GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cemil DİRİM
YAZARLAR
7 Haziran 2012 Perşembe

Kongreler ve siyasi rekabet

AK Parti İzmir İl Kongresi için geriye sayım sürerken parti kulislerinde il yönetimine girecek isimler tartışılıyor. Her grup kendine yakın kişilerin yönetime girmesi konusunda çalışma yapıyor. Yeni oluşacak yönetime girmek önemli, çünkü 2014 yerel seçimlerinde belediye başkan adaylarının pek çoğu bu yönetimdeki isimler arasından çıkacak. İl yönetiminden çıkıp aday olmak ta teşkilatın desteğini sağlayacağı için hayati öneme sahip.
 
İl Başkanı Ömer Cihat Akay, Başbakan Erdoğan’dan görevine devam etmesi için gerekli desteği aldı. Genel seçimlere çok kısa bir süre kala göreve gelmesine rağmen gösterdiği performansla Başbakanın takdirini kazanan Akay’ın bu göreve devam etmesi beklenen bir sonuçtu. Atanmış olarak göreve gelen ve kendisine dikte edilen yönetim kurulu üyeleriyle çalışmak zorunda kalan Akay, bu kongre de kendi seçtiği ekibiyle yola devam edecek ve yeni oluşturduğu yönetimin günahı da sevabı da kendisine ait olacak. Bugüne kadar partiyi küçük bir ekiple yönettiği konusunda eleştirilere maruz kalan Akay, eski yönetimi kendisi oluşturmadığı için hoş görülebilir ancak bundan sonra böyle bir mazereti yok. Yönetim kuruluna aldığı bazı isimlere baktığımızda doğru tercihler yaptığını da söyleyebiliriz. Liste netleştikçe isimler üzerinde de durup fikirlerimizi söyleriz.
 
Son günlerde AKAY’a karşı bazı muhalifleri tarafından bir kara propaganda kampanyası yürütüldüğü görülüyor. AK Parti’nin İzmir de daha başarılı olması için neler yapılması gerektiği, göreve geldiklerinde nasıl bir strateji izleyecekleri ya da İl Başkanlığı görevine seçildikleri taktirde nasıl bir yönetim anlayışı sergileyeceklerini anlatması gerekenler şahsi bazı ithamlarla Akay’ı yıpratmaya çalışırken partiye zarar verdiklerini göremiyorlar. Hele İl Başkan Adayı Abdullah Tekbaş’ın söylediği “ Cihat Akay adaylıktan çekilirse ben de çekilirim. O çekilmezse bende çekilmem” sözünü (bunca yıldır siyaseti yakından izliyorum ve naçizane pek çok siyasetçiye danışmanlık yaptım) nasıl yorumlayacağımı bilemiyorum. Siyaset; hedefi olan, söyleyecek sözü, ilkeleri, ideali ve kapasitesi olan insanların başarılı olacağı bir alandır. Siyasi mücadeleyi kişiselleştirmenin, kan davasına dönüştürmenin kimseye faydası olduğu da görülmemiştir.
Abdullah Tekbaş’ın Cihat Akay’ın basın toplantısında kullandığı “ dileyen aday olur kongrede boyunun ölçüsünü alır” sözünü hakaret olarak algılamasını, Türkçe de çok kullanılan bu deyimin hakaretten çok meydan okuma anlamına geldiğini anlayamamasını yadırgadım. Hele bu deyimle ilgili cevap verirken söylediği “ benim boyum ondan uzun” sözlerini ise hiç anlayamadım(!)
 
