GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Muhittin AKBEL
YAZARLAR
14 Haziran 2022 Salı

Rüya değil kabus!

Yoksulluk, ne yaman şeydir, yaşamayan bilmez.

Geçmişte çok kriz yaşadı bu ülke.

60’lı yaşlarımı sürerken, bugünkü kadar ağır geçen bir krizi hatırlamıyorum.

Gazetelerde televizyon haberlerinde hayat pahalılığı fazlasıyla işleniyor.

Hayatın içinden örneklerle anlatılıyor.

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az, demiş atalarımız…

Davul zurnayı bırakın, orkestra çalsa nafile…

Akıllarınca pahalılığa çare üretenlerin laflarını duydukça, daha da çıldırıyoruz.

***

Tencere kaynamıyor.

Çünkü sebze fiyatları, havalar ısınınca biraz düşmüş gibi görünse de yine yükseklerde.

Bir kilo börülce 35, bir kilo fasulye 25 lira…

Patlıcana, kabağa, enginara yine uzaktan bakılıyor.

Pazarcı, kilosunu 25 lira olarak söylediği domatesi almaktan vazgeçen müşterisine, “Gel abi, gel! Senin hatırına 20 lira!” diye sesleniyor.

Sanki 20 lira, makul fiyatmış gibi!

***

…Ve sonunda, hayallerin ötesine geçtik.

Bardakla yağ, kaşıkla salça!

Bakkal amcanın veresiye defteri dolunca…

Mahalle sakini müşterisine yağı bardakla, salçayı kaşıkla verir hale gelmiş!

Ne büyük bir acı!

Sevgili meslektaşım Metehan Ud’un muhteşem haberini okuyunca, tüylerim diken diken oldu.

Dilimden şu kelimeler dökülüverdi bir anda…

Vay be! Güzel ülkemde bunu da gördük, ha!

***

Akaryakıt fiyatları, onca tepkiye rağmen düşeceğine yükseliyor!

Kontak kapatan kapatana!

Artık kimse başka şehirdeki anasını babasını bile ziyarete gidemiyor.

Bir litre benzin olmuş 28.55, mazot olmuş 28 lira…

“Zam beni ilgilendirmiyor! Ben her zaman 50 liralık benzin alıyorum!” diye geyik yapanlar…

Şimdi o parayla iki litre akaryakıt alamıyor.

***

Markalı sütlerin litresi olmuş 20 lira…

Peynirin fiyatını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim!

Yiyebilenler, gerçekten çok şanslı.

Fakirin fukaranın “Yiyecek hiçbir şey bulamasam, zeytin, peynir, ekmek yerim” sözü de tarihe karışmak üzere.

Peynirin en iyi arkadaşı zeytinin fiyatını tutabilene aşk olsun!

“Kuru soğanla ekmek yerim” diyenlerin de “Kg. 10 TL” etiketini gördüklerinde, daha yemeden gözleri yaşarıyor!

***

Peynirsiz, sucuksuz tostla tanıştı bu ülke…

İki kanatlı ekmeği yerken, kaşar varmış gibi düşünerek…

Hayal gücünüzü biraz daha zorlayıp, içinde sucuk olduğunu da hayal ederek bu sorun çözülüyormuş!

Pahalılığa aklınca çözüm üreten bir parti lideri, “Ben kasaba gidip et almıyorum, kuzu kesiyorum, daha ekonomik oluyor” demişti.

O günden bu yana kuzu besiciliği arttı mı bilemiyorum ama…

Et yemeyenlerin sayısının arttığından eminim.

Kasaptan kilo ile et alan kimse kalmamış.

Bir ara 100 gram kıyma alanlar da uğramaz olmuş.

İş hacminin yüzde 70 azaldığını söylüyor kasaplar…

***

Son olarak bir başka siyasetçi de “Çayı şekersiz içsek ne olur?” deyiverdi.

“Pes” dedirten bir laf…

Bir kilo çayın en ucuz 50 lira olduğu bir dönemde insanlar bir bardak keyif çayı içemez hale geldi.

Oldu olacak, çayı da şekeri de unutalım, gitsin.

Hayat pahalılığı ortalığı kasıp kavururken…

İnsanın aklıyla dalga geçer gibi…

“Çayı şekersiz içsek ne olur?” diye akıl vermeyin bari…

Unutmayın.

Bugün dalga geçtiğimiz o insanlardan yarın oy istemeye gittiğinizde…

Bırakın oy almayı…

40 yıl hatırı olan bir kahve ikramını da geçtik.

Bir bardak çay vermezler size…