GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
13 Aralık 2013 Cuma

Şimdi sıra Binali Yıldırım’da…

Nihayet!
Dananın kuyruğu kopuyor.
O mu yoksa bu mu derken AK Parti İzmir’de sürpriz yapmadı.
12 Haziran’ın sabahından itibaren yaratılan beklentiye yanıt verecek bir isimde Bakan Yıldırım’da karar kıldı.
Resmi açıklamaya saatler kala kaleme alınan bu yazıda yanılma payı hiç yok.
 
İzmir adayının Yıldırım olduğunu/olacağını ilk kaleme almamızın üzerinden neredeyse 2 yıl geçmiş. Kimler geldi, kimler geçti adaylık kervanından…
Mahmuz Özgener’den Kenan Yavuz’a hatta Mustafa Denizli’ye…
İlknur Denizli’den Rıfat Sait’e…
Cemil Şeboy’dan Vali Cahit Kıraç’a hatta İstanbul Emniyet Müdürü Çapkın’a…
Ertuğrul Günay’dan Aydın Şengül’e, Nükhet Hotar’a…
Çok isim yazıldı, çizildi, konuşuldu.
Ama hiçbiri Yıldırım kadar karşılık bulmadı. Peki neden?
Adı geçenlerin çoğundan kaynaklanan bir durum değildi aslında nedeni.
Yaratılan beklenti en önemli faktördü hatta.  
Her şey Binali Yıldırım’ın 12 Haziran seçimlerinden önce ‘adeta bir kurtarıcı, bir süperman rolüyle’ İzmir’e gönderilmesiyle başladı.
Ve Yıldırım İzmir’i kurtarma meselesine kendini öyle bir kaptırdı ki bunun adaylığa mal olduğunu gördüğünde artık çok geçti.
Bir ara ‘nice babayiğitler var’ çıkışıyla topu taca atmaya çalıştıysa da…
Yahut bir ara ‘Ertuğrul Bakanım yakışır’ dediyse de…
Ve bir ara ‘Babayiğitler dediysek sadece erkekler anlaşılmasın diyerek İlknur Denizli, Nükhet Hotar ikilisine sinyal’ dediyse de olmadı.
 
Ve büyük gün geldi.
Yıldırım artık AK Parti İzmir’in resmi adayı…
Peki, Yıldırım’ı istemeye istemeye İzmir adaylığına götüren sadece yaratılan beklenti miydi?
Bence en önemli neden buydu.
Ama Yıldırım’ın adaylığına farklı pencereden bakarsak Binali Bey’in İzmir yolculuğunun aslında bir ‘sonuç olduğunu’ görürüz.
Bir AK Partili bana aynen şunu söylemişti. “Aday tabi ki o olacak. İzmir’deki bütün taşlar onun için döşendi. Valisinden EXPO’suna kadar… Bürokratından teşkilatına kadar… Hem taşları döşeyip hem de bu yolu yürümem demek olmaz”
İzmir adaylığını istememe gerekçesine gelince…
Lafı eveleyip gevelemeye sanırım gerek yok.
Tek nedeni kaybetme korkusu…
Dahası sonucu baştan belli bir yarışa girmek her babayiğidin harcı değildir.
Hele hele bu sonuç kayıpsa…
Yıldırım’ın İzmir’e başkan adayı olarak atanacağına ilişkin bir yazımda şu ifadeyi kullanmıştım.
Tabi ki Başbakan için 30 Mart sadece bir yerel seçim tarihi değil.
Aynı zamanda olmak ya da olmamak filminin final sahnesi…
Dâhili ve harici tehditleri bertaraf etme meselesi…
İçeriden Gül ve Cemaat sıkıştırmalarıyla zor günler geçiren Erdoğan, ‘evdeki yüzde 50’nin oyunu alamazsa daha yüksek sesle tartışmaya açılacağını biliyor.
O yüzden tarihte ‘Vakayı Vakvakiye’yi hatıra getiren 31 Mart bu kez ajandalara AK Parti’deki başkaldırının tarihi olarak not düşülecek.
O yüzden Erdoğan, İzmir’de sıfır çeken bir liderdense en azından 8-10 ilçede varlık gösteren bir Cumhurbaşkanı adayı olmak isteyecektir.
Kabinenin en uzun soluklu, en icracı bakanı Binali Yıldırım’ın en zor seçim bölgesi İzmir’e gönderilmesinin tek nedeni budur.
Bugüne kadar Erdoğan Yıldırım’a hayat verdi. Sıra Yıldırım’a geldi…
Dahası Yıldırım için İzmir adaylığı bir nevi ekip adamı olmanın gereği olduğu kadar borç ödemenin de bir yolu aynı zamanda.
Erdoğan İstanbul başkanlığından beri yanında taşıdığı Genel Müdürü Yıldırım’a her daim sahip çıktı, arkasında durdu.
Henüz 3-5 aylık bakanken onlarca vatandaşımızı kaybettiğimiz hızlı tren kazasının faturasını Yıldırım’a kesebilirdi örneğin.
Kesmedi, sahip çıktı. Bugün ona ihtiyaç duyuyor.
İzmir’de varlık gösterebilmek için elindeki en güçlü figür Yıldırım…
Biraz nazlansa da beden diliyle İstanbul’u istiyorum dese de nihayetinde Yıldırım için İzmir adaylığı bir vazifeden ibaret.
Liderinin verdiği bir vazife…
Peki, başarılı olur mu?
İşte ondan şüpheliyim.
İlk işaretler hiç de iyi değil..
Feodal bakış açısı, İstanbul yaklaşımı, manyetik kartlarla girilebilen 2 bin metrekarelik kozmik ofisler…
Üstüne ithal aday damgasını da ekleyin.
İşi hiç de kolay değil…
Öte yandan Başbakan Erdoğan’ın İzmir’i hop oturtup hop kaldıran sözlerini de unutmayın.
Bence Yıldırım yapabileceğinin en iyisini yapmak için var gücüyle çalışacaktır.
*
Yıldırım’ın adaylığının CHP’deki çarpan etkisi Kocaoğlu’nun adaylığı olacaktır.
Zaten Kocaoğlu son iki yıldır ince ince Yıldırım’a bileniyordu. Görünen o ki son süreçte iyice yükselen bir ses tonuyla Yıldırım’a dönük ‘Hodri Meydan’ çıkışları karşılık buldu. Aziz Başkan’ın adaylık başvurusunu yapıp hemen yarın adaylığını açıklayacağını tahmin ediyorum. CHP’lilerin hasretle beklediği Milletvekili Mustafa Balbay’ın da katılacağı Homeros Bulvarı’nın resmi açılışında Kocaoğlu’nun mesajlarıyla birlikte İzmir’deki yarış fiili bir hal alacaktır.
Tabi ki CHP için son sözü Kılıçdaroğlu söyleyecek.
ABD’de verdiği bir televizyon röportajında ‘İstediği takdirde İzmir’de Aziz Kocaoğlu ile yola devam edeceğiz’ diyen Kılıçdaroğlu…