GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
14 Mart 2014 Cuma

Delirtecek bunlar bizi!

Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar aksi, bu kadar lanet, bu kadar sinirli, bu kadar her dakika arıza çıkarabilecek kıvamda olmamıştım yemin ederim.
Birisi ‘höt’ dese ‘höst’ deyip üstüne yürüyesim var yani, o derece…
Hiç kimseye tahammülüm yok, ama kendime hiç yok.
Çünkü bu sinirli, bu huysuz, bu geçimsiz ben, ben değilim.
 
Tamam, hiçbir zaman ‘pamuk helva’ kıvamında biri değildim, hiçbir zaman biri yanağıma tokat atsa, öteki yanağımı uzatmadım, hiçbir zaman ‘vur ağzına al lokmasını tipi’ tiplerden olmadım. Ama hiçbir zaman ‘bu kadar’ değildim!
Kahkahalarım da vardı, gözyaşlarım da… Melankolikliğim de olurdu, romantikliğim de…
Ama şimdi…
Sadece öfkem var. Kızgınlığım var. İsyanım var.
Dağlara kaçasım, insan yüzü görmeyesim var.
Neden?
 
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası her gün yenileri sızdırılan ses kayıtlarının, sadece ‘ses kayıtlarında sesi olanlar’ için değil, ‘dinleyenler için’ de hayatı zorlaştırmaya başladığını söylüyor psikiyatrisiler. AKP'ye göre (kimileri) montaj, yayınlayanlara göreyse gerçek olduğu iddia edilen bu kayıtlarla ortaya çıkan bilgilerin dinleyenlere ağır geldiğini dile getiriliyor.
İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Profesörü Dr. Vedat Şar "Yüzleşilen konular dinleyenler için de üzücü olmaya başladı. Psikolojide biliriz ki; kişi, hoş olmayan gerçekleri ancak dayanabileceği ölçüde kabul eder" derken vurguluyor:
 "Eğer ortaya atılan bilgiler kişinin dünyaya bakışını dayanılmaz ölçüde sarsıyorsa inkar yoluna gider. Ya da öfke ile karşılayabilir, eğer hayal kırıklığına uğradı ise kendini depresif hisseder. Bu tapelerle ortaya çıkan bilgiler siyaseten hangi sonuca yol açarsa açsın, herkes için üzücüdür.”
Bilgilerin gerçekliği tartışmalı denilebilse de en azından bir bölümünün iddiaların yöneldiği kişiler tarafından doğrulandığını ifade eden Prof. Dr. Şar, ses kaydı dinleyenlerin aşama aşama yaşadıklarını da şöyle anlatıyor:
* Önce merak, sonra tanık olunan şaşırtıcı bilgiler nedeniyle kişinin kendine ve çevresine yabancılık hissetmesi (‘bunlara tanık olan ben miyim? Rüyada mıyım?’ gibi hisler)
* Sonra kişinin kabul düzeyi ve yaklaşımına göre bazen inkar, bazen öfke, bazen de üzüntü duyguları açığa çıkıyor.
* Tabii anlatılanlar ‘kandırılma ve hak yenmesi’ gibi kırıcı konular içerdiğinden kişinin hayatta anlam atfettiği değerleri de sarsıyor.
* Çünkü insan hayatta ancak ortak değerleri paylaştığı insanlarla birlikte anlam bulabiliyor.
* Tanık olunan konular maalesef toplumda kimilerinin ortak çıkarları değil de kendi arzuları doğrultusunda bir yaşamı daha uygun gördüğünü düşündürüyor.
* Bu hisler yalnızlık, anlamsızlık, hayatta önem verilen hedeflerin anlamını yitirmesi gibi sorgulamalara yol açıyor.
Şar'ın verdiği bilgilere göre vücudumuzun bu duygu durumuna verdiği fiziksel tepki de ‘kalp çarpıntısı, hava açlığı, boğulma hissi, halsizlik, kaslarda çekilme’ gibi anksiyete belirtileri olabiliyor.
 
Okuduklarımı sindirmeye, kendi kendimi ‘yalnız değilsin bak, herkes senin gibi yarı delirmiş halde’ diyerek teselli etmeye çalışırken, sayısı 60’ı geçen ses kayıtlarına bir yenisi daha ekleniyor. Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ile bir işadamı arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtları, irin gibi önümüze akıyor... Daha önce de oğluyla konuşmalarını dinleyip ‘üç beş kuruşun’ kaç kuruş olduğuyla bizleri dehşete düşürmüş Eski bakan Güler, bi kere daha kulaklarımızı kızartıyor; döktürüyor, sövüyor, sayıyor, Gezi direnişçileri için ‘tutar kulağından s.ker atarız’ diyor, ‘ibneler’ diyor; hakaret, küfür gırla. Telefonu kapıyor.
 
Boğazımdan aşağı bir şişe Passiflora’yı boca ediyorum, bana mısın demiyor!