GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cumhur BULUT
YAZARLAR
17 Haziran 2022 Cuma

Gül Sokak Pagos olmasın!

Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgâr tayin ediyor.

İçinde yaşadığı toplumdan kopmuş bir insanın hikayesi de rüzgâra kapılmış yaprak misali öylesine hazin…

Daha ilk adımında muhteremin bizden biri olmadığını, bizimle ne yaşam olarak ne de savunduğu değerler bakımından hiçbir ortak noktada buluşmadığını söyleyip yazmıştım.

Öyle ya Basın Danışmanını İstanbul’dan ithal eden bir İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bize başka ne düşündürebilirdi ki… Oysa İzmir, bırakın İstanbul’u dünyaya gazeteci ihraç eden mahir basın mensuplarının elidir… (Hatasından nedamet getirip pek kıymetli büyüğümüz İlyas Özgüven Beyefendi ile çalışması da belki de yaptığı en iyi iştir).

Neyse, demiştik, diyoruz ve diyeceğiz.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile İzmirliler arasında gerçekten aşılması imkânsız sıra dağlar var.

***

Biz Türk Milliyetçilerini bazı fikirlerimiz, söylemlerimiz ve adımlarımız dolayısıyla aşırı bulanlar çok...

Hiçbir alakamız olmadığı halde ırkçı olduğumuzu düşünenler, bize “faşist” damgası vuranlar ve daha kabul edemeyeceğimiz birçok ithamla bizi yaftalayanlar var…

Dert mi? Elbette değil!.

İnandığımız yolda yürüyor, sevgide sınıfsal(!), etnik ve kategorik sevgi yerine koskocaman bir milleti bütün değerleri ve parçalarıyla seviyoruz.

Bu sevgi dairesinin içinde Levon Amca da var, Makedonyalı bir Torbeş de… Arap’da var, Kürt’ de Çerkez de var… Aslı Rum ama senden benden daha güzel bir yüreğe sahip niceleri de…

Ayrılık yok ki! Yeter ki Türkiye Cumhuriyeti kıymetlerinde buluşmuş olalım…

İddiamız da “başkalarından daha Vatansever, daha Milliyetperver, daha Cumhuriyetçi ve daha Atatürkçü” olduğumuzu serdetmek değildir. Hepimiz gibiyiz işte… Hepimiz kadarız biz de.

Kadifekalemize Pagos diyen zihniyete karşı tavrımız da aslında bu “hepimizliğimizden, hepimizin değerlerinden” kaynaklanır.

Sadece Pagos mu?

Bölücülerle toplantılara tahsis dilen İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bilmem kaçıncı katı ile ilgili isyanımız da bu yüzdendir… Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bölünmez bütünlüğünü zedeleyen “İzmir’in ayrı parası ve ayrı bayrağı olsun” çıkışına da…

***

Tamam da bunlar hep kimin marifeti?

***

Şimdi de Gül Sokak’ın ismi değiştiriliyor…

Konak Belediyesi’nden gelen bu isim değişikliği talebi Büyükşehir Belediye Meclisi Hukuk Komisyonunca da uygun bulunuyor.

Tabii ki bu değişiklik isteğinin Konak Belediyesi’nden başlayarak Büyükşehir Meclisi’nden onay almasına kadar getiren şahısların isimleri de Tunç Soyer kadar önemli!

Şimdilik orada durmayacağız.

***

Bir de ilga edilmek istenen isimlere ve yerine ikame edilecek isimlere bakalım.

Dr. Mustafa Enver Bey caddesinin bir bölümün ismi “Brezilya” olacakmış. Dr. Mustafa Enver Bey tarihimize hem doktor hem de milli şahsiyet olarak geçmiş önemli bir isimdir. Tafsilata girmeyeceğim. Kısa bir araştırma ile öğrenebilirsiniz…

Sonra “Gül”… Bir sokağa verilecek en güzel isim de herhalde GÜL’dür… Bu sokak niye Kolombiya sokak olur, onu da bir türlü anlayamadık!

Kolombiya’nın suç ülkesi olmasından mı, yoksa uyuşturucu ve fuhuşun zirvede olduğu bir ülke olmasından mı?

İnsan soruyor tabii, “niye değiştirmek istersiniz ki bu isimleri?

Neyi silmek istersiniz ki sayın Soyer?

Hangi değerleri, hangi anıları ve hangi yaşanmışlıkları yok etmek istiyorsunuz? Kolombiya ve Brezilya isimleri ile neyi getirmek istiyorsunuz?

***

Haydi bir de meseleyi “demokrasi-demokratlık” olarak değerlendirelim.

Sayın Tunç Soyer, diğer değişiklikleri geçtim…

Hani her fırsatta demokrasiden dem vuruyorsunuz ya, bu son değişiklik isteğinizi halkımıza yani sokak sakinlerimize hiç sordunuz mu? Ya da yine içinizde beslediğiniz jakoben-faşizan taraftarlığa yenik mi düştünüz?

***

Bizim için, yani hepimiz için; Pagos değişikliği ne ise Gül Sokak isim değişikliği de odur.

İsyanımız; aynı kaygıları, aynı değerleri ve insanımızla gönülden imzaladığımız aynı mutabakat mührünü taşır.

Her ne kadar “Ben şöyle çağdaşım”, “böyle uygarım” dense de; “geri kalmış insan psikolojisinin özelliklerini yansıtan bir örnektir bu isim değişikliği isteği!”

Darbecilerin her fırsatta yaptığı gibi “haydi şimdi meydanların, sokakların ve caddelerin isimlerini değiştirelim” pespayeliğidir bu!

Sakatlık, faşizan yaklaşım ve anti-demokrat tutum tam da budur!

“Ben yaptım oldu.” O kadar!

Bir daha altını çizmek istiyorum; Soyer’in zihin yapısı tam teşekküllü bir laboratuvarda, Türk hekimleri tarafından iyice incelenmeli…

Çıkan sonuçların İzmir’e, partisine ve hemşehrilerimize ileriki tercihleri açısından büyük fayda sağlayacağına inanıyorum.

Ve son söz olarak;

Diren İzmir, diren Levi Amca ve direnin geleneğin ve geçmişin kadir kıymetini bilenler…

Gül Sokak Pagos olmasın!