GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
23 Mart 2010 Salı

Ölümümden hiç kimse sorumlu değildir’…

Ah gençler’…
Ne kadar kızsam da sizin dünya yansa aldırmazmış gibi duran hayta hallerinize, Mozart’’ı pop sanatçısı sanmanıza, Tolstoy’’u hiç duymamış olmanıza, Aşk-ı Memnu kitabını görüp ’‘Aa! Dizinin kitabı çıkmış’’ demenize, Halit Ziya’’dan bihaber oluşunuza ne kadar çok içerlesem de’…’¶
Çok ama çok üzgünüm sizin için.
Daha ilkokulda başladığınız arkası gelmez sınavlarda,
Yüzünüzde yastık izleriyle gittiğiniz dershanelerde,
Camı yastık yapıp uyukladığınız servis araçlarında büyüdünüz, hala da büyüyorsunuz siz.
Ortaokuldayken lisenin, lisedeyken üniversitenin, üniversitedeyken işin derdine düştünüz. Saçlarınız daha uzamadan döküldü sizin stresten. Gastritle, reflüyle, migrenle, panik atakla tanıştınız daha kızlarla/oğlanla tanışacağınız yaşlarda.
Bir dil yetmez ikiydi/üçtü derken, kendi dilinizin zenginliğinden mahrum kaldınız; derdinizi, sevginizi, sevincinizi ’“slm, nbr, nbr, ksr bkmn, pls, ltf, n.p’” diye kısalta kısalta aslında ruhunuzu törpülendiğini fark bile edemediniz.
Ne zaman hayal kursanız ve birileriyle paylaşsanız bu hayali; çoğu kez paylandınız, azarlandınız. Rekabetçi dünyanın kurallarını öğrenememekle suçlandınız, rekabetçi olmadığınız için küçümsendiniz. Hatta alay konusu oldunuz. Hayal dünyasının sağaltıcı/yaratıcı beşiğini belki de hiç bilmediniz bu yüzden.
Acımasız yarışı sizden önce keşfetmiş anneniz babanız tarafından ’‘proje’’ olarak seçildiğinizden, sıkı dostluklar/arkadaşlıklar bile kuramadınız. Elemeniz gereken biriyle dostluk kurulmayacağını kendiliğinizden öğrendiniz. ’“Eski dostlar’” şarkısında hüzünlenen büyüklerinizi bu yüzden hiç anlamadınız’… Dertleri/sıkıntıları paylaşmanın, bir omza yaslanıp ağlamanın ’‘zaaf’’ olduğunu zannettiniz.
 
* * *
 
Sapır sapır dökülüyorsunuz şimdi.
İçi kumdan kaleler gibi birer birer düşünüyorsunuz.
’“Bursa’’da vekil öğretmen olarak görev yapan 24 yaşındaki genç öğretmen bunalıma girerek intihar etti’” diye yazıyor gazeteler sonra hakkınızda.
Öğretmen diploması alıp KPSS’’de ’“öğretmenlik yapamaz’” puanı alan Fikret Ercan’’ın; vekil öğretmenlik icadına, her aybaşında sunulan kölelik maaşıyla ’“sen yetersizsin/onun için diğerlerinden az alıyorsun’” hatırlatmasına, öğrencilerinin gözünde ’“asil öğretmen’” olamayışına, ’“yedekte tutulmasına’” dayanamadığına değil de KPSS sınavında ’“yeterli’” puan alamadığına dertlendiğini yazıyor’…
Öldüğünün 3 gün sonra anlaşıldığı. Cesedinin yanında bir not bulunduğu’…
O notta, "Artık yoruldum, çalışıyorum ama olmuyor. "Sizleri sıkıntıya sokacak, onurunuzu zedeleyecek bir şey yapmadım. Yaşamış olsam bile yine başarılı olamayacaktım’” dediği’… Bir de, ah bir de’… ’“Ölümümden kimse sorumlu değildir’” diye dip not düştüğü’…
* * *
24 yaşında yorulup da ölümün kollarında dinlenmeyi seçen bir gençliksiniz siz.
Yaşarken sorumlu tutmadıklarınızı/bilmediklerinizi; ölürken bile suçlamayı düşünemeyecek kadar kayıpsınız’…
Biz miydik kayıp kuşak/ünlü 78’’liler; yoksa siz misiniz diye soruyorum da’… 24 yaşında ’“yoruldum’” diye not bırakan vekil öğretmen Fikret Ercan’’ın fotoğrafına bakarak.
Hangimizdik telef olan? Biz mi, siz mi? Söyleyemiyorum’…