GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
22 Kasım 2013 Cuma

AK Parti’nin İzmir’de büyüttüğü algı!

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın adaylığının neredeyse kesinleşmesi kent siyasetinde kartların yeniden karılmasına neden oldu. Hem AK Parti’de hem CHP’de hem de MHP’de…
‘Zaten beklenen adaydı. Ne depremi, zelzelesi, ne kartı diyenleriniz’ olabilir.
Doğru. Yıldırım beklenen adaydı. Ama son süreçteki vücut dili hiç de öyle demiyordu.
Yüzüne/sözüne yansıyan gönülsüzlüğü, rotayı İstanbul’a çevirmiş hali, olmadı bakanlıkta kalayım bari duruşu İzmir teşkilatını derin bir hüzne düçar eylemişti.
Çünkü yerine konan, ortaya atılan hiçbir isim Yıldırım’ın yerini tutmuyor, enerji vermiyordu.
Pek çok aday adayının ‘Yıldırım olmazsa işimiz zor’ dediğini kulaklarıyla duymuş bir gazeteci olarak son süreçte kent siyasetinde ortaya çıkan manzarayı dikkatle izliyorum.
*
Ankara’dan ulaşan bilgiler net!..
AK Parti’yle organik bağı olmayanların bile genel merkez düzeyinde nabız yoklamaya başladığı konuşuluyor. Yani Yıldırım’ın ayak sesleri bile kentteki bazı taşları yerinden oynatmayı başarmış görünüyor. Bu hareketin nedeni ‘kazanabiliriz’ algısı…
*
Büyükşehir’de değil ama ilçelerde… Hangi ilçeler mi?
12 Haziran 2011 genel seçim sonuçlarına bakarsanız anlarsınız.
Önde tamamlanan 11 ilçe, başa baş geçen 4–5 ilçe…
İşte bu iştah, tüm yatırımını Yıldırım’a yapmış teşkilatı kamçılamaya yetiyor.
Motivasyon en üst sınıra ulaştı.
Hatta ‘overdoz’ bile sayabiliriz.
Belirlenen tarihlerde İzmir’in ilçelerine dönük 155 başvuru yapıldı.
Ama son birkaç günde bu sayı 200’ü geçmiş olabilir. Hatta öyle ki bazı milletvekillerinin bile ciddi ciddi konuşulduğu bir tablo oluştu.
‘Yok artık’ dedirten senaryo dedik dün.
İlçeler için vekil kartının bile açılmasının mümkün olduğunu anlattık. Muhabir arkadaşım Fatih Yapar’a konuşan vekillerden 3’ünün verdiği yanıt oldukça manidar.

- Bayraklı’dan adı geçen Hamza Dağ attığı tweetle şu mesajı verdi:
“Partimizin yetkili üst kurulu kimi aday gösterirse, bizler bu noktada var gücümüzle çalışacağız. İzmir'e hizmeti her türlü siyasi hesapların ve çıkarların üzerinde görerek bu yola çıktık, bu yolda da hizmet etmeye devam edeceğiz.”

 - Ali Aşlık, ‘Torbalı’yı severim. Gün ola, harman ola’ diyor.

- Nesrin Ulema Bornova iddiası hakkında; “Partimizin yetkili kurulları ve başbakanımız İzmir ile ne yönde karar verirse 10 yıllık teşkilatçı bir kişi olarak partim için her görevi yaparım” diyor.
Uzun lafın kısası milletvekillerinin bile iştahını kabartan bir durum var ortada.
Görevden kaçmam şeklinde de tercüme edilebilecek bu açıklamalar ister istemez bunu düşündürüyor insana.
Eğer durum ‘iştahla’ açıklanmazsa ‘milletvekilleri bir algıyı beslemeye çalışıyor’ demektir.
Yani kentte özellikle yaygınlaştırılmak istenen bir algıdan söz ediyorum.
“AK Parti İzmir’e önem veriyor. Bakanıyla/vekiliyle en iyi kadrolarını, A Takımı’nı İzmir’e gönderiyor” algısı!