İl başkanı olduğu günden bu yana Cihat Akay’ın tabii ki bazı hataları olmuştur. Bir süre aktif siyasetten ayrı kaldığı için parti yönetiminde güvendiği birkaç kişiye görev vermiş, kendisine destek veren bazı insanları küstürmüştür. Bizde kendisiyle ilgili eleştirilerimizi daha önceki yazılarımızda belirttik. Zaman zaman eleştirilerimiz nedeniyle bize kırıldığı da olmuştur. Ancak ona yöneltilen bazı eleştiri sınırını aşan, belden aşağıya vuran üsluptaki söylemi görünce “ el insaf “ diyorum. İl Başkanı olarak beğenmeyebilirsiniz, icraatlarını doğru bulmazsınız, bunlar gayet normal. Siz de iki gün sonra yapılacak kongrede çıkar daha iyisini nasıl yapacağınızı anlatırsınız. Delege de tercihini yapar ve oyunu kullanır. Akay’ın çalışmalarını beğenmiyorsa oy vermez cezalandırır, beğeniyorsa oy verip desteğini gösterir. Herkes delegelerin tercihine ve sandıktan çıkacak sonuca saygı duymak zorunda. Yoksa sadece aleyhte propaganda yapmak kimseye bir şey kazandırmaz sadece iyi niyetle ve hizmet etmek için siyasete girmiş insanların siyasetten uzaklaşmasına neden olur.
Cihat Akay il başkanı seçildikten sonra geçmişte kendisine yöneltilen iyi niyetli eleştirileri dikkate alıp, yaptığı hatalardan ders çıkarırsa yeni dönemde çok başarılı çalışmalara imza atacaktır. Eğer yönetim anlayışında koalisyonu büyütüp, geniş katılımlı, İzmir’in her kesimiyle uyumlu, kucaklayıcı bir anlayış sergileyip, teşkilatın çalışmalara ve siyasi karar mekanizmalarına etkin katılımını sağlayabilirse, İzmir’in nabzını elinde tutan kanaat önderleri ile iyi ilişkiler kurup, bürokrasinin defansını kırıp teşkilatın taleplerini yerine getirmelerini sağlayabilirse, çok başarılı bir il başkanı profili çizecektir. Şu anda bütün şartlar lehine. Teşkilatla ve vatandaşla kurduğu iletişimi başarılı. Önceki il başkanlarına göre siyasete ve partiye daha çok zaman ayırıyor ve çok çalışıyor, İzmirli olması da kendisine avantaj sağlıyor.
Öyle görünüyor ki 2014’te Türkiye’nin gözü İzmir’in üzerinde olacak. Bu nedenle İzmir çok güçlü bir siyasi aktörün liderliğinde seçime hazırlanmak zorunda. Daha önceki bir yazımda seçilecek il başkanında olması gereken özellikleri şöyle sıralamıştım, “Parti dışından birisi olarak benim gördüğüm bir il başkanında olması gereken pek çok özellik var. Ama öncelikle şu özellikler mutlaka olmalı; iki icracı bakan ve seçilmiş milletvekilleri karşısında ezilmeyecek, özgüveni yüksek, hepsiyle kolay iletişim kurabilen, milletvekilleri ile teşkilat arasında güçlü koordinasyon sağlayabilen. İzmir’in iklimini, ruhunu, düşüncesini içselleştirmiş, 2014 yerel seçimlerinde Türkiye’ye örnek teşkil edecek moderatörlük yapma yeteneğine sahip birisi. Bu profilin içine kim oturuyorsa o il başkanı olmalı.”
Bugün dönüp yukarıdaki tarife baktığımda mevcut iki adaydan Ömer Cihat Akay’ın bu özelliklerin çoğuna sahip olduğunu görüyorum. Ancak il başkanını belirlemenin yıllardır parti teşkilatlarında çeşitli görevlerde bulunmuş delegelerin elinde ve yetkisinde olduğunu da biliyorum. Delegeler, önümüzdeki dönemde partilerini başarıya ulaştıracağına inandıkları adaya oylarını verip il başkanı olarak seçeceklerdir. Sandıktan çıkan sonuca herkes saygı duymalı. Seçilecek adaya başarılar diliyorum.
 
CHP’DE YENİ DÖNEM
Bir süredir yazmaya fırsat bulamadığım CHP kongresiyle ilgili izlenimlerimi de aktarmaya çalışayım. Yaklaşık 4 saatini izleyebildiğim kongre CHP’nin son yıllarda düzenlediği heyecanı en yüksek organizasyondu. Üç adayın yarıştığı kongrede çarşaf liste uygulaması katılımı da olumlu etkilemişti. Bu kongreyle CHP İzmir örgütü yeni bir ivme kazanacaktır diye düşünüyorum. Mahalle delege seçimlerinden başlayarak demokratik bir yarışın şartlarını oluşturan eski il başkanı Tacettin Bayır’ın partisi için çok büyük bir fedakarlık yaptığını, seçimlerde kaybetse bile yıllar sonra “İzmir İl Kongresi’nde seçimlerde çarşaf liste uygulamasını tekrar hayata geçiren il başkanı” olarak anılacağını söyleyebilirim. Mahalle ve ilçe seçimlerinde il başkanı olmanın avantajını kullanmayan ve demokratik bir ortamda seçimlerin yapılmasını sağlayan, partisinin borç batağına saplandığı bir dönemde il başkanlığı görevini üstlenen Bayır, ilçe kongrelerini ve il kongresini kavga gürültü olmadan tamamlamıştır. CHP örgütü bu iyi niyetli çabayı mutlaka ödüllendirecektir. Yeni İl Başkanı Ali Engin’i yeterince tanımıyoruz. Ancak bazı açıklamalarından CHP örgütüne yeni bir heyecan kazandıracağını düşünüyorum. Bunda onun listesinden yönetime seçilen bazı dostlarımızın olmasının da payı var kuşkusuz. İl Başkanı Ali Engin’e yeni görevinde başarılar diliyorum.