GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cumhur BULUT
YAZARLAR
11 Ekim 2022 Salı

Öğrenciye yemek yerine

Selçuklular zamanında medrese talebelerinin bütün ihtiyaçları devlet tarafından karşılanırmış.

Osmanlılarda da öyle… Hatta Orhan Bey zamanında ülkede zekât verilecek kimse bulunamıyor, medreselerde talim ve tedrisat gören öğrencilerin istihkakları ambarlara sığmıyormuş…

Cumhuriyetimiz de on yılda onbeş milyon genç yetiştirirken de taşın altında hep devletin yani kamunun elleri vardı.

Hele Cumhuriyet dönemi hele Atatürk…

Bu dönemde kalkınmanın öncelikli amili Üniversite gençliği için sosyal yardımlarda çok hassas davranılmış, akademi gençliğinin tam manasıyla yanında durulmuştu. (1)

Bir de o dönemde dünyanın büyük bir ekonomik krize girdiğini düşünürsek genç Türkiye Cumhuriyetinin ve üniversite gençliğinin yaşadığı ekonomik şartları daha iyi anlayabiliriz.

Günümüzde hem devletimiz hem de belediyelerimiz bu konuda epey gayretli. Mağduriyetleri gidermek için çalışıyorlar.

***

Matematikten hiç anlamam… Toplama ve çıkarmayı dahi yapmaktan çekinirim.

Ama sosyal meseleleri, insan psikolojisini ve toplum psikolojisini anlamaya ve kavramaya çalışırım…

Benim için bu alanın özel pasajı da “Gençlik…”

Ne hissederler, nasıl düşünürler… Nasıl tahayyül ederler, tasavvur ve temayülleri nasıl şekillenir, diye dikkat kesilirim…

Bu sebeple diyebilirim ki gençlerimiz baskı altında…

Gençlerimiz üzerinde görülen en büyük baskı da hiç şüphesiz “popüler” tazyiktir. Bu baskı ki “mahalle baskısından ziyadedir.”

Popüler olan büyük bir oranla maddiyata dayalıdır…

Cep telefonu kalitesi, elbise-ayakkabı marka takıntısı, arabası olması, vakit geçirilen kafelerin niteliği… Hep ama hep gençler üzerinde dıştan içe doğru maddi baskılar kuruyor.

Gençliğim eyvah!

Bu bölümde noktayı koymadan önce gençler “dışarıdan nasıl göründüğünü önemser, bunu düşünür diyerek diğer bölüme geçiyorum.

Evet, gençlerimiz çok önemlidir;Hatta hazinemizdir gençlerimiz. Bu hazineye öyle iyi bakmalı, öyle yüksek bir alaka göstermeliyiz ki incinmesin, kırılmasın…

***

Geçtiğimiz gün İzmir Büyükşehir Belediyesi Üniversite öğrencilerine yemek dağıtımına bu yıl da devam edeceğini duyurdu. Altı merkezde yaklaşık üç bin öğrenciye yemek ve çorba dağıtılacak…

Tek yerden üretim, toplu dağıtım;  (Al sana sosyalizm ver biraz da kolektivizm…)

Baktığınızda güzel bir faaliyet, faydalı bir hizmet ama…

Gençlerimizin Psikolojisi dikkate alındığında ise incitici ve çok geride kalmış bir girişim diye düşünüyorum…

Keşke böyle değil de gençlerimizin hesaplarına “aylık yemek bursu” olarak o bedel yatırılsa, keşke böyle düşünülüp planlansa idi...

Onlar da istedikleri yerden yese içse, incinmeseydi…

Esnaf kazansa, Belediye daha büyük bir yükün altına girmese…(Hani bu işler belediye bünyesinde çok zor olur. Doğrudan temin, bir sürü personel, amir, dağıtım araçları, sebzeyi, tahılı, yağı benden almadın ondan aldın sitemleri falan…)

Keşke birileri “artık iftar çadırları bile kalkıyor, halka koli yerine nakit kartlarla serbest alışveriş imkânı sağlayan sosyal yardımlar yapılıyor” deseydi.

Keşke…

Lakin bu İzmir Büyükşehir Belediyesindeki anlayış yani CHP’nin ve eski tüfek solcuların kolektivizm düşkünlüğü sebebiyle bu pek de mümkün görünmüyor. 

Dipnot:

1) Atatürk Döneminde sosyal yardım faaliyetleri (1923-1938) Yaşar Baytal’ın Doktora Tezi…