GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
10 Ekim 2011 Pazartesi

Sarıgül’ü gösterip Kılıçdaroğlu’na razı mı edecekler?

Son günlerde, yine bir takım şaşırtıcı anket sonuçları ortalıkta dolaşmaya başladı.
Yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, en güvenilen liderler sıralamasında, Kılıçdaroğlu aşağı inerken, Sarıgül yükseliyor…
Solcuların %54’ü Kılıçdaroğlu’nu beğenmiyor…
Solcuların CHP’nin başında görmek istedikleri lider: Mustafa Sarıgül…
 
Belli ki, kamuoyu oluşturuluyor ve bunun devamı gelecek.
Anket sonuçlarında muamma olan çok şey var ama en çarpıcı olanı, Mustafa Sarıgül’ün solcu olarak lanse edilmesi.
Gerek CHP’ye gerekse sol partilere oy veren solcuların, Sarıgül’ü solcu kabul ettiklerini de facto ilan eden araştırma şirketinin bu saptaması, kamera şakası gibi bir şey. Manipülasyonun bu kadar cüretkar ve kaba biçimde yapılması şaşırtıcı olduğu kadar can sıkıcı. Umarım, anket firması, solcuların bu kadar saf olduğunu düşünmüyordur.
Merkez veya merkez sağ dense, bunu anlamak mümkün, ama Sarıgül’ün sol cenahın lideri olması, olacak şey değil.
 
Bu anketi yapan araştırma şirketinin yöneticileri de bilirler ki, Sarıgül solcu değildir;
ve solcular, Sarıgül’ü solun lideri olarak görmez.
Hal böyle iken, böyle bir anket yapılıyorsa ve böylesine saçma sapan sonuçlar çıkarılabiliyorsa, bunun bir nedeni olmalı.
Sanki, CHP’yi merkez sağda siyaset yapmaya yöneltecek bir operasyon yapılıyor.
Ancak, nedeni ne olursa olsun, merkez sağda yer alan bir politikacının solcu olarak lanse edilmesi, siyasal etik açısından kabul edilebilir bir durum değil.
Buna ciddiyetsizlik mi, cıvıklık mı, laubalilik mi, ne demek gerekir bilemiyorum.
 
Görünen o ki, CHP’de iç çalkantılar artarak sürecek. Ve bu süreçte parti içi mücadeleler, CHP’yi büyütmekten, güçlü kılmaktan ziyade, ayrıştırıcı ve zayıflatıcı etki yapacak. Öncelikle üzerinde durulması gereken husus bu olmak gerek.
Parti içi guruplaşmalar ve bu guruplar arasında mücadele elbette olacak. Bu mücadeleler olmasın, demek doğru değil.
Yapılması gereken, bu gurupların varlık koşulları ve guruplar arası mücadelenin yöntemleri konusunda konsensüs sağlamak olsa gerek.
Hangi koşullarda bu sağlıksız yapıyı CHP’ye değer katan bir yapıya dönüştürmek mümkün, bunu tartışmak gerekir.
Öncelikle, CHP’de sağ ve sol sosyal demokrat düşüncenin kanat hareketlerini oluşturmasına imkan verilmeli ki, sorunların çözüleceği bir zemin oluşsun.
Zemin oluşursa, kanatlar arasındaki ilişkilerin yok edici, tasfiyeci niteliği ortadan kalkar; aksine, guruplar arası ilişkiler, birbirinin varlığını destekler hale gelir.
 
Ancak bu oluşumları dizayn etmek, araştırma şirketlerinin işi olmamalı.
Uyduruk anketlerle CHP’de siyasete yön vermek kimsenin haddi olmamalı.
Sayın Sarıgül’ün solculuğunun tescili, bir anketle çözülecek mesele olmamalı.
Çok gerekiyorsa, Mustafa Sarıgül kendisi çıkar ortaya, solcu olmaktan ne anladığını, solcu düşüncenin ne olduğunu izah eder ve solculuğunun maddi temellerini açıklar.
Bu sözlerimle Mustafa Sarıgül’ü eleştiriyor değilim; öngördüğü siyasal, sosyal ve ekonomik programa karşı çıkıyor da değilim. Bu ayrı bir konu.
Ama Sarıgül’ün siyasal tercihinden sol bir program çıkmayacağını düşünüyorum.
Bir de, ne söylüyor da solcu oluyor, bunu anlayabilmiş değilim.
 
Sayın Sarıgül’ü hem solcu hem solun lideri ilan eden anket, CHP’yi bekleyen yeni tehlikelerin işaret fişeği gibi.
Bir araştırma şirketinin yarattığı bu tuhaf duruma makul bir açıklama ararken, iyi bir ihtimal olarak; “Sarıgül’ü gösterip Kılıçdaroğlu’na razı edecekler!..” diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Kötü ihtimal ise, bir başka yazının konusu olacak.