GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Rifat ÖZER
YAZARLAR
7 Mayıs 2023 Pazar

Oyumuz

Oy, toplumsal yaşamda ve siyasette insan iradesinin cisim bulmuş halidir… İnsanın en büyük gücü seçebilme gücüdür. Hem ülkesinin ve hemde kendisinin geleceğini belirler…

Tarihte önemli oylamalar vardır da… Bizim tarihimizde ki en önemli oylamalardan birisi Sevr oylamasıdır!

Osmanlı’lar 1.Dünya Savaşında Almanya-Avusturya Blokuna yanaştılar. Ama bu blok yenildi. Galip gelen İngiliz-Fransız bloku ceza kesmek için Paris’te toplandı…

Osmalı Devletinin temsilcilerinin de katıldığı 10 Ağustos 1920 tarihli toplantıda, 433 maddelik Sevr’i hazırladılar : Osmanlı Devletini lime lime ettiler!

İngiliz Lloyd George, Sultan’a haber gönderdi:

“Size bir parça Turkey (hindi) bırakıyoruz… Kanatlarını ve göğsünü alsakta, yine de bir kaç kemik kalacaktır” diye… kafa buluyordu!

Tarih Doçenti gazeteci Orhan Koloğlu’nun ‘Hainname’ kitabında anlatılıyor da bu, yaklaşığıyla şöyle…

Anlaşmanın kabulü için Şura’dan geçmesi gerekiyor… Sadrazam Damat Ferit, oluşumuna katıldığı Sevr koşullarının tartışılması için, Saltanat Şurası’nı topluyor…

Padişahın huzurunda, 50’den fazla yetkili katılıyor… Oylama sırasında orada bulunan kimi şahısların belirttiğine göre, anlaşmalı bir şekilde işareti üzerine, Sultan ayağa kalkıp salondan çıkarken, geleneksel olarak saygı için herkesin ayağa kalkması üzerine de,

Sevr’in onaylanmış olduğu… ilan ediliyor!

Sadece bir kişi… O da Rıza Paşa ayağa kalkmıyor. Sevr’i onaylamadığını sözlü olarak belirtiyor!

Ord.Prof.Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu tarafından hazırlanan “Söylev-Belgeler” kitabında Atatürk, aynen şöyle diyor :

“… Türkiye’nin idam kararını ayağa kalkarak, bütün endamıyla kabul etmek karakterinde kim olabilirdi?”

Oy’un, kimi zaman bir ülkenin kaderinde yaşamsal önemde olduğunun somut bir örneğidir bu!

***

Geçmiş tarihlerde kimi gazetecilerin seçime giderken “Benim Oyum” diye, köşe yazılarında oy tercihinin gerekçesini açıklarlardı… İletişimin çok kısıtlı olduğu o yıllarda yönlendirici olurlardı da… Ama şimdiki süper iletişim çağında, kimin kimi desteklediğini çoğu bilir durumda!

Bir oy da ne ki? dememeli. Oy, para gibi bir şey değil ki, hepsi eşit. Para harcanmak içindir… Bugün harcanır, yarın kazanılabilir ve yerine konulabilir bir meta. Ama oy, hele de yanlış kullanılırsa, ancak yıllar sonra ki bir seçimde, doğru yere konulabilir ki, olur heba!

Onun için hiç hata payı yoktur… Oy’da!

***

1970’lerdeki “Ne ezilen ne ezen… İnsanca, hakça bir düzen” sloganının heyecanını koruduğu görülüyor. Halen de, bir dengenin kurulamadığını gösteriyor…

Şahsen daha çok önemsediğimiz sokakta spontane olarak yapılan röportajlarda ;

kimi insanların yakınmalarından, umarsızca: pas geçişlerinden, kararsızlık ve katılmama söylemlerinden de, zaten anlaşılabiliyor…

***

1950’de Demokrat Parti için olduğu üzere…

Bir ‘dip dalgası’nda, hep kalıcı sanılanlarda değişim daha kolay oluyor… Kendisini seçici görenlerin vaz geçmemesinin, bir kıymeti harbiyesi de kalmıyor…

Propoganda olayı, bazı taraflar için daha çok diller arasından seçiliyor… Yumuşak tatlı dile karşı… Çok sert acı dil! Hani Neşet Ertaş’ın güzel bir şarkısı var ya, nakaratı da şöyle…

“Ey tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm.

Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?”

Geliyor haftaya… O gün Bugün !