GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Rifat ÖZER
YAZARLAR
2 Nisan 2023 Pazar

Ödev

Bir zamanlar dünyada Tony Blair fırtınası eserdi… Bir solcu, İşçi Partisi’nin Lideri ve 2007 yılına kadar da İngiltere Başbakanıydı…Zamanın muhafazakar ABD Başkanı George W. Bush’un yörüngesine girdikten sonra…

Solu da molu da kalmadı!

Diyordu ki Blair… “Tercih sol ve sağ iktisat politikaları arasında değil, iyi ve kötü iktisat politikaları arasındadır.”

Bu dönerli görüşlerle… neoliberal küreselleşme alanları alabildiğine açılmıştı. Sermaye de, dar bir çevrenin elinde toplanarak olağanüstü zenginleşme olmuştu. Geniş halk kesimleri de, açlık sınırının altına… düşmüştü.

Ama, Tony Blair ve kafadarı zamanın SPD Lideri Almanya Başbakanı Gerhard Schroeder gibiler, bankaların mümtaz müşterileri arasında yerlerini almıştı…

Zenginlik yoksulluktan farklıdır…

Kızılır da, kıskanılır da. Güçle korunma hissi oluşabilir de. O yüzden de, kimi zengin kesimler sağ popülist partileri güçlendirme peşine düşerler. Bir çok yerde bunu da başarırlar…

Bu partilerin başındaki kimileri de…

Keyfiliğin ve cahilliğin cesareti ile, otoriterliği seçerler. Birinin benzetmesiyle, sanki sol taraflarını aynı marangoza iptal ettirmiş, aynı tornadan çıkmışlar gibi… Bütün dünya da bile, aynı dili konuşmaya başlarlar. Giderek de çoğalırlar ve çoğaldılar da…

***

O dönemlerde… CHP’nin başında bulunanlar bile, Tony Blair gibilerin politikalarından etkilendiler… Kitle partisi olmanın emek ağırlığını bir kenara bıraktılar… Ankara’nın ötelerine geçerek halka dokunmak yerine, oturup Tv.ekranlarına dokunarak… belagatlı konuşmalarla, iktidara geleceklerini sandılar!

2010 yılında Genel Başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu da hafife aldılar…

İçindeki canlı kişiliği sezemediler. Fakir fukarayla dost olduğunu, onlar gibi yaşadığını, makus talihlerini onun yenebileceğini…

Fark edemediler.

Bir büyük konsensüsle… Cumhurbaşkanı adayı olduğunu görünce, ayağına çelme takmanın derdine düştüler… Gençlerin, yetişkinlerin minyatürleri olmadığını, artık özerkleştiklerini göz ardı ederek, bu çelme taktiklerine, onları da örtü etmeye kalktılar!

Dünyanın neredeyse hemen her yerinde gençler, çoğunlukla sol eğilimli olurlar. Bu nedenle gençler, soluğunda sol olmayanın, peşinden de gitmezler… Özgürsüzlüğe de tutsak olmazlar!

Olurlarsa eğer… Sanatçı Türkü Çevik’in,

“Felek Utansın” türküsüyle bile hayıflanırlar ki,

o zaman da iş işten geçmiş ola ;

‘Felek dert üstüne dert yaza yaza / Genç yaşta büküldü belimiz bizim / Hasret koydu bizi bahara yaza / Çiçek açmaz oldu dalımız bizim.’

***

Güçbela aday çıkıp… Gerim gerim gerilerek, Kılıçdaroğlu’na, lütfenden gel dediler. Teklif alamayınca da şimdi, ikinci turu hayal etmeye başladılar… Turun mu Tırın mı geleceğini, hala da anlamak istemediler!

CHP’de, iyi niyetli ve uzlaşıcı insanlar da çok.

Partisinden ayrılıp, peşe takılan kimilerine, çağrı da bulunuyorlar, ‘dönün’ diyorlar da, ne mümkün… Hele de güvenli olmayı bile, kelime değişiminden umanlardan, çağrıya uymayı ummak ne mümkün?

Hele de şimdi… Kaf Dağının tepesindeyken!

Oysa…

Cumhurbaşkanı adaylarının kesinleşmesinden sonra… Memleket Partisinden istifa eden,

PM üyesi Sayın Eşber Atila… yaklaşığıyla :

Eksilten, ayrıştıran tarafın değil; birleşen, bütünleşen tarafın yararlı olduğuna inanmaktayım… Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermek, herkes için ödevdir… diyor.

Daha ne diyebilir ki Eşber Bey,

En yeni eski Genel Başkanına !

İyi Pazarlar…