye, ’“Sayın Baykal Tekel işçilerinin içerisine girme konusunda istekliyse, o zaman İzmir’’de CHP’’li belediyelerin işten çıkardığı, kışın ortasında ilaçsız, ekmeksiz, maaşsız kalan kendi belediyelerin işçilerini düşünsün’” diyor.
’“Tütünü öldüren yasaya Fazilet Partisi’’ndeyken karşı çıktığı,  4/C’’yi AKP’’nin icat etmediği/ kucaklarında buldukları’” gibi doğruları da söylemiyor değil Arınç ama’…
Bir doğru iki yanlışı taşımıyor işte.
’“4/C’’liler bizim kardeşimizdir, aylıklarını alacaktır’” ifadesi, 4/C’’nin kölelik sözleşmesi olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Ne Baykal’’ın hiç de hak arama heveslisi olmayışı,
Ne İzmir’’deki CHP’’li belediyelerin, bir başka kölelik düzeni olan taşeronlaşmaya karşı sosyal demokrat duruş sergileyememiş olmaları, işçilerin yaşadığı gerçeği değiştirmiyor.
Çünkü işçilerin gerçeği; ne onun, ne bunun dediği.
Onların derdi, aş, iş, ekmek ve Arınç iyi bilir ki, lafla karın doymuyor, kira ödenmiyor, faturalar karşılanmıyor’…
 
Baykal’’a yapılan sataşmaya cevap veren Kemal Kılıçdaroğlu’’nun da karnesi silme ’‘pekiyi’’ dolu değil. 
Onun da doğruları, ’“işte budur’” dedirten sözleri, var elbet.
Dediği gibi, Sayın Bülent Arınç, kendi maaşının üçte birine inmesini ister mi mesela?
Sadece Arınç değil, hangi milletvekili maaşlarının üçte birine inmesini kabul eder ki?
Ama aynı Kılıçdaroğlu, Aralık 2009’’da taşeron işçilerin durumuna ilişkin verdiği kanun teklifine,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’’nin İtfaiye teşkilatını taşeronlaştırmasından sonra ’‘taşeron işçiliğin bir kölelik düzeni olduğunu’’ savunarak, uygulamalara son verilmesini istediği beyanatlarına ne diyecek?
Kış kıyamette CHP’’li Buca Belediyesi’’nden kapı önüne konulan 68 işçiyi ne yapacak?
Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’’nın; camı kıran mahalleli çocukların, içlerinden birini işaret ederek ’“biz yapmadık o yaptı’” der misali, ’“bunlar bizim işçilerimiz değil. İşten biz atmadık, taşeron firma attı’” demeciyle vaziyeti kurtaracak mı?
Üç-beş partizanı mutlu edip ’“nasıl da oturttu lafı’”yla vaziyeti kurtarsa bile, o demeçler aç/açıktaki işçilerin karnını doyuracak mı?
 
CHP’’yi ’“İzmir'deki işçiler konusunda duyarlı olmaya’” davet eden Bülent Arınç da’…
’“Tutamadığınız gözyaşlarınızı biraz da bu olaylarda bize gösterin de samimiyetinizi görelim" diyen Kemal Kılıçdaroğlu da’…
’‘Duyarsızlık’’ ve ’‘samimiyetsizlik’’ örneği olduklarının farkında değiller mi?
’‘Sidik yarıştırma’’yı çağrıştıran konuşmaların, kendileri de dahil hiç kimseye zırnık faydası olmadığını, üstelik asap bozduğunu çıtlatacak bir Allahın kulu bulunmaz mı bunların çevrelerinde?
Bu cevaplar/bu demeçler, hangi yaralara merhem oluyor?
AKP’’ye duyulan güvensizlik ve öfke artarken, AKP’’den eksilenin bir türlü CHP’’ye eklenememesinin ardında işte bu duyarsızlıklar, işte bu samimiyetsizlikler, işte bu ’“senin işçin/benim işçim, senin belediyen/benim belediyem’” dalaşları da yatmıyor mu?
Semalardaki ’‘it dalaşı’’nın, barışa hangi katkısı bulunmuş ki, ’‘politikacı dalaşı’’nın işçiye/çalışana faydası olsun?
 
Ve asıl sorum, merkezine ’“insanı/vicdanı’” oturtacak ’“sol’”a:
’“Dünyanın bütün işçileri, birleşin!’” demek için daha uygun bir zaman, ne zaman?