GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cumhur BULUT
YAZARLAR
14 Mart 2022 Pazartesi

Türkiye’de iç cephe - Milli birlik - Ulusal varlık

Arada aynı konular üzerinde farklı veya birbirini destekleyen açıklamalar yapmak meseleleri daha iyi kavramamızı sağlıyor.

Üstad Tayfun Maro’nun geçtiğimiz günlerde tefrika ettiği “Toplumsal Mutabakat Güçlü İç Cephedir” başlıklı yazısı “daha iyi kavramamız” gerekenlerden…

İlla ki buluşma noktasına farklı güzergahlardan gelenlerdeniz. Sözümüzün maiyeti de mahiyeti de elbette farklı olacaktır.

İtirazlarımız, muhalefetimiz ve eleştirilerimiz nezaket sınırlarını aşmamalı; saygımız, sevgimiz ve taltiflerimiz de aşırıya kaçmadan ortaya konmalıdır.

Biz bugüne kadar kendisinden bunu gördük, inşallah yeterli seviyede bir mukabele gösterebiliyoruzdur…

Tayfun Maro Üstadın serlevhadan ifade ettiği gibi gerçekten de ““Toplumsal Mutabakat Güçlü İç Cephedir”hem de en güçlü cephe…

İşte tam da bu sebeple Türk Milliyetçisiyiz demek istiyorum lakin yetmeyeceğini fikrederek biraz daha tafsilata girmek niyetindeyim…

Sol Literatüre göre tarih “Sınıf Savaşlarının, Toprak-üretim vasıtaları- Savaşlarının arenasıdır”… yani tarihin yürütücü amili kabaca bu mücadelelerdir, der…

Biz Türk Milliyetçilerine göre ise Dünya Tarihi “Milletler Mücadelesinin-savaşlarının-rekabetlerinin arenasıdır.”

Türk Milliyetçilileri meselenin felsefesine yani merkezine insanı ve müşterekleri azami insan topluluğunu yani-milletikoyar.

Sol yanımız ise meseleye maddeci ve iktisadi bir mana yükleyerek açıklamaya çalışır…

Aslında bu iki farklı izah çok iyi bildiğimiz tipik doğulu-batılı bakış açısındankaynaklanmaktadır.

Batı, nüvesi (antik dönemden müdevver kavrayışları, dini telkinleri ve kavramsal zihniyeti) itibariyle maddeci, Doğu ise metafizik düşkünlüğü sebebiyle daha bir maneviyatçıdır…

Bu iki tarz-ı oluş aslında doğuyu ve batıyı her yönüyle birbirinden ayıran temel özelliktir.

Öyleyse hiç unutmadığımız fakat, Rus’yanın işgal ettiği Ukrayna’da tekrar ve yenilenerek karşımıza çıkan “İç Cephe vemilli mutabakat” ile bu anlattıklarımızın ne alakası var diyeceksiniz…

Söyleyelim…

Burada millet-ulus kavramının milli mutabakatta ne kadar önemli olduğunu ortaya koymak için bu girişe gerek duydum diyebilirim.

Kuva-i Milliye tarihin gördüğü en güçlü iç cephedir…

Yine geriye dönmekle suçlanırız belki ama bundan yüzyıl önce yaşadığımız işgal ve haksızlıklara iç cephemizden doğan bir zaferle karşı koyduğumuzu unutmak son derece büyük bir aptallık olur düşüncesindeyim…

Bu noktaya şöyle gelmek istiyorum;

Ulu Tanrı Kur’an-ı Kerim’de, insanları bir erkek ve bir dişiden yarattığını sonra da bu yaradılışı bir birlerimizi tanıyalım diye milletler haline ayırdığını hüküm buyurur. Burada ayrılan yani birbirinden faklı hale getirilen insan toplulukları şüphesiz ceplerindeki para ile birbirinden ayrılıp ahenkli bir grup oluşturmamıştır. Yani bu farklılaşma maddi bir oluştan ziyade manevibirliktelikle ortaya çıkar. Bu birliktelikte tam manasıyla milli mutabakattır. (1)

Bu manevi birlik; aynı dili konuşan, aynı yerde yaşayan, aynı geleneklere sahip, mazinin olgunlaştırdığı, gelecekle ilgili aynı umudu taşıyan, aynı inanç değerlerine sahip komşu ve akrabalık ilişkileriyle oluşmuş Millet-Ulustur. İç Cephe’nin gücü ve büyüklüğü de işte bu“mutabakattan” doğar…

Dikkat ediniz, daha önce de ifade etmiştim; İster İslam öncesi olsun, ister İslam sonrası olsun Türk Devletlerinde ırkçılık veya asabiyet hiçbir zaman görülmez. Türkler birlikteliği ya da milleti batının maddeci bakış açısı ile tarif ettiği “ırk” ile karşılamaz. Biz de Millet tamamen milli terbiyeye yani harsa (Kültür) dayalı bir mutabakatla otaya çıkar. Türkler de “Töre” denilen hukuk sistemi aslında milli mutabakatın ilk ve en güzel örneğidir. (2)

O sebeple Çanakkale MüdafaalarındaErmeniyi ve Yahudiyi, Türk’ün yanı başında omuz omuza görürsünüz. İstiklal Savaşında aynı yerde gömülen orjinleri farklı ama millet olmuş halka şahit olursunuz.

İç Cephe mi diyorduk…

Dünyayı anlayan, kavrayan ve dünyadaki kanın kimin tarafından döküldüğünü gören vicdan sahibi herkes Türkiye’nin iç cephesine katkı sunmak zorundadır diyebilirim…

Ayrılıkçılık derdinde olanlar ve bölücülük yapanlar esasen sırtımıza hançer saplayan, batıdan veya doğudan gelecek işgal ordularını gözleyen gafiller ve hainlerdir…

İşte ben bu sebeple Türk Milliyetçisiyim. Dünyanın durumuna bakıp İç Cephemizi her zaman güçlü tutmak zorunluluğumuzu düşünmekteyim. Bu yüzden vatanımın çakıl taşını da, kim ve nereli olursa olsun bütün insanımı da seven biriyim…

Sevgiden daha güçlü “İç Cephe” var mıdır Tayfun Ustam?...

Dip Notlar:

1-Hücurat Suresi 13. Ayet.

2-En eski yazılı kaynak olarak Orhun Abidelerinde geçen ve farklı ırktan topluluklar olanlar bile “milletimdendi” diye tarif edilmiştir.

*** Hatta ve dikkatle ve dahi hararetle ifade etmek isterim ki, Proto dönemler hariç Türk ismi bir ırktan ziyade “Bir Töre’ye İnanan, Töresi Olan, Türk Törük yani aynı inanç, dil ve kültür birliğine sahip milletin adıdır.