GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
24 Mart 2014 Pazartesi

Son düzlükte İzmir şaşırtabilir mi?

Ha patladık, ha patlayacağız…
Davul gibi şişmiş, yay gibi gerilmiş, ‘bitse de kurtulsak’ deme noktasına gelmiş haldeyiz.
Hem bıkkın, hem heyecanlıyız.
İki dev mitingin yorgunuyuz…
Bitse de kurtulsak derken, sandıktan çıkacak neticenin beklentisi ile tırnaklarımızı yemedeyiz.
Baharla gevşeyen, yazla ‘gizli siesta’lara yatan bir kent için, hakikaten fazla!
 
Fazla ama yapacak bir şey yok.
30 Mart akşamına, sandıklar açılıp dananın kuyruğu kopana kadar, böyle gidecek.
Ve o güne, sandığa gidene dek, bilebileceğine inandığımız isimlere sormaya devam edilecek:
Sence sonuçlar ne olacak? Kim kazanacak? Büyükşehir’de durum ne?
 
 “Hangi partiye asla oy vermezsiniz?” sorusuna yüzde 37.1’i “AKP”, yüzde 21.4’ü “BDP”, yüzde 7.5’i “MHP” cevabını vermiş bir kentin… Üstüne bu siyasi ortamda, “ayakkabı kutuları, çikolata kutuları, kol saatleri, üç beş kuruş, sıfırlamalar ve yasaklamalar”, yetmedi bir de “savaş tehdidi” arasında tercihini değiştireceğini düşünmek, sahiden saflık olur.
10 yıldır AKP’ye üstelik ‘cicim ayları’nda sırt çevirmiş, endişelerinden/korkularından bir an olsun vazgeç(e)memiş, farkını ‘İzmir nişanesi’ gibi altına yapıştırıp bu yüzden kimi kalemlerin/siyasetçinin olmadık hakaretine maruz kalmış…
Bütün bu yaşanmışlıktan yılmasa da yorgun düşmüş bu kent, farklılığını saklı tutmaya devam ederken, sanki biraz da ‘şaşırtacak’ gibi duruyor.
Güvenilir anketlere, gözlemlere, içgüdülere göre…
İzmirliler ‘AKP’ye dur’ demeye devam ederken, kendisini (şu ya da bu şekilde)hayal kırıklığına uğratan kimi CHP’li belediyelerin de ‘oy oranlarıyla’ kulağını çekecek gibi bir hava esiyor!
 
Ne yerel, ne genel, ne referandum olan, hepsinden bir tutam barındırdığı için sonucu net ve kesin olarak bilinemeyen bu seçim için, İzmir’in ilçelerinde şöyle kısa bir tur atacak olursak eğer…
En iyi bildiğim, tahminlerimde bugüne kadar beni yanıltmamış kendi ilçem Buca’dan başlayarak, an itibariyle durumlar şu:
CHP’nin mevcut başkanla şansının olmadığını, aday değişikliğine gidildiğinde AKP’den karşısına çıkan ismin eski başkan Cemil Şeboy olması durumunda, seçimlerin çata çat geçeceğini aylar öncesinden yazmış bir Bucalıyım ki; izlenimimin aynen doğrulandığını görüyorum.
‘Bastır parayı/göreyim seni’ türü olmayan, ‘müşterinin’ değil ‘kamuoyunun’ sesine kulak veren anket şirketlerinin araştırmaları da aynı yönde.
Yarışa ilk günlerde, Cemil Şeboy’un gerisinde başlayan CHP adayı Levent Piriştina, hem kendi gayretli çalışması, hem de aldığı desteklerle bu farkı kapatıp bir iki puan öne geçmiş görünse de durum sandıkta değişebilir.
Zira, her iki adayın kefesinde artılar da var, eksiler de.
Cemil Şeboy’un artısı, 3 dönem belediye başkanlığı yaptığı ilçedeki tanınırlığı… Hem başkanlık döneminde, hem de sade vatandaş olduğu son 5 yılda, halinin tavrının hiç değişmemişliği, vatandaşın arasında hep vatandaş olarak dolaşması…
En önemli eksisi ise (hele ki şu dönemde) AKP’nin adayı olması, mevcut başkanın hayal kırıklığına uğrattığı seçmenin O’na oy vermeyi isterken, Başbakan Erdoğan konuştukça, yolsuzluk/rüşvet tapeleri patladıkça, ne yapacağını bilememesi…
Hem gençliği/sempatikliği/dinamikliği, hem babası rahmetli Ahmet Piriştina’nın oğlu olması sebebiyle Bucalıların kabullenmekte zorlanmadığı CHP adayı Levent Piriştina’ya, ülkenin içinde bulunduğu siyasi ortam da yardımcı olurken… Terazinin eksi yazan kefesinde, 5 yıl boyunca mevcut başkanın Buca’da yarattığı hayal kırıklığı yatıyor. CHP’yi ‘bu nedenden’ ötürü; AKP’yi de ‘yolsuzluk/rüşvet tapeleri ve yasakları’ nedeniyle cezalandırma isteği arasında gidip gelen seçmenin kararının hangi yönde olacağı, son gün, sandıkta belli olacak gibi…
Genel ve yerel seçimin harmanlandığı, iki adaya da sempatinin yüksek olduğu atmosferden kimin sağ çıkacağını, ben de gerçekten çok merak ediyorum!
 
Söz konusu kendi ilçem olunca pozitif ayrımcılık yapıp sözü uzattım. İzmir ilçeleriyle ilgili ‘son duruma/son düzlüğe de yarın devam’ diyorum.