GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cemil DİRİM
YAZARLAR
23 Nisan 2012 Pazartesi

Siyaset ve Santranç benzerliği

Siyaset tanımlanırken genellikle satrançla olan benzerliği vurgulanır. Aslında incelediğimizde siyasetin, bir seçilen(yöneten) ve seçen (yönetilen) ilişkileri süreci olduğunu fark ederiz. Halkın zihnindeki çağrışımlarına baktığımızda ise güç, gösteri, zekâ, bilgi, hile, doğru zamanı kollama, hesaplılık gibi siyasetin olmazsa olmaz niteliklerinin ve bilgiye dayalı stratejik öngörünün olduğunu görürüz. Siyasetçiler de yine satrançtaki oyuncular gibi tek bir hedefe yönelmiştir ne pahasına olursa olsun “galibiyet”! Bu sonuca ulaşmak için de gerektiğinde yola birlikte çıktıklarını da feda etmekten çekinmezler. Tıpkı satranççının oyunu alabilmek için filini, atını, kalesini hatta vezirini de feda etmesi gibi.

İlk yazılarımdan birinde siyasi yaşamda tecrübenin önemini vurgulamış bunun öğrenimle ya da başka bir biçimde kazanılamayacağını, işin içinde yer almayı, parti teşkilatlarında çalışmayı, çarıklı erkan’ı harp dediğimiz deneyimli siyasetçilerden feyz almayı gerektirdiğini söylemiştim. Siyasette yapılan hataları, yanlışları gördüğümde yukarıdaki yazdıklarım aklıma gelir. Başka alanlarda çok başarılı olan kişilerin siyasette hata üstüne hata yapmalarını şaşkınlıkla izlerim.

İzmir siyasetine baktığımızda ilçe kongrelerini tamamlamış ve il kongresine kilitlenmiş AK Parti ile ilçe kongrelerini tamamlamaya başlayan CHP’yi görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde siyasetin duayenlerinden olan sıkı CHP’li bir dostumla sohbet ederken AK Parti ile ilgili bazı tespitleri dikkatimi çekti. CHP’li dostuma göre AK Parti İzmir’de hata üstüne hata yapıyor. Özellikle doğu kökenliler ile ilgili bir tespiti önemli. Ona göre AK Parti’nin başarısının altında ayrım yapmadan her kesimden insanı kucaklaması yatıyor. Ancak AK Parti’nin İzmir’de hatalı davrandığını, genel seçimde doğu kökenli isimleri aday listelerinde seçilecek sıralara koymadığını ve dahası il yönetiminde de doğu kökenlilere az yer verdiğini ve etkili konuma getirmediğini iddia ediyor. Bunun sonucunda da dışladığı kitlelerin, yerel seçimlerde AK Parti’ye oy vermeyeceğini söylüyor. Bence dikkate alınması gereken bir görüş.

Bu günlerde AK Parti de bu tür görüşleri kim dikkate alır bilemiyorum. Çünkü herkes il kongresine yönelik kulis peşinde. Benim merak ettiğim İl Başkanı Cihat Akay’ın nasıl olup ta bu kadar insanı kendisine hasım haline getirdiği. Birbiriyle asla bir araya gelmeyecek kişilerin Cihat Akay’a muhalefette birleşmesi işin vahametini ortaya koyuyor. Genel seçimlerdeki başarıyı sağladıktan sonra tartışmasız bir şekilde il başkanı olması gereken AKAY’ın genel merkezden işaret bekliyor olması ilginç. Yaklaşık 20 adayın arasından ağabey ve hakem olarak seçilen Akay, ilk günlerde teşkilatın büyük kesiminin desteğini almıştı. Ancak önceleri kendisini ağabey olarak kabul edenlerin bir bölümü bugün yanında değil. Akay, bu süreci iyi okumalı ve özellikle yakın çevresinde ona beklentisiz destek veren isimlerin bugün niye mesafeli durduğunu iyi tahlil etmeli. Kendisine yönelik “partiyi birkaç kişiyle yönetiyor” iddialarını niye dikkate almadığını, yakın çalışma arkadaşlarının sayısını artırmasını kimin ya da kimlerin engellediğini iyi düşünmeli.

Siyaset, uzun soluklu ve güçlü bir ekiple başarıya ulaşılabilecek bir alan. Bugün küstürdüğün dostlara yarınlarda ihtiyaç olması kaçınılmaz. Ömer Cihat Akay’ın bana göre bir başka hatası basınla sağlıklı ilişkiler kuramaması. İkili ilişkilerdeki sıcak ve babacan tavırlarıyla tanınan ve başarılı diyaloglar kurabilen Akay’ın basınla ilişkilerde sıkıntı yaşamaması gerekir. Ancak Akay, tek işi gazetecilik yapmak olanlar yerine adı şaibeli bazı isimlerle ilişki kurarak, onlarla aynı kareye girerek tepki çekmeye devam ediyor. Akay’ın bazı itibarsız adamların övgüsünün kendisine puan kaybettirdiğini görmesi gerekir.

Her şeye rağmen İl Başkanlığı için en şanslı isim yine de Ömer Cihat Akay. Nazmi Kalyoncu, Bekir Pakdemirli, Uğur Türkan ise diğer şanslı isimler. Önümüzdeki günlerde Başbakan Erdoğan’ın tercihi belli olacak ve aylardır süren bekleyiş sona erecek.