Bu algı ortalama seçmen düzeyinde ne kadar yaygınlaşırsa AK Parti açısından o kadar iyi..
Lakin aynı algının CHP’yi de motive ettiği unutulmamalı.

Yani AK Parti topuyla/tüfeğiyle İzmir’i kuşattı. Kenti almak için en iyi kadrolarını sahaya sürdüler. Diren İzmir algısı…
Son dönem gelişmelere bakarak ‘30 Mart süreci’nde keyifsiz bir tek kale maça tanık olması beklenen kenti seyir zevki veren kıran kırana bir müsabaka bekliyor.
Ve böylesine bir mücadelenin merkezi olmak İzmir’i şimdiden heyecanlandırdı.

Peki, AK Parti’nin vekilli, bakanlı, merkez sağ destekli listesi CHP’de nasıl karşılık bulur?
Yani CHP’yi etkiler mi?
Bence etkiler?
Başta Bayraklı, Karabağlar, Buca, Gaziemir, Kemalpaşa, Aliağa, Torbalı, Menderes, Ödemiş, Bergama, Bayındır, Tire olmak üzere…
Hatta Bornova, Seferihisar, Çeşme, Urla, Karaburun…
AK Parti’nin bakanlı/vekilli rüya takımla sahaya çıkması CHP seçmenini motive ettiği kadar parti yönetiminin de hata yapma lüksünü elinden alır.
‘Efendim! 29 Ekim’de milyonlar meydandaydı. 10 Kasım’da şu kadar insan yürüdü. Nasılsa İzmir bizim… ‘Odun da koysak seçilir’ dönemi bitmiştir.
*
Bakan Yıldırım’ın ideal 11’i bulması halinde tüm bu ilçeler üzerinden yaratılacak sinerji Büyükşehir’i bile riske sokacaktır.
CHP genel merkezi süreci hemen her noktada doğru isimlerle yönetmek zorunda.
Tabi ki İzmir’i ellerinde tutmak istiyorlarsa…
Yerel demokrasi açısından rekabetin oluşması son derece sevindirici...
İyinin karşıtı daha iyidir çünkü.
Yani rekabet ortamı İzmir’e daha iyiyi getirir.  
Doğru adaylar, doğru başkanlar…
Kıran kırana rekabetin sonucu umarım böyle olur.

*
Diyeceksiniz ki il başkanı aday, milletvekillerinin yarısı potansiyel aday…
Yol belli değil, yöntem belli değil. İlçeler aday adayı kaynıyor. Öne çıkma çabasıyla oluşan izdihamda partililer birbirini eziyor.
Aday adayları sokaklarda anketör kovalıyor.
Genel merkezden ortamı yatıştırıcı bir adım gelmiyor.
Ve CHP bu durumdayken AK Parti 4 ay öncesinden en güçlü silahlarıyla sahaya inmeye hazırlanıyor.
Evet, tablo şimdilik böyle…
Ama AK Parti’nin sahaya hızlı inişi CHP’yi de kendine getirecektir.
Partiyi bilmem ama CHP seçmeni çoktan kendine gelmiş görünüyor. Haberlere yapılan yorumlara bakılırsa AK Parti’nin İzmir’deki en büyük rakibi CHP değil. Ya kim? Başbakan Erdoğan… Ve son süreçte ülkenin içinden geçtiği konjonktür.

AK Parti’nin bakanlı/vekilli sahaya inişi MHP’yi de etkiledi dedik ya…
Onlar da ‘merkez sağ’ tabanı ellerinde tutmak için harekete geçtiler. Ve İzmir’de kendine has özgül ağırlığı olan siyasetçilerden biri olan Işılay Saygın’ın kapısını çaldılar.
Büyükşehir adayımız olur musun teklifi MHP İzmir teşkilatından başlayıp Ankara’ya kadar sıçramış görünüyor. Saygın’ın yanıtı şimdilik MHP’lileri memnun etmese de bu konunun peşini bırakmış değiller. Devlet Eski Bakanı Işılay Saygın’ın da topa girmesiyle İzmir’deki yarış çok başka bir hal alabilir.
Benden söylemesi…